- Her büyük servetin arkasında bir suç gizlidir. - Rejimler değişebilir ama polis hep sabittir.H. D. BALZACK
Her rejim, ideolojisi ne olursa olsun, asayiş ve emniyeti, yani kamu düzenini deruhte edecek bir otoriteye ihtiyaç duyar. Rejimin vaz ettiği, dirlik ve düzeni korumakla yükümlü olan bu otoriter yapılanma; KOLLUK GÜCÜ olarak bilinir. Tarihin ilk dönemlerinden beri, bütün rejimler bu gücü kullanarak varlıklarını koruyabilmişlerdir. Kolluk gücü, suça karşı mücadelede kullanılan bir kuvvettir. Bu güce her dönemde, farklı tarih kesitlerinde ve değişik toplumlarda başka, başka adlar verilse bile; günümüzde hemen, hemen her yerde POLİS ismi herkesin ittifakla benimsediği ortak ad olmuştur. Polis tüm dünyada dahili düzeni (iç güvenliği)orumakla görevli bir asayiş ve güvenlik gücü olarak bilinen bir kurumdur. Polis bahse konu bu görevini ifa ederken, dahili düzeni bozabilecek, her türlü harici tehlikelere karşı da, mücadele etmekle de yükümlüdür.Polis ya da kolluk gücü; suç ve suça sebebiyet verecek her türlü fiil, oluşumu doğmadan önce önlemekle yükümlüdür. Bundan dolayı Polisin vazifesinde ki temel esas; "önleyici zabıta görevidir". Burada temel olgu suç oluşturacak ortamın doğmasına engel olmaktır. Kamu düzeninin korunabilmesi için, bu ilke olmazsa olmazdır. Polis bu görevi yani "suçu oluşmadan önleyecek erki" ancak bünyesinde bulunması elzem olan, sağlam hukuki bir destekle yapabilir. Polis görevini ifa ederken, kendisine verilen bu zor ve meşakkatli vazifeyi kolaylaştıracak, yetki ve donanıma ihtiyaç duyar. Kısaca diyebiliriz ki Polis, görevini pozitif olarak sonuçlandıracak sağlam bir otoriteye muhtaçtır. Bahse konu bu otorite, Polisin bizatihi hukuk-i şahsiyesidir.Her zaman eski bir emniyet mensubu olmakla iftihar etmekteyim. Yetmişli yılların o kanlı, yapay kardeş kavgasının ve milletimizi acılara boğan terör belasının içinden geçip, geldiğimiz bu günlere bakınca gördüğüm; Polisin işinin, dünden daha zor olduğudur. Dışarıdan (AB, ABD, H. Batı dünyası vasıtasıyla) dayatılan istek ve direktiflerle çıkarılan bir takım yasalarla; Polisimizin eli kolu sıkı sıkıya bağlanmıştır. Polis suçlunun karşısında adeta dişleri sökülen bir aslan gibi bırakılmıştır. Bu yasalar yürürlüğe girdikten sonra, suç oranı fersah fersah artmıştır. Kriminolojik tanımına yeni suç türevleri eklenmiştir. Polisin işi kat be kat artmıştır. Denilebilir ki; Meclisten çıkan veya çıkacak olan muhtemel yasaların tek mağduru POLİS olmuştur. Efendiler siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?... Ekonomiyi berbat ettiniz. Türk halkını, kredi kartları (plastik banknot) ile kökü dışarıdaki bir çok tefeci grupa borçlandırarak harap ve bitap düşürdünüz. Tarımı yok ettiniz. Köylü perişanlıktan açlıktan, işsizlikten kaçarak şehirlere sığındı.(Yağmurdan kaçarken doluya tutuldu)? Yüksek tahsilli gençliğimizi, gayesiz, avare boş gezenin boş kalfası bir halde idealsiz, umutsuz, bırakıp perişanlığa mahkum ettiniz. Piyango, lotarya, çırak, yıldızlar, falan filanlarla, insanlarımız onursuz bir varlık haline getirilmesi bile sizi hiç rahatsız etmemektedir. Destek ve korumanız altındaki, misyonerler ülkemiz dahilinde cirit atıyorlar. Dinler bahçesi, dinde reform, İbrahimi dinler teolojisi, Motgomery Watt öğretisi, çan hazan ezan söyleminiz, ve nihayet Müslümana hizmet etmediği aşikar olan, DİNLER ARASI DİYALOG zırvalarıyla da, milletin inancından koparılmasını sadece seyrettiniz. Beş, on, onbeş, milyonluk nüfusları ile, gayesiz insan yığınlarının toplandığı büyük şehirlerimiz, artık akla hayale gelmeyecek suç üretim merkezleri olmaktalar. Uyuşturucuya başlama yaşı, ilk okul seviyelerine inerken de, sadece seyretmektesiniz. Büyük şehirlerimizde belirli mahaller ve otoban çevreleri,kendilerini pazarlayan hayat kadınları, muhabbet tellalları ve homoseksüellerce adeta kuşatılmış bir durumda. Üstelik TV ekranları da, bu tiplerce işgal edilmiş olmasına rağmen, hiçbir önlem almayarak, adeta homoseksüelliğin ve ahlaksızlığın özendirilmesine sessiz kalmaktasınız. Ahlak tanımı artık tanımaz haldedir. Hangi ebeveyn, Fatih, Muhammed, Aydın, Oğuz, Ali, Mehmet ismi verdiği oğlunun, homoseksüel olmasını arzu eder ki?... Yaşanmakta olan maalesef "Türk aile yapısının tahribatıdır". Bu elim hadiseye bile, gözlerinizi ve kulaklarınızı tıkadınız. Alkol kullanımı fersah fersah arttığı halde, nedendir bilinmez, elle tutulur, gözle