Bağımsız Türkiye Partisi MYK Üyesi Mehmet Emin Koç, baştan beri hedefi ve çerçevesi belli olmayan bir savaş manevrasıyla ABD'nin teröre karşı mücadelesinin masum halkın can ve mal emniyetini ortadan kaldırdığını belirtti
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Mehmet Emin Koç, ABD'nin Afganistan'a yönelik askeri müdahalesini çarpıcı ifadelerle değerlendirdi. Koç, "ABD, onbir yıl önce Irak lideri Saddam Hüseyin'ı bahane ederek Körfez'e daldı ve Irak üzerine tonlarca bomba yağdırdı. ABD'nin bu saldırılarından 250 bin masum sivil hal can vermiş ama bahane edilen Saddam hala dimdik ayakta durmaktadır. Bu gerçek bile ABD'nin Usame bin Ladin bahanesiyle Afganistana'a saldırmasının ciddi bir insani felaket olduğunun göstergesidir. Dolayısıyla, uluslararası çevrelerin yapması gereken öncelikli iş, ABD'nin mücadelesinin hedeflerinin açık ve net biçimde bilirlemesinin sağlamaktır" şeklinde konuştu. Ulusal bir teröre karşı savunma yönteminin global bir savaş olamayacağını belirten BTP MYK Üyesi KOÇ, teröre karşı uluslararası işbirliği için tarafların açık ve kanıtların sağlam olması gerektiğinin altını çizdi. ABD'nin baştan beri bu konuda gizli davranmayı yeğlediğini, hatta delil diye nitelendirdiği ipuçlarını dahi kamuoyundan sakladığnı ifade eden Koç, "Afganistan'ın masum halkı üzerine füzeler ve bombalar boşaltılmadan önce kamuoyunun bilmediği bu delillerin güvenilir uluslararası kurumlar eliyle irdelenmesi, incelenmesi gerekiyordu. Olmadı. Ama vakit geçmiş değil. Dolayısıyla saldırıların faillerinin tespit edilmesi için, BM nezdinde uluslararası bir komite kurulmalıdır. Bu yapılıncaya kadar da ABD taarruzunu durdurmalıdır" dedi. ABD yetkililerinin taarruzda sivil halkı hedef aymadıkları şeklindeki beyanların da gerçeği yansıtmadığını belirten KOÇ, "Beş altı bölgeye ve özellikle Taliban yetkililerinin mesken ve yerleşim bölgelerine bomba yağdırılacak ama kimsenin burnu kanamayacak? Buna kimse inanmaz. İşin başında 11 Eylül'de ABD'ye yapılan saldırı, baş şüpheli Usame bin Ladin ve teröre karşı ortak mücadele bahane edilmiş, uluslararası destek aranmıştı. Ancak ABD ile ittifak içinde olan İngiltere, Fransa gibi devletler başta olmak üzere, BM, AB ve NATO yetkilileri, operasyonun
başlatılmasının ardından bu taarruzun Usame bin Ladin ve ona bağlı olduğu söylenen El-Kayda örgütü ile sınırlı kalmayacağının, hatta Afganistan'la bile sınırlı kalmayacağının ısrarla altı çiziyorlar. Diğer yandan düşmanını net olarak isimlendiremeyen ABD yönetiminin, Afgan dağlarındaki bir çete başı için nükleer başlıklı füze donanımlı denizaltılar dahil tüm Amerikan Ordusunu birinci dereceden alarma geçirmeleri, hatta ihtiyatları da askere çağırması, yanısıra savaşın bir kaç yıl alabileceğinin belirtilmesi, sadece ABD gücüyle yetinilmeyip fırsattan istifade etmek isteyen tüm devlelerin bilfiil askeri
katkılarının sağlanması, projenin "Asya'ya geniş çaplı bir çöreklenme" olduğu kanatini güçlendirmektedir. Olan masum halka olmaktadır" şeklinde konuştu. "NATO'da ikinci büyük güç olan Türkiye'mizin ve sair kamuoyunun "operasyondan önce sağlam delillerin açıklanması" hususundaki baskıları bir noktaya kadar ses verdi. Ancak kanıtlar, kamuoyu ile paylaşılmadı; uluslarası kamuoyu, saldırıyı kerhen kabul etmek durumunda bırakıldı" diyen Koç "Ancak şurası bir gerçek ki, bu savaşla birlikte başta Orta Asya coğrafyası olmak üzere, dünya dengeleri değişecek ve dünya yeni bir görüntü alacaktır. ABD merkezli yeni dünya düzeninin ciddi bir değişikliğe uğrayacağı da muhakkaktır. Bütün bu gelişmeler karşısında Türkiye'nin uluslararası kuruluşlar ve özellikle NATO içindeki inisiyatifini ulusal ve bölgesel çıkarları çerçevesinde değerlendirmesi, yanısıra evrensel hukukun kuvvete kurban edilmemesi hususunda daha aktif davranması şarttır. Kendileriyle tarihsel ve kültürel güçlü bağımız olan Asya coğrafyasının huzuru için silahlı taarruzda inisiyatifsiz bir argüman olmak yerine, daha yoğun kültürel, sosyal, siyasal ve iktisadi girişimler içinde bulunmamız yerinde olacaktır. Türkiye bu bağlamdaki aktivitelere öncelik vermelidir. Aksi girişimler, Türkiyemizi bu kendi dünyasından tamamen kopartarak, AB sürecinde görüldüğü üzere yüzlerce tavize rağmen bizi içine sindiremeyen
