Pek çok ülkede ekonomiyi batmaktan kurtarmak için teşvik paketleri uygulamaya giriyor ancak devletlerin astronomik rakamlara ulaşan paketler nedeniyle artan borç yükü, akıllara 'devletlerin iflası mümkün mü' sorusunu getiriyor.
Devlet yardımlarına ve geniş kapsamlı konjonktür paketlerine rağmen, ekonomik göstergeler düşüş eğilimini sürdürüyor. Bu nedenle pek çok ülkede teşvik paketleri hazırlanmaya devam ediyor. Hükümetlerin konjonktür paketi hazırlamaktaki tek amaçları özel tüketimi canlandırarak talebi artırmak değil, finans sisteminin tamamen çökmesini engellemek için milyarlarca euro ya da dolar tutarında nakdi yardımlarla bankaları batmaktan kurtarmak da öncelikler arasında yer alıyor.Ancak bu tür müdahaleler devleti daha fazla borç altına sokuyor. Ekonomik kriz dönemlerinde devletin giderleri artıyor, gelirleri ise azalıyor. Örneğin ABD'nin bu yıl bütçe açığını kapatmak üzere çıkardığı devlet tahvillerinin tutarı 2 trilyon 200 milyar doları aştı.
Şirketlerin finansmanı zorlaşıyorPeki, artan borç yükü ekonomiye nasıl etki ediyor? Şirketler bir yandan konjonktür paketlerinden faydalanırken, diğer yandan artan devlet borçları nedeniyle sorunlarla karşılaşıyor. Zira devlet konjonktür paketlerinin finansmanı için borç tahvili çıkarma yoluna başvuruyor. Ayrıca devlet gibi özel bankalar da 'devlet tahvili' garantili borç senetleri çıkarıyor. Ekonomiye duyulan güvenin sarsıldığı dönemlerde, yatırımcılar güvenli gördüğü kâğıtlara yöneliyor.Piyasaya sürülen tahviller böyle zamanlarda alıcı bulamıyor. Bu nedenle şirketlerin finansmanı giderek zorlaşıyor.
Ek önlemler gerekliAsıl zor olan borçların ödenmesi. Konjonktür paketi hazırlamak hükümetler arasında adeta bir yarış haline geldi. Her şeyin yolunda gitmesi ve teşvik paketlerinin etkisini göstermesi şartıyla, ekonomik durgunluk yenilebilir. Geliri artan devlet borçlarını ödeyebilecek güce kavuşur. Ancak uzman Joachim Scheide, devletin borçların kapatabilmesi için ek önlemler alması gerektiği görüşünde. Uzman, ekonomik canlanmaya bel bağlanamayacağını belirterek, "Er geç ekonomik canlanmanın başlayacağını ve bu canlanmanın bütün sorunları ortadan kaldıracağını düşünme yetmez. Yapısal borçlar çok yüksek, bu borçlar ekonominin yeniden rayına oturması halinde bile ödenebilecek gibi değil" şeklinde konuşuyor.
AB üyesi ülkelerde iflas beklentisi yokPeki ya işler yolunda gitmezse, ekonomide güven kaybı olur, devlet tahvilleri alıcı bulamaz ve borçlar ödenemezse, bir devletin kredibilitesini yitirmesi hatta iflasın eşiğine gelmesi mümkün olabilir mi? Portekiz, İrlanda, Yunanistan ve İspanya gibi ülkeler mali piyasalarda alarm sinyalleri vermeye başladı. Bu çerçevede her hangi bir Avrupa Birliği ülkesinin iflas edebileceğine ihtimal verilmiyor.
Devlet yardımlarına ve geniş kapsamlı konjonktür paketlerine rağmen, ekonomik göstergeler düşüş eğilimini sürdürüyor. Bu nedenle pek çok ülkede teşvik paketleri hazırlanmaya devam ediyor. Hükümetlerin konjonktür paketi hazırlamaktaki tek amaçları özel tüketimi canlandırarak talebi artırmak değil, finans sisteminin tamamen çökmesini engellemek için milyarlarca euro ya da dolar tutarında nakdi yardımlarla bankaları batmaktan kurtarmak da öncelikler arasında yer alıyor.Ancak bu tür müdahaleler devleti daha fazla borç altına sokuyor. Ekonomik kriz dönemlerinde devletin giderleri artıyor, gelirleri ise azalıyor. Örneğin ABD'nin bu yıl bütçe açığını kapatmak üzere çıkardığı devlet tahvillerinin tutarı 2 trilyon 200 milyar doları aştı.
Şirketlerin finansmanı zorlaşıyorPeki, artan borç yükü ekonomiye nasıl etki ediyor? Şirketler bir yandan konjonktür paketlerinden faydalanırken, diğer yandan artan devlet borçları nedeniyle sorunlarla karşılaşıyor. Zira devlet konjonktür paketlerinin finansmanı için borç tahvili çıkarma yoluna başvuruyor. Ayrıca devlet gibi özel bankalar da 'devlet tahvili' garantili borç senetleri çıkarıyor. Ekonomiye duyulan güvenin sarsıldığı dönemlerde, yatırımcılar güvenli gördüğü kâğıtlara yöneliyor.Piyasaya sürülen tahviller böyle zamanlarda alıcı bulamıyor. Bu nedenle şirketlerin finansmanı giderek zorlaşıyor.
Ek önlemler gerekliAsıl zor olan borçların ödenmesi. Konjonktür paketi hazırlamak hükümetler arasında adeta bir yarış haline geldi. Her şeyin yolunda gitmesi ve teşvik paketlerinin etkisini göstermesi şartıyla, ekonomik durgunluk yenilebilir. Geliri artan devlet borçlarını ödeyebilecek güce kavuşur. Ancak uzman Joachim Scheide, devletin borçların kapatabilmesi için ek önlemler alması gerektiği görüşünde. Uzman, ekonomik canlanmaya bel bağlanamayacağını belirterek, "Er geç ekonomik canlanmanın başlayacağını ve bu canlanmanın bütün sorunları ortadan kaldıracağını düşünme yetmez. Yapısal borçlar çok yüksek, bu borçlar ekonominin yeniden rayına oturması halinde bile ödenebilecek gibi değil" şeklinde konuşuyor.
AB üyesi ülkelerde iflas beklentisi yokPeki ya işler yolunda gitmezse, ekonomide güven kaybı olur, devlet tahvilleri alıcı bulamaz ve borçlar ödenemezse, bir devletin kredibilitesini yitirmesi hatta iflasın eşiğine gelmesi mümkün olabilir mi? Portekiz, İrlanda, Yunanistan ve İspanya gibi ülkeler mali piyasalarda alarm sinyalleri vermeye başladı. Bu çerçevede her hangi bir Avrupa Birliği ülkesinin iflas edebileceğine ihtimal verilmiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.