Prof. Haydar Baş yine bütün yanlış tabuları yıkıyor. Aslında o, İslam'ı ve tarihimizi daha iyi tanımamızı sağlayarak imanımızı koruyor. Geçen günkü makalesinde Fatih ve Atatürk karşılaştırması yaparak kimin ne olduğunu ortaya koymuştu. (Bkz: Prof. Haydar BAŞ, Fatih ve Atatürk, Yeni Mesaj Gazetesi, 15.08.2017) Bugün de birlikte Fatih konusuna bir değinelim istiyorum.
"Fatih Sultan Mehmet 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu. Babası Sultan ll. Murat, annesi Hüma Hatun'dur."
Fatih'in hayatı anlatılırken karşılaştığımız ilk cümle genelde budur. Ama doğru değildir. Kaynaklar bize Fatih'in annesinin Mara Despina adlı bir Sırp prensesi olduğunu gösteriyor. Tarihçilerin kutbu Halil İnalcık bu tartışmalara son noktayı koymuş ve Fatih'in annesinin Hıristiyan olduğunu vurgulamıştır. (Emine Çaykara, Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı, s. 459)
Rum Zaganos paşanın kızı Kornelya, Anna, Helen, Alexias, Tamara gibi toplam 17 Hıristiyan kadını Fatih Sultan Mehmet'in hanımları olarak kayıtlara geçmiştir. Resmi olarak 7 karısı olduğu yazılır. Türk hanımları da vardır ama sayısı 4'ü geçmez. Bunlardan Sitti Mukrime Hatun Fatih'le evlendiğinde henüz daha 11 yaşındadır.
ABD'li Prof. Dr. John Freely fizik profesörü, yıllarca Boğaziçi Üniversitesi'nde fizik tarihi dersleri verdi ve yazdı. Çoğu İstanbul ve Osmanlı tarihi üzerine tam 50 kitap yazmış bir isim. Kendisi bir röportajında şunları söylüyor:
"-Fatih Sultan Mehmed'le ilgili en çok tartışılan konu, Hıristiyan olup olmadığıdır. Siz nasıl bir bilgiye ulaştınız dini konusunda?"
"-Fatih'in pek dindar olduğu söylenemez. Galata'da St. Pietro Kilisesi'ne gidip ayinleri izlediği, komünyon ekmeğinden yediği biliniyor."
"-Ama kitabınızdan şu sonucu çıkardım: Ne Müslüman ne de Hıristiyan'dı."
"-Evet, öyle görünüyor. Seremoni seven bir padişah değildi. St. Pietro Kilisesi'ne genelde yalnız gidiyordu." (Milliyet Gazetesi)
Ünlü tarihçi Halil İnalcık ise şunları söylemiştir:
"Fatih bir strateji olarak kendini Roma İmparatorluğu'nun varisi saydı ve bütün fetihlerini bu imparatorluğu yeniden ihya etmek amacıyla yaptı. Dikkat edin mesela Mora'yı gitti fethetti, Rumeli'yi tekrar Belgrad'a kadar fethetti. Kırım'daki eskiden Bizans'a tabi olan bölgeyi fethettirdi. Niçin? Çünkü Bizans'a tabiydi. Fatih'in stratejisi Roma İmparatorluğu'nu ihya etmeye (diriltmeye) yönelikti."
Bizanslı entellektüel "Gregorios Phrantezes [Frantzes], Büyük İskender, Roma İmparatoru Augustus, Bizans İmparatoru I. Konstantinos ve Theodosios'un Sultan II. Mehmet'in en sevdiği kahramanlar olduğunu bahseder." (F. Babinger, "Fatih Sultan Mehmet ve İtalya," s. 138)
"Ciriaco Pizzicolli fetih öncesi ve sonrası Fatih Sultan Mehmet'in İtalyan öğretmenlerinden en önde geleniydi." Fatih'in bu etrafındakilerin kimlikleri ve Fatih'in Hıristiyanlığa toleranslı yaklaşımı Papa'ya bile Fatih'i Hıristiyanlığa davet etme cesaretini veriyordu.
Fatih İtalya'dan getirttiği Rönesans ressamlarına yaptırdığı resimlerle Topkapı Sarayı'nın duvarlarını süslemiş, İtalya'dan heykeltıraşların yaptığı heykeller de muhtemelen Topkapı sarayını süslüyordu. Oğlu Sultan Bayezid (1481-1512) koyu bir dindardı. Babasının yaşam tarzını beğenmiyor, onu iyi bir Müslüman olarak görmüyordu. Bayezid iktidara gelir gelmez başta Fatih'in yaptırdığı resimler olmak üzere bütün resim ve belki de heykelleri saraydan çıkartarak pazarda sattırdı.
