‘Ali b. Ebu Tâlib’i gördüm’
Muaviye, Bedir’deki İmam Ali’yi şöyle anlatıyor: “Ali b. Ebu Tâlib’i gördüm. Etrafına dehşet saçan bir arslan gibiydi. Vurduğunu deviriyordu. İnsanlar içinde ona denk olabilecek, onun taşıdığını taşıyacak ve onun çevikliğiyle hareket edecek birine hiç rastlamadım”
20.09.2024 11:04:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Rivayet edilir ki, Bedir savaşında Rebia'nın oğulları Utbe ve Şeybe ile Utbe'nin oğlu Velid müşriklerin safları arasından öne çıkıp Müslümanları teke tek vuruşmaya davet ederler. Bunların karşısına önce Afra'nın oğulları Avf ve Muavviz ile birlikte Abdullah b. Revaha çıkar. Bunların üçü de Ensar'a mensuptular.
"Kimsiniz?" derler. Derler ki: "Biz Ensar'dan Müslümanlarız." Derler ki: "Bize denk saygı değer insanlarsınız ama bizim sizinle bir işimiz yok. Biz kavmimizden bize denk insanlar istiyoruz."
Peygamber (s.a.a) amcası Hamza'ya, Ubeyde b. Haris'e ve Hz. Ali'ye onlarla teke tek vuruşmalarını emreder. Ubeyde b. Haris Utbe'nin, Hamza Şeybe'nin, Ali de Velid'in karşısına çıkar. Hamza vakit kaybetmeden Şeybe'yi öldürür. Ali de Velid'i öldürür. Ubeyde ve Utbe ise karşılıklı olarak birbirlerine birer darbe indirip birbirlerini yaralarlar. Hamza ve Ali Utbe'ye saldırarak onu öldürürler. (el Kâmil Fi't-Tarih, 2/134-135; Tarih'ut-Taberî, 3/35).
Ardından, askerî açıdan denk olmayan iki taraf arasında göğüs göğse çarpışmalar başlar. Bir yanda, sayıları üç yüz on üç kişiden ibaret olan, hakkı savunan ve hakka uymaya davet eden Müslümanlar cephesi, öbür yanda cahiliye asabiyetiyle savaşan dokuz yüz elli kişilik Kureyş cephesi. Bu noktada savaşın gidişatına başka unsurların müdahalesi söz konusu oluyor. Bu unsurları Peygamberimizin (s.a.a) duası, sebatı, Hz. Hamza'nın kahramanlığı ve Ali'nin (a.s) gücü şeklinde sıralayabiliriz.
Hz. Ali, Hz. Hamza ve Müslümanların kahramanları Kureyş'in ortasına daldılar. Bunlar kendilerini ve düşmanlarının sayısal çokluğunu unutmuşlardı. Allah, Müslümanları kuvvet, kararlılık ve direnç vererek desteklemişti.
Müslümanlar kaçamayan müşrikleri esir alıyorlardı. Esir alınanların sayısı yetmişi bulmuştu. Öldürülen müşriklerin sayısı ise yetmiş iki idi. Rivayetler, bunların büyük bir kısmını Ali'nin (a.s) öldürdüğünü belirtir.
En düşük tahmine göre Ali (a.s) en az yirmi dört kişiyi öldürmüştü. On sekiz kişinin de öldürülmesine yardımcı olmuştu.
Öyle anlaşılıyor ki, Ali'nin (a.s) öldürdüğü kişiler Kureyş'in kahramanları ve büyükleriydi. (el-İrşad, Şeyh Müfid, s.64 böl.19, bab: 2; Keşf'ul-Gumme, 1/182).
Bu önemli savaşta Hz. Ali, savaşın sonucu üzerinde belirleyici bir etkinlik gerçekleştirmesinin yanı sıra Peygamber'in (s.a.a) bayraktarlığını da yapıyordu. (el-İstîab, İbn-i Abdulbirr Malikî, 3/33; Tarih-u Dimaşk, İbn-i Asakir, 1/142).
Rivayet edilir ki, Kinaneoğulları'ndan bir adam Muaviye b. Ebu Süfyan'ın yanına girer. Muaviye ona der ki: "Bedir Savaşı'nı gördün mü?"
"Evet" der.
Der ki: "Gördüğün ve gözlerinin önünde meydana gelen olayları bana anlat."
Der ki: "Biz, sanki orada yoktuk. Gördüklerimiz yaşananların yanında bir anlam ifade etmez."
Der ki: "Ne gördüysen onu anlat."
