Öncelikle, yazmış olduğu Ehl-i Beyt Külliyatı'ndan biri olan, 1209 sayfalık 'İmam Ali' isimle eseriyle bizlere Allah'ın sevgilisi İmam Ali'yi tanıtan muhterem üstadım Prof. Dr. Haydar Baş'a sonsuz şükranlarımızı sunarız.
Rivayet edilir ki, Hz. Muhammed (s.a.a) Mirac'a yükseldiği zaman ilk olarak karşısına bir aslan çıkar ve aslan kendisine bir şey vermediği takdirde onu geçirmeyeceğini söyler. O da parmağından yüzüğünü çıkarıp aslanın ağzına atar. Mirac'dan döndüğünde bir gün yolu Hz. Ali'nin evine düşer. O vakit orda kırklar meclisi toplanmıştır. Hz. Muhammed (s.a.a.) namaz kılarken onlara imamlık eder fakat gözüne bir şey ilişir. Ve bundan sonra İmam Ali'ye Allah'ın aslanı denilmeye başlanmıştır.
Peki, biz İmam Ali (a.s.)'ı ne kadar tanıyoruz?
Câbir b. Abdullah'tan şöyle rivâyet edilmiştir:
Hz. Ali (a.s), Hayber'i fethederek Resûlullah'ın (s.a.a) yanına geldiğinde, Allah Resulü (s.a.a) ona şöyle buyurdu: "Ümmetimden bazı gruplar, senin hakkında Hıristiyanların Mesih İsâ b. Meryem hakkında dediklerini demeselerdi, senin hakkında öyle bir söz söylerdim ki, yanından geçtiğin her topluluk, ayaklarının altındaki toprağı ve abdest suyunun fazlalığını şifa için alırlardı. Ancak senin (faziletinde) şu kadarı yeterlidir ki sen bendensin, ben de senden; sen benden miras alırsın, ben de senden ve sen bana göre Hârûn'un Musâ'ya olan nispetini taşıyorsun; sadece sen peygamber değilsin. Sen benim borcumu ödersin ve benim sünnetim üzere savaşırsın. Hiç şüphesiz sen, yarın (mahşer gününde, Kevser) havuzu başında benim halifem olacaksın." (Ravzatü'l-Vâizîn, s.112; El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.86; El-Müsterşed, s.633; Keşfü'l-Ğumme, c.1, s.298; İrşâdü'l-Kulûb, s.145; Keşfü'l-Yakin, s.107; İ'lâmü'l-Verâ, s.188).
Tayr Hadisi:
Bu hadis Allah Teala'nın insanlar arasında Hz. Ali (a.s.)'ı herkesten çok sevdiğine delalet eder.
Enes b. Malik'ten şöyle
nakledilir:
Resûlullah'ın yanında bir kuş eti vardı. O sırada Resul-i Ekrem (s.a.a.), "Allah'ım! Bu kuşun etini benimle birlikte yemesi için senin yanında kullarının en sevgilisi olanı getir bana" buyurdu. Bunun peşinden Ali içeri girdi; fakat onu geri çevirdim; sonra yine geldi; tekrar onu geri çevirdim. Ve üçüncüsünde veya dördüncüsünde gelerek içeri girdi.
Resûlullah (s.a.a.), "Seni benden uzak tutan şey ne idi ya Ali?" diye sordu.
Ali dedi ki: "Seni peygamberliğe gönderene and olsun, ben üç defa kapıyı çaldım fakat her defasında Enes beni geri çevirdi."
Bunun üzerine Resûlullah sallallah'u aleyhi ve âlih, "Neden onu geri çevirdin?" diye sordu.
Ben, "Onun beraberinde Ensar'dan bir kişinin de olmasını istedim" dedim.
Resûlullah sallallah'u aleyhi ve âlih bu cevaba tebessüm etti. (Sünen-i Tirmizî, c.5, 636/3721; el-Hasais; Nesaî, s.5; Fezail-us Sahabe; Ahmed b. Hanbel, c.2, s.56/945).