görülür,hiçbir önleminiz yok! Her mesleki yapılanmanın derinliğinde, organize bir suç örgütü oluşmuş durumdadır. Halk devletinden çok MAFYA'ya güvenir oldu. Her bir şeyin artık, bir mafyası var. Uyuşturucu, alkol ve seks tüccarlığı toplumun en itibarlı iş kolu haline geldi. Gelenek, görenek, topluma mal olmuş ahlaki yapı, giyim ve kuşam utanılacak hal ve hareketler olarak ayıplanır hale gelmesine rağmen, umursamadınız bile. Vicdan ve namus kavramları tarifi, maalesef, ucube bir şekle büründü. Milletimizin gelecek adına var olan bütün umutlarını çaldınız. Efendiler; tarihin kaydettiği bu büyük millet, adeta taşıdığı değerleri kaybetmek bahasına, evrim geçirmeye zorlanırken, bu tehlikenin oluşmasını önlemekle görevli Polisimizin; tüm yetki ve temel dayanakları tarafınızdan bir bir elinden alınmaktadır. Görünen o ki; yetkililer bilerek veya bilmeyerek bu olguya çanak tutmaktadır. Değiştirilen CMUK, Polis ve vazife ve selahiyet kanunu, ateşli silahlar ve bıçaklar kanunu ile TCK (Türk ceza kanunu) gibi bu ve buna benzer, bir çok yasa polisimizin hareket alanını daraltmıştır. Polisi, hırsızın, uğursuzun, kabadayı bozuntusunun, homoseksüelin, kadın tacirinin, gasp ve kapkaç suçlusunun, kısacası bütün şer hane ordusu , karşısında eli kolu bağlı, ve güçsüz bırakırsan, ülke ancak olsa olsa bir suç merkezi olur? Polisimiz geçmişe nazaran, eğitim, alt yapı araç gereç, lojistik imkanlar, haberleşme, giyim kuşamı, daha güçlü olabilir, ama bütün bunlar polisin, suça karşı verdiği mücadelede içine düşürüldüğü yetki kısıtlaması ile doğan, yasal güçsüzlüğünü giderecek etmenler değildir.Siz kolluk gücümüzü, her olayda inisiyatif kullanabilme özelliğinden mahrum bırakırsanız, paraya hükmeden ve ondan güç alan, suç ve suçlu güruhu karşısında, polis zayıf ve korumasız kalmaya mahkum olur. Maalesef bu gün polisimiz ;bu duruma düşürülmüştür. Artık polis suç odakları ile mücadele ederken, en temel ihtiyacı olan, temsil ettiği devletinin yasalarla oluşmuş koruyucu gücünü, hem maddi, hem de manevi alanlarda maalesef yanında bulamamaktadır. Günümüzde oluşan konjüktür'de; suçlu, bölücü, vatan haini, dolandırıcı, hırsız, kaçakçı kapkaççı, gaspçı, seks taciri, muhabbet tellalı, tefeci, dışarı hizmetli aşağılık ajanlarla bu ve buna benzer suç odakları, elde ettikleri gayrı meşru kazanç ve imkanlarla, son derece iyi organize olmuş bir halde, kamu huzuruna karşı savaş ilan etmişlerdir. İstanbul'daki sabıkalı yekununun yarım milyonu aştığı medyada yer almaktadır. Bu rakam, ordu büyüklüğünde bir sayıdır ki; yasaların korumasından mahrum bırakılmış polisimizin, bu koşularla, bunlarla, başa çıkmasını düşünmek, ancak abesle iştigal olacaktır. Buna rağmen mağdur vatandaşlarımız, konunun muhtevasını bilmeden, mevcut yapıyı irdelemeden, canı yananların pisikolojisi ile, polisimizi suçlamaktadır. Artan hırsızlık, gasp, cinayet, tecavüz gibi bütün asayişe mugayyir olaylarda faturayı polisimize kesmektedir. Tabiri caizse, polis hem mağdura, hem müştekiye ve hem de toplumun bizatihi kendisine yaranamamaktadır. Polis adeta "günah keçisi durumuna düşürülmüştür".Ben sayın bakana soruyorum; insan hakları, toleranslı hürriyetler, daha çok demokrasi, her alanda daha çok özgürlük, toplumsal hak ve adalet arayışı ile, bu ve buna benzer kazanımlar, acaba POLİS için lüks istekler midir sayın bakan. Poliste bu ülkenin bir vatandaşı değil mi? POLİSİMİZİN VATANDAŞLIK HAKKI VAR MI?Ben eski bir emniyet mensubu olarak, suç odaklarının elde ettiği güç ve imkanların daha fazlasını meslektaşlarım adına, sayın yetkili ve etkili mercilerden, talep ediyorum. Çünkü bu ülkede namuslular en az namussuzlar kadar güçlü olmalıdır ki ASAYİŞ BERKEMAL OLSUN SAYIN BAKANIM. Ülkemizi bir kangren gibi saran suçlu ordusunun faaliyetleri ancak böyle önlenebilecektir. Suçluların da bizim çocuklarımız olduğu asla unutulmamalıdır. Suça iten sebepleri ortadan kaldıracak tedbirleri ve önlemleri siz bulacaksınız sayın bakan. Devletin görevi suç ve suçlu ortamını yok etmek olmalıdır. Bu da polisi yasalarla güçlü kılmakla mümkündür ancak? Bu itibarla bin bir zorlukla, her türlü olumsuzluğa rağmen, görevini eksiksiz yapmaya çalışan Türk Polisini saygıyla selamlıyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Bekaroğlu / diğer yazıları
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (48) / Yazı dizisi / 07.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006