Venedikli Franceskian rahibi Francesco Suriano'dan öğrendiğimize göre Fatih aynı zamanda Bizans'tan kalmış Hıristiyanların önemli kutsal eşyalarını da topluyor, bunları özel odasında saklıyordu. Bunların içinde en önemlisi Meryem Ana'nın resmi olan ikona ve devamlı ateş yanan altın meşale idi. Fatih Venedikli ressam Gentille Bellini'yi bizzat bu odaya götürerek ona bu kutsal eşyaları göstermiş hatta ondan kucağında yeni doğmuş İsa'yı tutan Meryem Ana resmini yapmasını istemişti. Fatih'in oğlu II. Bayezid babasından kalan ve içinde 24 tane Meryem Ana ile yüzlerce Bizans Aziz'inin resmi bulunan İkonaları ve diğer kutsal objelerin 1489 yılında bir envanterini çıkartarak Fransa kralına satmayı teklif ettiği öne sürülür. (Bellini and East National Gallery, London 2005 s. 111-112; Francesco Suriano , İl trattato di Terra Santa e dell'oriente, ed. Girolamo Golubovic, Milan 1900, s. 94-95)
Bütün bunların kimseyi şaşırtmaması lazım. Müslümanlığın yasakladığı şarabı içmiş, şarap üzerine şiirler yazmış, şeriat yasalarının yanına laik yasalar koymaktan çekinmemiş, Hıristiyanlığa ve Hıristiyan halka hoşgörüyle yaklaşmış, Ortodoks kilisesinin varlığının devamını sağlayarak kiliseye ayrıcalıklar tanımış, çevresinde devşirme yardımcılara hatta Hıristiyan danışmanlara yer vermiş, sanatsever bir sultanın Meryem Ana resmine saygı göstermesinde şaşılacak bir taraf yoktur. (İsmail Tokalak, 06.07.2010)
Peki ya Fatih'in kendisi Müslüman mıydı? Sürekli namaz kılıp, oruç tuttuğuna dair bir kanıt var mı? Ama kilise ayinlerine katıldığı bilgisine sahibiz.
Bugün gayrimüslim bir lider, camilere namaz kılmaya gitse kimse "meraktan gitmiştir" demez. Çoğunluk artık Müslüman olduğunu düşünür. Peki ya Fatih Kilise'ye gidince neden kimse "çünkü Hıristiyan'dı" demiyor? Ve evet, 21 yaşında Ayasofya'da namaz kıldığını biliyoruz. Peki, soruyorum size, tam bu sıralarda hocası Akşemseddin'in onu gizlice terk etmesini kim nasıl açıklayacak?
"Fatih Sultan Mehmet 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu. Babası Sultan ll. Murat, annesi Hüma Hatun'dur."
Fatih'in hayatı anlatılırken karşılaştığımız ilk cümle genelde budur. Ama doğru değildir. Kaynaklar bize Fatih'in annesinin Mara Despina adlı bir Sırp prensesi olduğunu gösteriyor. Tarihçilerin kutbu Halil İnalcık bu tartışmalara son noktayı koymuş ve Fatih'in annesinin Hıristiyan olduğunu vurgulamıştır. (Emine Çaykara, Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı, s. 459)
Rum Zaganos paşanın kızı Kornelya, Anna, Helen, Alexias, Tamara gibi toplam 17 Hıristiyan kadını Fatih Sultan Mehmet'in hanımları olarak kayıtlara geçmiştir. Resmi olarak 7 karısı olduğu yazılır. Türk hanımları da vardır ama sayısı 4'ü geçmez. Bunlardan Sitti Mukrime Hatun Fatih'le evlendiğinde henüz daha 11 yaşındadır.
ABD'li Prof. Dr. John Freely fizik profesörü, yıllarca Boğaziçi Üniversitesi'nde fizik tarihi dersleri verdi ve yazdı. Çoğu İstanbul ve Osmanlı tarihi üzerine tam 50 kitap yazmış bir isim. Kendisi bir röportajında şunları söylüyor:
"-Fatih Sultan Mehmed'le ilgili en çok tartışılan konu, Hıristiyan olup olmadığıdır. Siz nasıl bir bilgiye ulaştınız dini konusunda?"
"-Fatih'in pek dindar olduğu söylenemez. Galata'da St. Pietro Kilisesi'ne gidip ayinleri izlediği, komünyon ekmeğinden yediği biliniyor."
"-Ama kitabınızdan şu sonucu çıkardım: Ne Müslüman ne de Hıristiyan'dı."
