Adnan Bali, faizin zararlarını saymakla bitiremedi!
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, faizin epey yan etkileri olan bir enstrüman olduğuna işaret ederek, "Faiz; finansman maliyetlerini artırıyor, yatırım dürtüsünü azaltıyor, yatırımların fizibilitesini zayıflatıyor, hane halkının, güçlük içinde olan KOBİ'lerin, büyük işletmelerin ödeme kabiliyetleri üzerinde olumsuz etkiler yapıyor" dedi.
01.03.2021 17:29:00





M. YASİN ERKOL / DETAY HABER
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, katıldığı bir yayında ekonomiye ve bankacılık sektörüne dair açıklamalarda bulundu. Döviz kurlarında geçen hafta yaşanan hareketliliğe ilişkin konuşan Bali, "Ben bunun biraz düzeltme ihtiyacıyla da örtüştüğünü düşünüyorum. Çünkü kolay değil, 8.50'lerden buraya geldik. TL, yüzde 18-20 civarında değer kazandı. Onun için buradaki hareket biraz normal. Piyasalarda bunlar olur. Günlük hareketler üzerine de bu kadar çok görüş bina etmememiz gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Faizin yan etkisi fazla
Adnan Bali, faizle ilgili değerlendirmesinde de faizin tek başına bütün sorunları çözecek sihirli bir enstrüman olduğunu düşünmediğini ifade ederek, şu yorumu yaptı: "Hatta faiz epey yan etkileri olan bir enstrümandır. Faizin, ihtiyaç olmamasını hep temenni etmek lâzım... Finansman maliyetlerini artırıyor, yatırım dürtüsünü azaltıyor, yatırımların fizibilitesini zayıflatıyor, hane halkının, güçlük içinde olan KOBİ'lerin, büyük işletmelerin ödeme kabiliyetleri üzerinde olumsuz etkiler yapıyor. Hatta bankacılık sistemine de büyük bilanço zararları veriyor. Bizim yüksek faizi benimsediğimiz ve istediğimiz gibi yaygın bir düşünce var. Aslında hiç de öyle değil. Çünkü şu gerçek unutuluyor: biz sadece faiz tahsil etmiyoruz, aynı zamanda faiz ödüyoruz. Yüksek faiz, bizim maliyetlerimizi de yükseltiyor. Net faiz marjımızın en genişlediği dönem, faizlerin düştüğü dönemdir. Zaman zaman faiz konusunda iş dünyasıyla, reel kesimle bankacılık sistemi arasında bir çıkar çatışması var gibi anlaşılır ama aslında yoktur. Sanayici, faiz artışı karşısında bizim durumumuzu anlamak istiyorsa, en çok kullandığı hammaddenin ya da girdinin fiyatı kısa süre içinde yükseldiğinde ne hâle geliyorsa, biz de bilançoda o hâle geliyoruz. Dolayısıyla arzu etmemiz mümkün değil. Bize tek zararı bu da değil. Kredi verdiğimiz tarafların ödeme gücünü zayıflattığı oranda, bilançomuza oradan da bir tahribat geliyor. Ağustos 2018'de faizi kemoterapiye benzetmiştim. Keşke almak zorunda kalmasanız ama vücudun bağışıklık sistemini dahi tehdit edecek şekilde sağlıklı hücrelere zarar vermeyi göze alabiliyorsunuz. Keşke bunları alma gerekleri doğmasa, biz de hep beraber finansal istikrarın içinde işlerimizi daha iyi yapabilme imkânı bulabilsek."
Türkiye ekonomisinin farkı
Adnan Bali, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye bakış açısına dair de şu değerlendirmeyi yaptı: "Epey bir süreden bu yana açıkçası yabancılarla olan temaslarımızda geçmiş yıllarda olduğu kadar sağlam, tutarlı, rahat, özgüvenli bir tablo sunamıyorduk. Gerçekçi konuşmak lazım… Bunun bir kısmı uluslararası konjonktürde ortaya çıkan problemlerden kaynaklanıyordu. Türkiye ekonomisi kendisini tamir edebilen bir ekonomidir. Bunun çok önemli bir hadise olduğunu düşünüyorum. Her durumda sorunlar olabilir."
Riskli krediler artıyor
Bankacılık sektöründe donuk (vadesi geçmiş, takipte olan) alacaklar rakamının toplam 152 milyar TL olduğunu, yakın izlemedeki 382 milyar TL ile birlikte donuk alacaklar ve yakın izlemenin toplamda 534 milyar liralık bir büyüklüğe işaret ettiğini belirten Bali, "Bunların tamamının zarar niteliğinde olduğunu söylemek, bu işten anlamamak demektir. Uluslararası bankacılık standartlarına paralel bir şekilde kredi riskinde belirgin bir artışa işaret eden emareler ortaya çıktığında, biz bunları yakın izlemeye alıyoruz ve bunlara göre karşılık politikaları uygulanıyor. Şu anda yakın izlemeye alınan kredilerin yaklaşık yarısı yeniden yapılandırılmış vaziyette ve ödemeleri gecikmiş kısmı da sınırlı miktarda. Bunun önemli bir veri olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. Şu anda sektör genelinde yüzde 75 olan donuk alacaklar için karşılık seviyesinin Avrupa'da yüzde 45 olduğunu, yakın izleme için Türkiye'de yüzde 15 olan oranın da Avrupa'da yüzde 6 seviyesinde bulunduğunu aktaran Bali, "Tecrübe olarak geriye doğru data incelendiğinde, yakın izlemedeki kredilerin kabaca yüzde 20'sinin sorunluya intikal ettiğine dair projeksiyonlar var" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.