‘Allah, kıyamet günü onu gölgeler’
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah Tebarek ve Teâlâ, içi yanmış birinin yüreğinin serinletilmesini sever. Her kim hayvan veya hayvan olmayan herhangi bir susuzun ciğerini suvarırsa Allah-u Teâlâ kendisinden başka hiçbir gölgenin gölge etmediği kıyamet günü, onu gölgeler"
06.12.2020 23:50:00





H. OKAN EGESEL
Mualla b. Huneys şöyle diyor:
İmam Sâdık (a.s) bir ekmek torbasıyla dışarı çıktı ve birlikte Ben-i Saide gölgeliğine gittik. Orada birilerinin yattığını gördük. İmam, yavaşça ekmekleri çıkarıyor ve her birinin yanına bir iki parça ekmek bırakıyordu. Böylece hepsine ekmek verdi ve geri döndük.
Ben şöyle arz ettim: "Kurbanın olayım! Bunlar hakkı tanıyorlar mı? (İmamet ve velayetinize inanıyorlar mı?)"
İmam şöyle buyurdu: "Eğer tanımış olsalardı, onlara biraz da tuz yardımında bulunurdum."
Musadif şöyle diyor:
Mekke ve Medine arasında İmam Sâdık (a.s) ile birlikteydik. Bir şahsın ağacın kenarına düştüğünü gördük.
İmam şöyle buyurdu: "Bu adama doğru gidelim. Susuzluktan bu duruma düşmesinden korkuyorum."
Böylece yolumuzu ona doğru çevirdik. Bu şahsın Ferrisilerden uzun saçlı biri olduğunu gördük.
İmam ona, "Susuz musun? " diye sordu.
O, "Evet" diye arz edince İmam bana şöyle buyurdu: "Ey Musadif! İn ve ona su ver."
Ben inerek ona su verdim. Sonra yeniden binip gittik.
Ben şöyle arz ettim: "Bu adam Hıristiyan idi. Sen bir Hıristiyan'a da ihsanda bulunur musun?"
İmam, "Böyle bir durumda oldukları takdirde yardımda bulunurum" diye buyurdu."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İsa b. Meryem (a.s) denizin sahilinden geçerken, yiyeceğinden bir ekmeği denize attı. Havarilerden birisi ona şöyle arz etti: 'Ey Allah'ın Ruhu ve Kelimesi! Neden böyle yaptın? O ekmek senin yiyeceğin idi.' İsa (a.s), 'Bu işi denizdeki hayvanlardan birinin yemesi için yaptım. Bu işin Allah nezdinde büyük bir sevabı vardır' buyurdu."
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah Tebarek ve Teâlâ, içi yanmış birinin yüreğinin serinletilmesini sever. Her kim hayvan veya hayvan olmayan herhangi bir susuzun ciğerini suvarırsa Allah-u Teâlâ kendisinden başka hiçbir gölgenin gölge etmediği kıyamet günü, onu gölgeler."
İmam Ali (a.s), zekât memuruna yaptığı tavsiyesinde şöyle buyurmuştur: "Yanında toplanan malı hemen bize yolla, biz de Allah'ın emrettiği yerde sarf edelim. Malı ulaştırmak için gönderdiğin emin memuruna tembih et. Deveyi yavrusundan ayırmasın, yavruya zarar vereceği için annenin bütün sütünü sağmasın, develere binmede adil davransın, yorgunları dinlendirsin, yürürken tökezleyen, yürümekte güçlük çeken hayvanları yavaş yürütsün. Suya rastlayınca suvarsın, otlağı bol olan yerden kuru yol kenarına sürmesin, zaman zaman o hayvanları dinlendirsin, sulak otlak yerlerde sulayıp otlatarak getirsin. Böylece Allah'ın izniyle bize semiz, yorulmamış, sağlam, dinç halde gelsinler." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
Mualla b. Huneys şöyle diyor:
İmam Sâdık (a.s) bir ekmek torbasıyla dışarı çıktı ve birlikte Ben-i Saide gölgeliğine gittik. Orada birilerinin yattığını gördük. İmam, yavaşça ekmekleri çıkarıyor ve her birinin yanına bir iki parça ekmek bırakıyordu. Böylece hepsine ekmek verdi ve geri döndük.
Ben şöyle arz ettim: "Kurbanın olayım! Bunlar hakkı tanıyorlar mı? (İmamet ve velayetinize inanıyorlar mı?)"
İmam şöyle buyurdu: "Eğer tanımış olsalardı, onlara biraz da tuz yardımında bulunurdum."
Musadif şöyle diyor:
Mekke ve Medine arasında İmam Sâdık (a.s) ile birlikteydik. Bir şahsın ağacın kenarına düştüğünü gördük.
İmam şöyle buyurdu: "Bu adama doğru gidelim. Susuzluktan bu duruma düşmesinden korkuyorum."
Böylece yolumuzu ona doğru çevirdik. Bu şahsın Ferrisilerden uzun saçlı biri olduğunu gördük.
İmam ona, "Susuz musun? " diye sordu.
O, "Evet" diye arz edince İmam bana şöyle buyurdu: "Ey Musadif! İn ve ona su ver."
Ben inerek ona su verdim. Sonra yeniden binip gittik.
Ben şöyle arz ettim: "Bu adam Hıristiyan idi. Sen bir Hıristiyan'a da ihsanda bulunur musun?"
İmam, "Böyle bir durumda oldukları takdirde yardımda bulunurum" diye buyurdu."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İsa b. Meryem (a.s) denizin sahilinden geçerken, yiyeceğinden bir ekmeği denize attı. Havarilerden birisi ona şöyle arz etti: 'Ey Allah'ın Ruhu ve Kelimesi! Neden böyle yaptın? O ekmek senin yiyeceğin idi.' İsa (a.s), 'Bu işi denizdeki hayvanlardan birinin yemesi için yaptım. Bu işin Allah nezdinde büyük bir sevabı vardır' buyurdu."
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah Tebarek ve Teâlâ, içi yanmış birinin yüreğinin serinletilmesini sever. Her kim hayvan veya hayvan olmayan herhangi bir susuzun ciğerini suvarırsa Allah-u Teâlâ kendisinden başka hiçbir gölgenin gölge etmediği kıyamet günü, onu gölgeler."
İmam Ali (a.s), zekât memuruna yaptığı tavsiyesinde şöyle buyurmuştur: "Yanında toplanan malı hemen bize yolla, biz de Allah'ın emrettiği yerde sarf edelim. Malı ulaştırmak için gönderdiğin emin memuruna tembih et. Deveyi yavrusundan ayırmasın, yavruya zarar vereceği için annenin bütün sütünü sağmasın, develere binmede adil davransın, yorgunları dinlendirsin, yürürken tökezleyen, yürümekte güçlük çeken hayvanları yavaş yürütsün. Suya rastlayınca suvarsın, otlağı bol olan yerden kuru yol kenarına sürmesin, zaman zaman o hayvanları dinlendirsin, sulak otlak yerlerde sulayıp otlatarak getirsin. Böylece Allah'ın izniyle bize semiz, yorulmamış, sağlam, dinç halde gelsinler." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.