Allah (c.c) hayırlı ömürler ihsan eylesin. Doğum ne kadar tabii bir hadise ise ölüm denen vaka da tabiidir. Ayet-i kerimede duyurulduğu gibi "Her nefis ölümü tadacaktır". Madem ki herkes gibi biz de öleceğiz, o zaman maddi manevi tüm hazırlıkları yapmamız gerekmektedir. Yaratılmış olan her mükellef insan Allah ve Resulünün çizmiş olduğu sırat-ı müstakim üzerine yaşama zaruretini bilmektedir. Uygulama ise herkesin idrakı ve imkanı nispetindedir.
Biz bu yazımızda geleneklerimizle birlikte ölüm sonrası Anadolu'daki bazı uygulamalardan bahsetmeğe çalışacağız. Göreceğiz ki Anadolu'da hayat gibi ölüm ve sonrası da farklı... Diğer yerlerden farklılığı; gerçeğe, aslına uygunluğu açısındandır...
Ahrete göç haberi alınan bir kişinin yakın akraba ve komşuları haberdar edilir. İlk iş olarak evinin önüne bir tabut getirilir. Bu haber camilerin minarelerinden salalar okunarak bildirilir. Mevsim şartlarına göre evin etrafında insanlar kümelenir. Haber alan her komşu için o gün işe gitmek affedilmez bir ayıp olarak kabul edilir. Birkaç gün içerisinde olacak düğün ve eğlence merasimleri ertelenir. Halka duyurma işi daha önceleri tellallar (bağırarak gezip haber veren) vasıtasıyla olurdu. Daha sonraları cami minareleri hoparlörlerle donatılınca bu iş vakitsiz verilen salalarla duyurulmaya başlandı. Buna belediyenin anons hoparlörleri de eklenince haberin yayılması daha da genelleşti.
Vefat eden kişinin gusül ve kefenlenme işleri mümkün olduğu kadar kendi evi ekseninde düşünülür.
İlk iş olarak cenaze masrafları ve işleri aile büyüklerinden biri tarafından organize edilmek üzere görevlendirilir. Bütün harcamalar bir elden yapılır. Çünkü ölümden önce Anadolu insanı "kefen parası" diye adını koyduğu yeterli miktarda parasını bir yere biriktirmiştir. Burada kişilerin niyeti cenazesinin kimseye yük olmadan kaldırılmasını sağlamaktır. Dahası kul hakkından korkulmuştur. Kişi ölmeden evvel kendini yıkayacak, kefenleyecek, mezarını eşecek kişi hoşnut olmaz da hakkı kalır diye kefen parasını önceden mutlak tedarik eder.
Yakınlar tarafından yıkama işlerine mutlak yardım edilir. Cenaze kefenlenip tabuta konulur. Eğer evler bahçeli ise evin bahçesine, değilse sokak ortasına konulur. Ayetler, Fatihalar, Dualar okunur. Bir münadi seslenir "komşular bu kişiye haklarınız varsa helal ediyor musunuz." Komşular hep bir ağızdan "Helal olsun" diye mukabele ederler.
Cenaze, namazının kılınacağı camiye omuzlar üzerinde götürülür. Çevreden cenazeyi gören insanlar birkaç adım bile olsa onu omuzlar ya da el verirler. İş yapanlar işini bırakır. Oturanlar ayağa kalkarlar. Velhasıl gören herkes bir vesile ile olaya iştirak ederler.
Gönül-İzzettin- Sena-Cemile Kepekçi
Biz bu yazımızda geleneklerimizle birlikte ölüm sonrası Anadolu'daki bazı uygulamalardan bahsetmeğe çalışacağız. Göreceğiz ki Anadolu'da hayat gibi ölüm ve sonrası da farklı... Diğer yerlerden farklılığı; gerçeğe, aslına uygunluğu açısındandır...
Ahrete göç haberi alınan bir kişinin yakın akraba ve komşuları haberdar edilir. İlk iş olarak evinin önüne bir tabut getirilir. Bu haber camilerin minarelerinden salalar okunarak bildirilir. Mevsim şartlarına göre evin etrafında insanlar kümelenir. Haber alan her komşu için o gün işe gitmek affedilmez bir ayıp olarak kabul edilir. Birkaç gün içerisinde olacak düğün ve eğlence merasimleri ertelenir. Halka duyurma işi daha önceleri tellallar (bağırarak gezip haber veren) vasıtasıyla olurdu. Daha sonraları cami minareleri hoparlörlerle donatılınca bu iş vakitsiz verilen salalarla duyurulmaya başlandı. Buna belediyenin anons hoparlörleri de eklenince haberin yayılması daha da genelleşti.
Vefat eden kişinin gusül ve kefenlenme işleri mümkün olduğu kadar kendi evi ekseninde düşünülür.
İlk iş olarak cenaze masrafları ve işleri aile büyüklerinden biri tarafından organize edilmek üzere görevlendirilir. Bütün harcamalar bir elden yapılır. Çünkü ölümden önce Anadolu insanı "kefen parası" diye adını koyduğu yeterli miktarda parasını bir yere biriktirmiştir. Burada kişilerin niyeti cenazesinin kimseye yük olmadan kaldırılmasını sağlamaktır. Dahası kul hakkından korkulmuştur. Kişi ölmeden evvel kendini yıkayacak, kefenleyecek, mezarını eşecek kişi hoşnut olmaz da hakkı kalır diye kefen parasını önceden mutlak tedarik eder.
Yakınlar tarafından yıkama işlerine mutlak yardım edilir. Cenaze kefenlenip tabuta konulur. Eğer evler bahçeli ise evin bahçesine, değilse sokak ortasına konulur. Ayetler, Fatihalar, Dualar okunur. Bir münadi seslenir "komşular bu kişiye haklarınız varsa helal ediyor musunuz." Komşular hep bir ağızdan "Helal olsun" diye mukabele ederler.
Cenaze, namazının kılınacağı camiye omuzlar üzerinde götürülür. Çevreden cenazeyi gören insanlar birkaç adım bile olsa onu omuzlar ya da el verirler. İş yapanlar işini bırakır. Oturanlar ayağa kalkarlar. Velhasıl gören herkes bir vesile ile olaya iştirak ederler.
Gönül-İzzettin- Sena-Cemile Kepekçi
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.