Şöyle der: "Ali b. Ebu Tâlib'i gördüm. Genç bir adamdı. Etrafına dehşet saçan bir arslan gibiydi. Safları yara yara ilerliyordu. Önüne çıkan herkesi öldürüyordu. Vurduğunu deviriyordu. İnsanlar içinde ona denk olabilecek, onun taşıdığını taşıyacak ve onun çevikliğiyle hareket edecek birine hiç rastlamadım. Savaşta kurnaz bir tilki gibiydi. Sanki ensesinde de iki gözü vardı. Sıçradığı zaman yabani hayvanların çevikliği ve çabukluğuyla sıçrardı." (Hilyet'ul Evliya, Ebu Nuaym, 9/145).
"Kimsiniz?" derler. Derler ki: "Biz Ensar'dan Müslümanlarız." Derler ki: "Bize denk saygı değer insanlarsınız ama bizim sizinle bir işimiz yok. Biz kavmimizden bize denk insanlar istiyoruz."
Peygamber (s.a.a) amcası Hamza'ya, Ubeyde b. Haris'e ve Hz. Ali'ye onlarla teke tek vuruşmalarını emreder. Ubeyde b. Haris Utbe'nin, Hamza Şeybe'nin, Ali de Velid'in karşısına çıkar. Hamza vakit kaybetmeden Şeybe'yi öldürür. Ali de Velid'i öldürür. Ubeyde ve Utbe ise karşılıklı olarak birbirlerine birer darbe indirip birbirlerini yaralarlar. Hamza ve Ali Utbe'ye saldırarak onu öldürürler. (el Kâmil Fi't-Tarih, 2/134-135; Tarih'ut-Taberî, 3/35).
Ardından, askerî açıdan denk olmayan iki taraf arasında göğüs göğse çarpışmalar başlar. Bir yanda, sayıları üç yüz on üç kişiden ibaret olan, hakkı savunan ve hakka uymaya davet eden Müslümanlar cephesi, öbür yanda cahiliye asabiyetiyle savaşan dokuz yüz elli kişilik Kureyş cephesi. Bu noktada savaşın gidişatına başka unsurların müdahalesi söz konusu oluyor. Bu unsurları Peygamberimizin (s.a.a) duası, sebatı, Hz. Hamza'nın kahramanlığı ve Ali'nin (a.s) gücü şeklinde sıralayabiliriz.
Hz. Ali, Hz. Hamza ve Müslümanların kahramanları Kureyş'in ortasına daldılar. Bunlar kendilerini ve düşmanlarının sayısal çokluğunu unutmuşlardı. Allah, Müslümanları kuvvet, kararlılık ve direnç vererek desteklemişti.
Müslümanlar kaçamayan müşrikleri esir alıyorlardı. Esir alınanların sayısı yetmişi bulmuştu. Öldürülen müşriklerin sayısı ise yetmiş iki idi. Rivayetler, bunların büyük bir kısmını Ali'nin (a.s) öldürdüğünü belirtir.
En düşük tahmine göre Ali (a.s) en az yirmi dört kişiyi öldürmüştü. On sekiz kişinin de öldürülmesine yardımcı olmuştu.
Öyle anlaşılıyor ki, Ali'nin (a.s) öldürdüğü kişiler Kureyş'in kahramanları ve büyükleriydi. (el-İrşad, Şeyh Müfid, s.64 böl.19, bab: 2; Keşf'ul-Gumme, 1/182).
Bu önemli savaşta Hz. Ali, savaşın sonucu üzerinde belirleyici bir etkinlik gerçekleştirmesinin yanı sıra Peygamber'in (s.a.a) bayraktarlığını da yapıyordu. (el-İstîab, İbn-i Abdulbirr Malikî, 3/33; Tarih-u Dimaşk, İbn-i Asakir, 1/142).
Rivayet edilir ki, Kinaneoğulları'ndan bir adam Muaviye b. Ebu Süfyan'ın yanına girer. Muaviye ona der ki: "Bedir Savaşı'nı gördün mü?"
"Evet" der.
Der ki: "Gördüğün ve gözlerinin önünde meydana gelen olayları bana anlat."
Der ki: "Biz, sanki orada yoktuk. Gördüklerimiz yaşananların yanında bir anlam ifade etmez."
Der ki: "Ne gördüysen onu anlat."
Şöyle der: "Ali b. Ebu Tâlib'i gördüm. Genç bir adamdı. Etrafına dehşet saçan bir arslan gibiydi. Safları yara yara ilerliyordu. Önüne çıkan herkesi öldürüyordu. Vurduğunu deviriyordu. İnsanlar içinde ona denk olabilecek, onun taşıdığını taşıyacak ve onun çevikliğiyle hareket edecek birine hiç rastlamadım. Savaşta kurnaz bir tilki gibiydi. Sanki ensesinde de iki gözü vardı. Sıçradığı zaman yabani hayvanların çevikliği ve çabukluğuyla sıçrardı." (Hilyet'ul Evliya, Ebu Nuaym, 9/145).