Türkiye ile müzakereleri nihai olarak "hazmetme"ye endeksleyen AB'nin güçlü ve etkin bir Türk ordusunu hazmetmesi mümkün gözükmüyor. AB, askeri yetkililerin ulusal güvenliği direkt olarak ilgilendiren söylemlerine bile tahammül edemiyor.
Eski Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk'in bir konferansta yaptığı konuşma AB'nin Türk ordusuna tahammülsüzlüğünü net olarak ortaya koydu. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Danışmanı da olan Joost Lagendijk, Heinrich Böll Stiftung Türkiye Temsilciliği'nce Larespark Hotel'de düzenlenen "Türkiye Siyasetinde Ordunun Rolü: Asker-Sivil İlişkileri, Güvenlik Sektörü ve Sivil Denetim" başlıklı konferansta konuştu.
Güneydoğu ve Kıbrıs'ın ulusal güvenlikle alakası yokmuş!Lagendijk, "Genelkurmay Başkanı'nın, televizyona çıkıp, ordunun işlevleriyle, görevleriyle ilişkisi olmayan konularda düşüncelerini söylemesi, Güneydoğu ve Kıbrıs gibi konularda kendi politikalarını açıklaması çoğu Avrupalı için yanlıştır. Bu, belki 10 yıl öncesinden daha az oluyor, ama hala oluyor" diye konuştu. Halbuki uzmanlara göre Güneydoğu'da yaşanan terör de Kıbrıs'ta yaşanan taviz süreci de ulusal güvenliğimizi direkt olarak, hatta birinci dereceden ilgilendirmektedir.
MGK'nın sivilleştirilmesi AB'nin baskısıyla olmuşLagendijk, şöyle devam etti: "Türkiye'nin, AB'nin etkisi altında attığı ilk adım, Milli Güvenlik Kurulu'nun bileşimini değiştirmek oldu. 2004'e kadar askerlerin çoğunluğu vardı. Doğrudan doğruya Milli Güvenlik Kurulu'nun sivil konulara(!) müdahale ettiğini düşünürseniz, bu korkunç birşey. Avrupalılar için mümkün olmayan bir durum. Ama şimdi gördüğümüz kadarıyla sivillerin çoğunluğu var. AB'de hiç kimse, değişimin 1 günde olmasını beklemiyor. "
Ulusal güvenlik tanımından rahatsızlar Lagendijk, ulusal güvenliğin, Türkiye'de yeniden tanımlanması gerektiğini savunarak, "Türkiye'de bunun ne olduğuyla ilgili çok geniş bir tanım var. Bunun sonucu olarak, ordunun tartışmaya girmesi hem bir hak hem bir yükümlülük oluyor" dedi. Uzmanlar, bu taleple AB'nin, müzakere sürecinde olan Türkiye'nin taviz adımlarını atarken önünde hiçbir engel kalmamasını istediğini belirtiyorlar. AB'ye göre Güneydoğu'daki terör, Kıbrıs ve daha birçok konu ulusal güvenlikten çıkarılmalı, süreç tamamen tavize evet diyen siyasilerin konrolünde olmalı. Uzmanlar, Sevr'i tekrar önümüze koymak isteyen ve Şark Projesini gerçekleştirme hayallerini kuran AB'nin, en büyük engel olarak Türk Ordusunu gördüklerini belirtiyorlar. Son zamanlarda ordumuzu yapılan karalama faaliyetlerini de bu kapsamda değerlendiriyorlar.
Eski Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk'in bir konferansta yaptığı konuşma AB'nin Türk ordusuna tahammülsüzlüğünü net olarak ortaya koydu. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Danışmanı da olan Joost Lagendijk, Heinrich Böll Stiftung Türkiye Temsilciliği'nce Larespark Hotel'de düzenlenen "Türkiye Siyasetinde Ordunun Rolü: Asker-Sivil İlişkileri, Güvenlik Sektörü ve Sivil Denetim" başlıklı konferansta konuştu.
Güneydoğu ve Kıbrıs'ın ulusal güvenlikle alakası yokmuş!Lagendijk, "Genelkurmay Başkanı'nın, televizyona çıkıp, ordunun işlevleriyle, görevleriyle ilişkisi olmayan konularda düşüncelerini söylemesi, Güneydoğu ve Kıbrıs gibi konularda kendi politikalarını açıklaması çoğu Avrupalı için yanlıştır. Bu, belki 10 yıl öncesinden daha az oluyor, ama hala oluyor" diye konuştu. Halbuki uzmanlara göre Güneydoğu'da yaşanan terör de Kıbrıs'ta yaşanan taviz süreci de ulusal güvenliğimizi direkt olarak, hatta birinci dereceden ilgilendirmektedir.
MGK'nın sivilleştirilmesi AB'nin baskısıyla olmuşLagendijk, şöyle devam etti: "Türkiye'nin, AB'nin etkisi altında attığı ilk adım, Milli Güvenlik Kurulu'nun bileşimini değiştirmek oldu. 2004'e kadar askerlerin çoğunluğu vardı. Doğrudan doğruya Milli Güvenlik Kurulu'nun sivil konulara(!) müdahale ettiğini düşünürseniz, bu korkunç birşey. Avrupalılar için mümkün olmayan bir durum. Ama şimdi gördüğümüz kadarıyla sivillerin çoğunluğu var. AB'de hiç kimse, değişimin 1 günde olmasını beklemiyor. "
Ulusal güvenlik tanımından rahatsızlar Lagendijk, ulusal güvenliğin, Türkiye'de yeniden tanımlanması gerektiğini savunarak, "Türkiye'de bunun ne olduğuyla ilgili çok geniş bir tanım var. Bunun sonucu olarak, ordunun tartışmaya girmesi hem bir hak hem bir yükümlülük oluyor" dedi. Uzmanlar, bu taleple AB'nin, müzakere sürecinde olan Türkiye'nin taviz adımlarını atarken önünde hiçbir engel kalmamasını istediğini belirtiyorlar. AB'ye göre Güneydoğu'daki terör, Kıbrıs ve daha birçok konu ulusal güvenlikten çıkarılmalı, süreç tamamen tavize evet diyen siyasilerin konrolünde olmalı. Uzmanlar, Sevr'i tekrar önümüze koymak isteyen ve Şark Projesini gerçekleştirme hayallerini kuran AB'nin, en büyük engel olarak Türk Ordusunu gördüklerini belirtiyorlar. Son zamanlarda ordumuzu yapılan karalama faaliyetlerini de bu kapsamda değerlendiriyorlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.