Mevcut iktidarın düzenlemeleri ile yabancıların 271 milyon 847 m2 toprak satın aldığını, Yahudilerin arz-ı mev'ud olarak gördükleri GAP bölgesinde 450 bin dönüm araziyi uhdelerine geçirdiğini, Türkiye'nin parsel parsel satıldığını, Türk dış politikasının atalete terk edildiğini, Türkiye'nin Casus Belli'sini kaldırdığını, 5 bin yıllık Türk tarihinin, 15 asırlık İslam medeniyetimizin, 80 yıllık cumhuriyetimizin Haçlı mezarlığına gömülmesi demek olan AB uğruna verilmedik taviz kalmadığını, 6 bin dolar olarak açıkladıkları kişi başına milli gelir hesabından hareketle toplam 275 milyar doların nereye gittiğinin hesabının verilmesi gerektiğini, büyüme hızının % 9,9 olarak açıklanmasına rağmen işsizlik dahil ekonomik gelişmelerin bunu yalanladığını, iç ve dış borç toplamının 380 milyar dolara baliğ olduğunu, iflas sınırındaki rakamdan '4 kat daha fazla borçlanmış' durumda bulunduğunu, borç alarak borç ödeme mantığına dayalı bir ekonomi politikası izlendiğini, tarım ve hayvancılığın bitirildiğini, tarımda kendine yeten ülke konumundan açık verir ülke haline getirildiğimizi, çiftçinin yalnız bırakıldığını, köylünün her geçen fakirleştiğini, madenlerimizin yabancı şirketlerin talanına açıldığını, ülkemizin 400 bin km2 toprağının işgal altına sokulduğunu, bütün bunların küreselleşme ve Batı'ya entegrasyon adına yapıldığını söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, AKP iktidarının gerçekleştirdiği tahribat ve tehlikeli icraatlardan birinin de Milli Eğitim'deki din eğitimi alanında gerçekleştirildiğini belirterek bu tahribatlardan bazılarını şöyle sıraladı:
"1- 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi' 5.sınıf kitabının 18. sayfasında 7. maddede Kelime-i Tevhid anlatılırken 'Lailaheillallah' kelimesi yazılmış, Kelime-i Tevhidin ikinci aslı olan 'Muhammederresululah' çıkartılmıştır. Hâlbuki 14 asırdan beri bütün kitaplarda ve tablolarda Kelime-i Tevhid, 'Muhammederresulullah' ile yazılmış ve zikredilmiştir. Bu sehven yapılmış bir yanlış değildir. Bu yanlış bir eğitim politikasının sonucudur."
"2- Bu hususu teyit eden bir delil de 2003 yılında yapılan Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir deneme sınavında soru kitapçığında sorulan 'son peygamber' hangisidir sorusuna doğru cevap 'Hz İbrahim' olarak kabul edilmesidir. Burada Vatikan'ın 'İbrahimi dinler' diye uydurduğu ve İslam'a alternatif olarak sunulan anlayışa paralellik vardır."
"3- Keza yine Milli Eğitim kitaplarında yer alan Veda Hutbesi'nde 'Size bir emanet bırakıyorum: Allah'ın Kitab'ı, Resulünün Sünnet'i' diye ifade edilen cümleden 'Resulünün Sünnet'i' kısmı çıkarılmıştır. Bu açıkça peygamberi dışlamadır."
"4- Yine 28 Nisan 2005 Perşembe günü ilköğretim 8. sınıflarda uygulanan 'Seviye Tespit Sınavının' B Kitapçığının 16. sorusunda verilen paragraf aynen şöyledir: 'Peygamberimizin yaşadığı zaman ve koşullarla ilgili boyutu yöresel olup evrensel değildir. Bunun için peygamberimizin kendi örf ve adetleri ve o zaman ki uygulamaları dini açıdan bizi bağlamaz.' Nitekim aynı sorunun alternatif şıkları sayılırken 'sakal bırakmak' ve 'misvak kullanmak' gibi sünnetler dışlanmış ve aşağılanmıştır."