Bayrak Hadisi:
Bayrak hadisi de, Allah ve Resulü'nün İmam Ali (a.s.)'ı sevdiklerini gösteren ve bize onu sevmeyi, velayetine sarılmayı, onun hidayetiyle hareket etmeyi farz kılan başka bir delildir. Hayber savaşında Resûlullah (s.a.a.) bayrağı önce Ebu Bekir'e vermiş, Ebu Bekir giderek bir şey yapamadan geri dönmüş, sonra Ömer'e vermiş, o da gitmiş ama Hayber'i fethedemeden geri dönmüştür. (el-Kamil-u fi't Tarih, c.2, s.219; Usd-ul Gabe, c.4, s.104 ve 108; Hasais / Nesai, s.5; el-Bidayet-u ve'n Nihaye, c.7, s.336; Hilyet-ul Evliya, c.1, s.62; Delail-un Nubuvve / Beyhakî, c.4, s.209, Dar-ul Kutub-ul İlmiyye-Beyrut, 1. baskı).
Taberî'nin rivayetinde ise şöyle geçer:
Ömer geri dönünce ashabını korkaklıkla itham ediyordu, onlar da onu korkaklıkla itham ediyorlardı. (Tarih-i Taberî, c.3, s.93; Hakim de bunu Müstedrek'inde sahih bilmiştir, c.3, s.37; Zehebî ise bu konuda onunla aynı görüşte olduğunu belirtmiştir).
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a.) ayağa kalkarak şöyle buyurdu: "Yarın sancağı öyle birine vereceğim ki, Allah ve Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de onu severler; o, kaçmaz ve sürekli hamle eder."
Başka bir rivayette ise, "Hiçbir zaman Allah onu alçaltmaz ve ona fetih vermedikçe asla geri dönmez." (Sahih-i Buharî, c.5, s.87 / 197-198 ve 279 / 231, Fezail-us Sahabe babı, Sahih-i Müslim, c.4, s.1871 / 32-34; Sünen-i Tirmizî, c.5, s.638 / 3724; Sünen-i İbn-i Mace, c.1, s.43 / 117; Müsned-i Ahmed, c.1, s.185 ve c.5, s.358).
Rivayet edilir ki, Hz. Muhammed (s.a.a) Mirac'a yükseldiği zaman ilk olarak karşısına bir aslan çıkar ve aslan kendisine bir şey vermediği takdirde onu geçirmeyeceğini söyler. O da parmağından yüzüğünü çıkarıp aslanın ağzına atar. Mirac'dan döndüğünde bir gün yolu Hz. Ali'nin evine düşer. O vakit orda kırklar meclisi toplanmıştır. Hz. Muhammed (s.a.a.) namaz kılarken onlara imamlık eder fakat gözüne bir şey ilişir. Ve bundan sonra İmam Ali'ye Allah'ın aslanı denilmeye başlanmıştır.
Peki, biz İmam Ali (a.s.)'ı ne kadar tanıyoruz?
Câbir b. Abdullah'tan şöyle rivâyet edilmiştir:
Hz. Ali (a.s), Hayber'i fethederek Resûlullah'ın (s.a.a) yanına geldiğinde, Allah Resulü (s.a.a) ona şöyle buyurdu: "Ümmetimden bazı gruplar, senin hakkında Hıristiyanların Mesih İsâ b. Meryem hakkında dediklerini demeselerdi, senin hakkında öyle bir söz söylerdim ki, yanından geçtiğin her topluluk, ayaklarının altındaki toprağı ve abdest suyunun fazlalığını şifa için alırlardı. Ancak senin (faziletinde) şu kadarı yeterlidir ki sen bendensin, ben de senden; sen benden miras alırsın, ben de senden ve sen bana göre Hârûn'un Musâ'ya olan nispetini taşıyorsun; sadece sen peygamber değilsin. Sen benim borcumu ödersin ve benim sünnetim üzere savaşırsın. Hiç şüphesiz sen, yarın (mahşer gününde, Kevser) havuzu başında benim halifem olacaksın." (Ravzatü'l-Vâizîn, s.112; El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.86; El-Müsterşed, s.633; Keşfü'l-Ğumme, c.1, s.298; İrşâdü'l-Kulûb, s.145; Keşfü'l-Yakin, s.107; İ'lâmü'l-Verâ, s.188).