Batının kucağında tecrite mahkum eder" dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Mehmet Emin Koç, ABD'nin Afganistan'a yönelik askeri müdahalesini çarpıcı ifadelerle değerlendirdi. Koç, "ABD, onbir yıl önce Irak lideri Saddam Hüseyin'ı bahane ederek Körfez'e daldı ve Irak üzerine tonlarca bomba yağdırdı. ABD'nin bu saldırılarından 250 bin masum sivil hal can vermiş ama bahane edilen Saddam hala dimdik ayakta durmaktadır. Bu gerçek bile ABD'nin Usame bin Ladin bahanesiyle Afganistana'a saldırmasının ciddi bir insani felaket olduğunun göstergesidir. Dolayısıyla, uluslararası çevrelerin yapması gereken öncelikli iş, ABD'nin mücadelesinin hedeflerinin açık ve net biçimde bilirlemesinin sağlamaktır" şeklinde konuştu. Ulusal bir teröre karşı savunma yönteminin global bir savaş olamayacağını belirten BTP MYK Üyesi KOÇ, teröre karşı uluslararası işbirliği için tarafların açık ve kanıtların sağlam olması gerektiğinin altını çizdi. ABD'nin baştan beri bu konuda gizli davranmayı yeğlediğini, hatta delil diye nitelendirdiği ipuçlarını dahi kamuoyundan sakladığnı ifade eden Koç, "Afganistan'ın masum halkı üzerine füzeler ve bombalar boşaltılmadan önce kamuoyunun bilmediği bu delillerin güvenilir uluslararası kurumlar eliyle irdelenmesi, incelenmesi gerekiyordu. Olmadı. Ama vakit geçmiş değil. Dolayısıyla saldırıların faillerinin tespit edilmesi için, BM nezdinde uluslararası bir komite kurulmalıdır. Bu yapılıncaya kadar da ABD taarruzunu durdurmalıdır" dedi. ABD yetkililerinin taarruzda sivil halkı hedef aymadıkları şeklindeki beyanların da gerçeği yansıtmadığını belirten KOÇ, "Beş altı bölgeye ve özellikle Taliban yetkililerinin mesken ve yerleşim bölgelerine bomba yağdırılacak ama kimsenin burnu kanamayacak? Buna kimse inanmaz. İşin başında 11 Eylül'de ABD'ye yapılan saldırı, baş şüpheli Usame bin Ladin ve teröre karşı ortak mücadele bahane edilmiş, uluslararası destek aranmıştı. Ancak ABD ile ittifak içinde olan İngiltere, Fransa gibi devletler başta olmak üzere, BM, AB ve NATO yetkilileri, operasyonun
başlatılmasının ardından bu taarruzun Usame bin Ladin ve ona bağlı olduğu söylenen El-Kayda örgütü ile sınırlı kalmayacağının, hatta Afganistan'la bile sınırlı kalmayacağının ısrarla altı çiziyorlar. Diğer yandan düşmanını net olarak isimlendiremeyen ABD yönetiminin, Afgan dağlarındaki bir çete başı için nükleer başlıklı füze donanımlı denizaltılar dahil tüm Amerikan Ordusunu birinci dereceden alarma geçirmeleri, hatta ihtiyatları da askere çağırması, yanısıra savaşın bir kaç yıl alabileceğinin belirtilmesi, sadece ABD gücüyle yetinilmeyip fırsattan istifade etmek isteyen tüm devlelerin bilfiil askeri
katkılarının sağlanması, projenin "Asya'ya geniş çaplı bir çöreklenme" olduğu kanatini güçlendirmektedir. Olan masum halka olmaktadır" şeklinde konuştu. "NATO'da ikinci büyük güç olan Türkiye'mizin ve sair kamuoyunun "operasyondan önce sağlam delillerin açıklanması" hususundaki baskıları bir noktaya kadar ses verdi. Ancak kanıtlar, kamuoyu ile paylaşılmadı; uluslarası kamuoyu, saldırıyı kerhen kabul etmek durumunda bırakıldı" diyen Koç "Ancak şurası bir gerçek ki, bu savaşla birlikte başta Orta Asya coğrafyası olmak üzere, dünya dengeleri değişecek ve dünya yeni bir görüntü alacaktır. ABD merkezli yeni dünya düzeninin ciddi bir değişikliğe uğrayacağı da muhakkaktır. Bütün bu gelişmeler karşısında Türkiye'nin uluslararası kuruluşlar ve özellikle NATO içindeki inisiyatifini ulusal ve bölgesel çıkarları çerçevesinde değerlendirmesi, yanısıra evrensel hukukun kuvvete kurban edilmemesi hususunda daha aktif davranması şarttır. Kendileriyle tarihsel ve kültürel güçlü bağımız olan Asya coğrafyasının huzuru için silahlı taarruzda inisiyatifsiz bir argüman olmak yerine, daha yoğun kültürel, sosyal, siyasal ve iktisadi girişimler içinde bulunmamız yerinde olacaktır. Türkiye bu bağlamdaki aktivitelere öncelik vermelidir. Aksi girişimler, Türkiyemizi bu kendi dünyasından tamamen kopartarak, AB sürecinde görüldüğü üzere yüzlerce tavize rağmen bizi içine sindiremeyen
Batının kucağında tecrite mahkum eder" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.