"5- Milli Eğitimden talimat ve genelge ile 'Batı, beyt'ül mal, biat, cemaat, cihad, dar'ül erkam, dar'ül harp, dar'ül İslam, emir (lider anlamında), emir'ül Müminin, fetva, firavun, halife, hicret, hizbullah, hizbuşeytan, imam, imamet, infak, kafir, Karun, kışla, laikler, laikçiler, Medine dönemi, medrese, Mekke dönemi, mücahid, mümin, münafık, müstaz'af, müstekbir, Seyda, şahadet, şehit, şeriat, şeyh, şeyh'ül İslam, şirk, şura, teblig, tekke tevhid' gibi bazı kelimelerin kullanılması yasaklanmıştır. AKP iktidarı eğitim yoluyla yaptığı bu tahrifata ilave olarak; nüfus cüzdanlarından 'İslam Hanesinin Kaldırılması', İmar yasasındaki değişiklik sonucu 38 bin Kilise evinin açılması ve tasarruf bahanesiyle cemaati 30'un altında olan 35 bin caminin kapatılması için alt yapı çalışması yaptırması, dinde reform faaliyetlerine hız vermesi için akademik ve yasal çalışmaları başlatması, mukaddesatımızın nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğunun ibretli gelişmeleridir. Artık milletimizin, 'ne oluyoruz nereye gidiyoruz? AB bizden vatanımıza ilave olarak dinimizi de mi istiyor?' sorusunu sorma zamanı gelmiştir. Asıl soru ise 'AKP ne yapmak istiyor?' sorusudur."
"1- 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi' 5.sınıf kitabının 18. sayfasında 7. maddede Kelime-i Tevhid anlatılırken 'Lailaheillallah' kelimesi yazılmış, Kelime-i Tevhidin ikinci aslı olan 'Muhammederresululah' çıkartılmıştır. Hâlbuki 14 asırdan beri bütün kitaplarda ve tablolarda Kelime-i Tevhid, 'Muhammederresulullah' ile yazılmış ve zikredilmiştir. Bu sehven yapılmış bir yanlış değildir. Bu yanlış bir eğitim politikasının sonucudur."
"2- Bu hususu teyit eden bir delil de 2003 yılında yapılan Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir deneme sınavında soru kitapçığında sorulan 'son peygamber' hangisidir sorusuna doğru cevap 'Hz İbrahim' olarak kabul edilmesidir. Burada Vatikan'ın 'İbrahimi dinler' diye uydurduğu ve İslam'a alternatif olarak sunulan anlayışa paralellik vardır."
"3- Keza yine Milli Eğitim kitaplarında yer alan Veda Hutbesi'nde 'Size bir emanet bırakıyorum: Allah'ın Kitab'ı, Resulünün Sünnet'i' diye ifade edilen cümleden 'Resulünün Sünnet'i' kısmı çıkarılmıştır. Bu açıkça peygamberi dışlamadır."
"4- Yine 28 Nisan 2005 Perşembe günü ilköğretim 8. sınıflarda uygulanan 'Seviye Tespit Sınavının' B Kitapçığının 16. sorusunda verilen paragraf aynen şöyledir: 'Peygamberimizin yaşadığı zaman ve koşullarla ilgili boyutu yöresel olup evrensel değildir. Bunun için peygamberimizin kendi örf ve adetleri ve o zaman ki uygulamaları dini açıdan bizi bağlamaz.' Nitekim aynı sorunun alternatif şıkları sayılırken 'sakal bırakmak' ve 'misvak kullanmak' gibi sünnetler dışlanmış ve aşağılanmıştır."
"5- Milli Eğitimden talimat ve genelge ile 'Batı, beyt'ül mal, biat, cemaat, cihad, dar'ül erkam, dar'ül harp, dar'ül İslam, emir (lider anlamında), emir'ül Müminin, fetva, firavun, halife, hicret, hizbullah, hizbuşeytan, imam, imamet, infak, kafir, Karun, kışla, laikler, laikçiler, Medine dönemi, medrese, Mekke dönemi, mücahid, mümin, münafık, müstaz'af, müstekbir, Seyda, şahadet, şehit, şeriat, şeyh, şeyh'ül İslam, şirk, şura, teblig, tekke tevhid' gibi bazı kelimelerin kullanılması yasaklanmıştır. AKP iktidarı eğitim yoluyla yaptığı bu tahrifata ilave olarak; nüfus cüzdanlarından 'İslam Hanesinin Kaldırılması', İmar yasasındaki değişiklik sonucu 38 bin Kilise evinin açılması ve tasarruf bahanesiyle cemaati 30'un altında olan 35 bin caminin kapatılması için alt yapı çalışması yaptırması, dinde reform faaliyetlerine hız vermesi için akademik ve yasal çalışmaları başlatması, mukaddesatımızın nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğunun ibretli gelişmeleridir. Artık milletimizin, 'ne oluyoruz nereye gidiyoruz? AB bizden vatanımıza ilave olarak dinimizi de mi istiyor?' sorusunu sorma zamanı gelmiştir. Asıl soru ise 'AKP ne yapmak istiyor?' sorusudur."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.