Tayr Hadisi:
Bu hadis Allah Teala'nın insanlar arasında Hz. Ali (a.s.)'ı herkesten çok sevdiğine delalet eder.
Enes b. Malik'ten şöyle
nakledilir:
Resûlullah'ın yanında bir kuş eti vardı. O sırada Resul-i Ekrem (s.a.a.), "Allah'ım! Bu kuşun etini benimle birlikte yemesi için senin yanında kullarının en sevgilisi olanı getir bana" buyurdu. Bunun peşinden Ali içeri girdi; fakat onu geri çevirdim; sonra yine geldi; tekrar onu geri çevirdim. Ve üçüncüsünde veya dördüncüsünde gelerek içeri girdi.
Resûlullah (s.a.a.), "Seni benden uzak tutan şey ne idi ya Ali?" diye sordu.
Ali dedi ki: "Seni peygamberliğe gönderene and olsun, ben üç defa kapıyı çaldım fakat her defasında Enes beni geri çevirdi."
Bunun üzerine Resûlullah sallallah'u aleyhi ve âlih, "Neden onu geri çevirdin?" diye sordu.
Ben, "Onun beraberinde Ensar'dan bir kişinin de olmasını istedim" dedim.
Resûlullah sallallah'u aleyhi ve âlih bu cevaba tebessüm etti. (Sünen-i Tirmizî, c.5, 636/3721; el-Hasais; Nesaî, s.5; Fezail-us Sahabe; Ahmed b. Hanbel, c.2, s.56/945).
Bayrak Hadisi:
Bayrak hadisi de, Allah ve Resulü'nün İmam Ali (a.s.)'ı sevdiklerini gösteren ve bize onu sevmeyi, velayetine sarılmayı, onun hidayetiyle hareket etmeyi farz kılan başka bir delildir. Hayber savaşında Resûlullah (s.a.a.) bayrağı önce Ebu Bekir'e vermiş, Ebu Bekir giderek bir şey yapamadan geri dönmüş, sonra Ömer'e vermiş, o da gitmiş ama Hayber'i fethedemeden geri dönmüştür. (el-Kamil-u fi't Tarih, c.2, s.219; Usd-ul Gabe, c.4, s.104 ve 108; Hasais / Nesai, s.5; el-Bidayet-u ve'n Nihaye, c.7, s.336; Hilyet-ul Evliya, c.1, s.62; Delail-un Nubuvve / Beyhakî, c.4, s.209, Dar-ul Kutub-ul İlmiyye-Beyrut, 1. baskı).
Taberî'nin rivayetinde ise şöyle geçer:
Ömer geri dönünce ashabını korkaklıkla itham ediyordu, onlar da onu korkaklıkla itham ediyorlardı. (Tarih-i Taberî, c.3, s.93; Hakim de bunu Müstedrek'inde sahih bilmiştir, c.3, s.37; Zehebî ise bu konuda onunla aynı görüşte olduğunu belirtmiştir).
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a.) ayağa kalkarak şöyle buyurdu: "Yarın sancağı öyle birine vereceğim ki, Allah ve Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de onu severler; o, kaçmaz ve sürekli hamle eder."
Başka bir rivayette ise, "Hiçbir zaman Allah onu alçaltmaz ve ona fetih vermedikçe asla geri dönmez." (Sahih-i Buharî, c.5, s.87 / 197-198 ve 279 / 231, Fezail-us Sahabe babı, Sahih-i Müslim, c.4, s.1871 / 32-34; Sünen-i Tirmizî, c.5, s.638 / 3724; Sünen-i İbn-i Mace, c.1, s.43 / 117; Müsned-i Ahmed, c.1, s.185 ve c.5, s.358).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018