Arz-ı Mev'ud, kelime anlamıyla "vadedilmiş topraklar" demektir. Bu topraklar, Filistin, Suriye, Ürdün, Irak ve Türkiye'nin güneydoğusunu kapsar. Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Hatay ve Kahramanmaraş gibi şehirlerimizin de bu coğrafyanın bir parçası olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın defalarca dikkat çektiği Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Amerika ve İsrail'in uzun vadeli planlarının bir parçasıdır. Bu planın hedefindeki topraklar, tam da bu stratejik bölgede yer almaktadır.
Bugün Suriye'de Esad'ın düşmesi için sevinç gösterisi yapanlar, aslında neye hizmet ettiklerini biliyorlar mı? Saddam'ı devirdikten sonra Irak'ı mahvedenler, Kaddafi'yi düşürdükten sonra Libya'yı perişan edenler, şimdi de Suriye'nin parçalanmasını hedefliyor. Lübnan ve Hizbullah'ın İsrail için büyük bir tehdit oluşturduğu açıkça bilinirken, bölgedeki en büyük denge unsuru olan Esad'ın devrilmesi, İsrail'in genişlemeci politikalarına hizmet etmekten başka bir şey değildir.
BOP'un nihai hedefi Türkiye mi?
Bu süreçte asıl tehlikeli olan, Suriye'nin ardından İran'ın ve nihayetinde Türkiye'nin hedef alınacağı gerçeğidir. Büyük Ortadoğu Projesi'nin nihai amacı, bölge ülkelerinin parçalanmasıdır. Peki, böyle bir plan işlerken Amerika ve İsrail'in sevindiği olaylara nasıl sevinebiliyorsunuz? Filistin'de kardeşlerimizin kanını dökenlerle aynı çizgide durmayı nasıl kabul ediyorsunuz? Ürettikleri ürünleri boykot edenlerin, icraatlarını kutlaması çelişkinin en açık göstergesidir.
Tarih bize ne anlatıyor?
Bu durum, Kurtuluş Savaşı'nın ruhunu anlamaktan uzak bir tavır değil midir? 23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresi'nde alınan şu kararları unutmamız mümkün mü?
"Vatan bir bütündür, bölünemez.
Millet, her türlü yabancı işgal ve müdahaleye karşı topyekûn direnecektir.
Millî irade hâkim kılınacaktır.
Manda ve himaye kesinlikle reddedilecektir."
Aynı şekilde, 4 Eylül 1919'da Sivas Kongresi'nde "Ya istiklal ya ölüm" diyerek manda ve himaye resmen reddedilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının verdiği bu bağımsızlık mücadelesine sırt dönmek, yalnızca nankörlük değil, aynı zamanda tarihî bir gaflettir.
Bağımsız Türkiye için mücadeleye devam
Bağımsız Türkiye gençliği olarak bizler, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün açtığı yolda, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın fikirleri ve Genel Başkanımız Hüseyin Baş'ın öncülüğünde Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet payidar kılmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu topraklar, bize emanet edilmiş birer kutsal değerdir.
Unutulmamalıdır ki, "Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur."