Akıl denizinde O’na erişemezsin
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yüce himmetler O'nu derk edemez, akıl denizine dalanlar O'na erişemez. O'nun sıfatlarının belli bir sınırı yoktur. Bir vasfı mevcut değildir. Sayılı bir vakti, uzatılmış bir süresi yoktur"
30.10.2020 23:50:00





H. OKAN EGESEL
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah birdir, tektir ve tekliğinde münhasırdır. Ehad ve Vahid (bir ve tek) bir anlama gelmektedir. Yani eşi olmayan yegâne ve kendine münhasır bir varlıktır. Tevhid, Allah'ın bir olduğunu ikrar etmektir ve o da tek ve fert olması anlamındadır.
Vahid ve tek ise; ne bir şeyden kaynaklanan ve ne de bir şeyle birleşen farklı şeydir. Bu yüzden şöyle demişlerdir: Sayılar bir sayısından kaynaklanmıştır. Ama birin kendisi sayı değildir. Çünkü sayılar bir sayısına tahakkuk etmez, iki sayısına tahakkuk eder. Yani 'Allah birdir' sözü, yaratıkların, O'nu derkten ve nasıl olduğunu anlamaktan hayrete ve aciz kaldığı mabud anlamındadır. Allah mabudiyetinde yegâne ve kendine özgüdür. Yaratıklarının sıfatlarına sahip olmaktan yüce ve ulvidir."
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah birdir ama sayısal anlamda değil."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah birdir ama sayı kategorisinden değil."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "O belirli bir sınırla sınırlandırılamaz, bir sayıyla sayılamaz. Çünkü sadece eşyalar birbirlerini sınırlandırabilir. Ancak aletler, birbirlerine benzeyip, birbirini çağrıştırabilir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yarattığı zaman eşyayı sınırladı ki O'na benzemesinler. Sınırlar, hareketler, aletler ve uzuvlarla vehimler O'nu takdir edemez. Allah, sınırlayanların miktar, boyut, bir mesken tutma ve bir mekânda bulunma nitelendirmelerinden münezzehtir. Sınır, yaratıklarına aittir, gayrisine mensuptur."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah vehimle derk edilemez ve anlayışla takdir edilemez ve mekânla sınırlandırılamaz."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yüce himmetler O'nu derk edemez, akıl denizine dalanlar O'na erişemez. O'nun sıfatlarının belli bir sınırı yoktur. Bir vasfı mevcut değildir. Sayılı bir vakti, uzatılmış bir süresi yoktur."
İmam Sâdık (a.s), "İlminin nihayetince Allah'a hamd olsun" diyen Ebu Ali Kassab'a şöyle buyurmuştur: "Böyle deme! Şüphesiz Allah'ın ilminin nihayeti yoktur."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Akıllara sığmayan, dolayısıyla da düşünce esintileriyle nitelendirilemeyen Allah Sensin! Hatırlara gelen düşüncelere sığmazsın, bu yüzden varlığına sınır konamaz, akıllar tasarrufta bulunamaz!"
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eğer Allah'a sonra diye bir had çizilirse, önce diye de bir had çizilir. Eğer kendisi için bir tamamlık/bütünlük istenirse, noksanlık lazım gelir." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah birdir, tektir ve tekliğinde münhasırdır. Ehad ve Vahid (bir ve tek) bir anlama gelmektedir. Yani eşi olmayan yegâne ve kendine münhasır bir varlıktır. Tevhid, Allah'ın bir olduğunu ikrar etmektir ve o da tek ve fert olması anlamındadır.
Vahid ve tek ise; ne bir şeyden kaynaklanan ve ne de bir şeyle birleşen farklı şeydir. Bu yüzden şöyle demişlerdir: Sayılar bir sayısından kaynaklanmıştır. Ama birin kendisi sayı değildir. Çünkü sayılar bir sayısına tahakkuk etmez, iki sayısına tahakkuk eder. Yani 'Allah birdir' sözü, yaratıkların, O'nu derkten ve nasıl olduğunu anlamaktan hayrete ve aciz kaldığı mabud anlamındadır. Allah mabudiyetinde yegâne ve kendine özgüdür. Yaratıklarının sıfatlarına sahip olmaktan yüce ve ulvidir."
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah birdir ama sayısal anlamda değil."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah birdir ama sayı kategorisinden değil."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "O belirli bir sınırla sınırlandırılamaz, bir sayıyla sayılamaz. Çünkü sadece eşyalar birbirlerini sınırlandırabilir. Ancak aletler, birbirlerine benzeyip, birbirini çağrıştırabilir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yarattığı zaman eşyayı sınırladı ki O'na benzemesinler. Sınırlar, hareketler, aletler ve uzuvlarla vehimler O'nu takdir edemez. Allah, sınırlayanların miktar, boyut, bir mesken tutma ve bir mekânda bulunma nitelendirmelerinden münezzehtir. Sınır, yaratıklarına aittir, gayrisine mensuptur."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah vehimle derk edilemez ve anlayışla takdir edilemez ve mekânla sınırlandırılamaz."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yüce himmetler O'nu derk edemez, akıl denizine dalanlar O'na erişemez. O'nun sıfatlarının belli bir sınırı yoktur. Bir vasfı mevcut değildir. Sayılı bir vakti, uzatılmış bir süresi yoktur."
İmam Sâdık (a.s), "İlminin nihayetince Allah'a hamd olsun" diyen Ebu Ali Kassab'a şöyle buyurmuştur: "Böyle deme! Şüphesiz Allah'ın ilminin nihayeti yoktur."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Akıllara sığmayan, dolayısıyla da düşünce esintileriyle nitelendirilemeyen Allah Sensin! Hatırlara gelen düşüncelere sığmazsın, bu yüzden varlığına sınır konamaz, akıllar tasarrufta bulunamaz!"
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eğer Allah'a sonra diye bir had çizilirse, önce diye de bir had çizilir. Eğer kendisi için bir tamamlık/bütünlük istenirse, noksanlık lazım gelir." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.