"-Evet, öyle görünüyor. Seremoni seven bir padişah değildi. St. Pietro Kilisesi'ne genelde yalnız gidiyordu." (Milliyet Gazetesi)
Ünlü tarihçi Halil İnalcık ise şunları söylemiştir:
"Fatih bir strateji olarak kendini Roma İmparatorluğu'nun varisi saydı ve bütün fetihlerini bu imparatorluğu yeniden ihya etmek amacıyla yaptı. Dikkat edin mesela Mora'yı gitti fethetti, Rumeli'yi tekrar Belgrad'a kadar fethetti. Kırım'daki eskiden Bizans'a tabi olan bölgeyi fethettirdi. Niçin? Çünkü Bizans'a tabiydi. Fatih'in stratejisi Roma İmparatorluğu'nu ihya etmeye (diriltmeye) yönelikti."
Bizanslı entellektüel "Gregorios Phrantezes [Frantzes], Büyük İskender, Roma İmparatoru Augustus, Bizans İmparatoru I. Konstantinos ve Theodosios'un Sultan II. Mehmet'in en sevdiği kahramanlar olduğunu bahseder." (F. Babinger, "Fatih Sultan Mehmet ve İtalya," s. 138)
"Ciriaco Pizzicolli fetih öncesi ve sonrası Fatih Sultan Mehmet'in İtalyan öğretmenlerinden en önde geleniydi." Fatih'in bu etrafındakilerin kimlikleri ve Fatih'in Hıristiyanlığa toleranslı yaklaşımı Papa'ya bile Fatih'i Hıristiyanlığa davet etme cesaretini veriyordu.
Fatih İtalya'dan getirttiği Rönesans ressamlarına yaptırdığı resimlerle Topkapı Sarayı'nın duvarlarını süslemiş, İtalya'dan heykeltıraşların yaptığı heykeller de muhtemelen Topkapı sarayını süslüyordu. Oğlu Sultan Bayezid (1481-1512) koyu bir dindardı. Babasının yaşam tarzını beğenmiyor, onu iyi bir Müslüman olarak görmüyordu. Bayezid iktidara gelir gelmez başta Fatih'in yaptırdığı resimler olmak üzere bütün resim ve belki de heykelleri saraydan çıkartarak pazarda sattırdı.
Venedikli Franceskian rahibi Francesco Suriano'dan öğrendiğimize göre Fatih aynı zamanda Bizans'tan kalmış Hıristiyanların önemli kutsal eşyalarını da topluyor, bunları özel odasında saklıyordu. Bunların içinde en önemlisi Meryem Ana'nın resmi olan ikona ve devamlı ateş yanan altın meşale idi. Fatih Venedikli ressam Gentille Bellini'yi bizzat bu odaya götürerek ona bu kutsal eşyaları göstermiş hatta ondan kucağında yeni doğmuş İsa'yı tutan Meryem Ana resmini yapmasını istemişti. Fatih'in oğlu II. Bayezid babasından kalan ve içinde 24 tane Meryem Ana ile yüzlerce Bizans Aziz'inin resmi bulunan İkonaları ve diğer kutsal objelerin 1489 yılında bir envanterini çıkartarak Fransa kralına satmayı teklif ettiği öne sürülür. (Bellini and East National Gallery, London 2005 s. 111-112; Francesco Suriano , İl trattato di Terra Santa e dell'oriente, ed. Girolamo Golubovic, Milan 1900, s. 94-95)
Bütün bunların kimseyi şaşırtmaması lazım. Müslümanlığın yasakladığı şarabı içmiş, şarap üzerine şiirler yazmış, şeriat yasalarının yanına laik yasalar koymaktan çekinmemiş, Hıristiyanlığa ve Hıristiyan halka hoşgörüyle yaklaşmış, Ortodoks kilisesinin varlığının devamını sağlayarak kiliseye ayrıcalıklar tanımış, çevresinde devşirme yardımcılara hatta Hıristiyan danışmanlara yer vermiş, sanatsever bir sultanın Meryem Ana resmine saygı göstermesinde şaşılacak bir taraf yoktur. (İsmail Tokalak, 06.07.2010)
Peki ya Fatih'in kendisi Müslüman mıydı? Sürekli namaz kılıp, oruç tuttuğuna dair bir kanıt var mı? Ama kilise ayinlerine katıldığı bilgisine sahibiz.
Bugün gayrimüslim bir lider, camilere namaz kılmaya gitse kimse "meraktan gitmiştir" demez. Çoğunluk artık Müslüman olduğunu düşünür. Peki ya Fatih Kilise'ye gidince neden kimse "çünkü Hıristiyan'dı" demiyor? Ve evet, 21 yaşında Ayasofya'da namaz kıldığını biliyoruz. Peki, soruyorum size, tam bu sıralarda hocası Akşemseddin'in onu gizlice terk etmesini kim nasıl açıklayacak?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018