‘Allah’ım, Seni seveni sevdir’
Peygamber Efendimiz şöyle dua ederdi: "Allah'ım, sevgini bana nasip eyle. Seni seveni de sevdir. Sana yaklaştıranın sevgisine de erdir. Allah'ım varlığının sevgisini bana, susayanın soğuk suya olan hasret ve iştiyakından daha fazla kıl"
05.11.2023 09:55:00 / Güncelleme: 05.11.2023 10:01:38
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Muhabbet, sevgi Allah için olunca, en büyük gaye sayılır. Ve bu hali taşıyan yüce makama ermiş demektir. Bu muhabbetin, yani sevginin dışında kalan şevk, ülfet ve rıza muhabbete tâbidir. Bu halden Allah'ın nasipsiz kıldığı kimseler, Allah'a karşı muhabbet tadını inkâr etmiş ve böyle bir şeyin olabilmesini de kabul etmemişlerdir. Biz onların fikrinde değiliz. Bu sebeple anlatacağımız ayet ve hadislerle Allah için muhabbetin mümkün olduğunu açıklayacağız.
Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur: "O kimseler ki, Allah'a iman etmişlerdir, onlarda Allah sevgisi, en şiddetli dereceye gelmiştir." (Bakara, 165).
Diğer bir ayet-i kerimede ise şöyle buyrulur: "Allah onları, onlar da Allah'ı sever." (Maide, 54).
Şu hadis-i şerif, tam manasıyla Allah ve Peygamber sevgisine işaret eder: "İçinizden herhangi birine, Allah ve Peygamberinin sevgisi malından, ehlinden ve bütün insanlardan üstün gelmedikçe, tam imanı bulması kabil değildir."
İbrahim (a.s.) hakkında anlatılan şu rivayet meşhurdur:
Ona ölüm meleği gelmişti, ruhunu alacaktı. Ölüm meleğine şöyle dedi: "Sen hiçbir seveni gördün mü ki, sevgilisini öldürsün!"
Allah Teâlâ, İbrahim Peygambere şöyle vahyetti: "Sen hiçbir seven gördün mü ki, sevgilisine kavuşmayı hoş görmez olsun!"
Bu vahyi özünde duyan İbrahim (a.s.) ölüm meleğine döndü ve şöyle dedi: "Şimdi ruhumu al."
Peygamber Efendimiz şöyle dua ederdi: "Allah'ım, sevgini bana nasip eyle. Seni seveni de sevdir. Sana yaklaştıranın sevgisine de erdir. Allah'ım varlığın sevgisini bana, susayanın soğuk suya olan hasret ve iştiyakından daha fazla kıl."
Bir gün Peygamber Efendimize, bir Arabi geldi. Ve şöyle sordu: "Ey Allah'ın Resulü, ne zaman kıyamet kopacak?"
Peygamber Efendimiz şöyle bir sual tevcih etti: "Kıyamet günü için ne gibi bir hazırlığın var?"
Arabi şu cevabı verdi: "Kıyamet günü için ne çok oruç tutabildim, ne de bol bol namaz kılabildim. Şu var ki, ben Allah'ı ve Peygamberini seviyorum."
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: "Kişi sevdiği ile beraber olacaktır."
Hazreti Enes diyor ki: "Müslümanların İslam dinine girmekle aralarında beliren sevgi halini, daha önce onlarda görmemiştim. Ve o şekilde bir sevgiyi de başka şey onlara veremezdi."
Muhabbetin manası, bir şeyi hoş bilerek tabiatın ona eğilmesidir. Bunun zıddı buğzdur; buna nefret tabiri de kullanılır. Nefret, bir şeyi kendi mizacına uygun bulmayıp tiksinmek manasına gelir.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Muhabbet, sevgi Allah için olunca, en büyük gaye sayılır. Ve bu hali taşıyan yüce makama ermiş demektir. Bu muhabbetin, yani sevginin dışında kalan şevk, ülfet ve rıza muhabbete tâbidir. Bu halden Allah'ın nasipsiz kıldığı kimseler, Allah'a karşı muhabbet tadını inkâr etmiş ve böyle bir şeyin olabilmesini de kabul etmemişlerdir. Biz onların fikrinde değiliz. Bu sebeple anlatacağımız ayet ve hadislerle Allah için muhabbetin mümkün olduğunu açıklayacağız.
Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur: "O kimseler ki, Allah'a iman etmişlerdir, onlarda Allah sevgisi, en şiddetli dereceye gelmiştir." (Bakara, 165).
Diğer bir ayet-i kerimede ise şöyle buyrulur: "Allah onları, onlar da Allah'ı sever." (Maide, 54).
Şu hadis-i şerif, tam manasıyla Allah ve Peygamber sevgisine işaret eder: "İçinizden herhangi birine, Allah ve Peygamberinin sevgisi malından, ehlinden ve bütün insanlardan üstün gelmedikçe, tam imanı bulması kabil değildir."
İbrahim (a.s.) hakkında anlatılan şu rivayet meşhurdur:
Ona ölüm meleği gelmişti, ruhunu alacaktı. Ölüm meleğine şöyle dedi: "Sen hiçbir seveni gördün mü ki, sevgilisini öldürsün!"
Allah Teâlâ, İbrahim Peygambere şöyle vahyetti: "Sen hiçbir seven gördün mü ki, sevgilisine kavuşmayı hoş görmez olsun!"
Bu vahyi özünde duyan İbrahim (a.s.) ölüm meleğine döndü ve şöyle dedi: "Şimdi ruhumu al."
Peygamber Efendimiz şöyle dua ederdi: "Allah'ım, sevgini bana nasip eyle. Seni seveni de sevdir. Sana yaklaştıranın sevgisine de erdir. Allah'ım varlığın sevgisini bana, susayanın soğuk suya olan hasret ve iştiyakından daha fazla kıl."
Bir gün Peygamber Efendimize, bir Arabi geldi. Ve şöyle sordu: "Ey Allah'ın Resulü, ne zaman kıyamet kopacak?"
Peygamber Efendimiz şöyle bir sual tevcih etti: "Kıyamet günü için ne gibi bir hazırlığın var?"
Arabi şu cevabı verdi: "Kıyamet günü için ne çok oruç tutabildim, ne de bol bol namaz kılabildim. Şu var ki, ben Allah'ı ve Peygamberini seviyorum."
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: "Kişi sevdiği ile beraber olacaktır."
Hazreti Enes diyor ki: "Müslümanların İslam dinine girmekle aralarında beliren sevgi halini, daha önce onlarda görmemiştim. Ve o şekilde bir sevgiyi de başka şey onlara veremezdi."
Muhabbetin manası, bir şeyi hoş bilerek tabiatın ona eğilmesidir. Bunun zıddı buğzdur; buna nefret tabiri de kullanılır. Nefret, bir şeyi kendi mizacına uygun bulmayıp tiksinmek manasına gelir.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.