Bugün'den Lale Sarıibrahimoğlu, ABD'nin işine gelmeyince, nasıl da serbest piyasanın aleyhine dönebileceğini yazıyor Türkiye, yönetiminde ABD'nin ağırlığı bulunan IMF'in istemleri doğrultusunda enerji piyasasını önemli ölçüde serbestleştirip, devlet kontrolünden çıkartma yoluna gitti.Gelin görün ki "enerji piyasanızı serbestleştirin" diye Türkiye'ye de bastıran ABD'nin hesapları tutmadı. Petrol fiyatlarının varil başına, rekor düzeyde 70 dolarlara çıkması, doğalgaz ve petrol zengini Rusya'ya yaradı. Moskova, bu zenginliğini, artan biçimde, kimi zaman 'sindirme' şeklinde ortaya çıkan dış politika hedeflerini gerçekleştirmek için bir araç haline getirir oldu. Gazprom saldırıyorBaşta Rus devlet şirketi ve gaz devi Gazprom, liberalleşen Amerikan ve Avrupa kapılarını, bu ülke şirketleri aracılığıyla ciddi biçimde zorlamaya başladı. Keza, doğalgazda Rusya'ya, yüzde 60'lar oranında bağımlı olan Türkiye de Gazprom'un kapsama alanı içine çoktan girdi. Serbest piyasa düşmanlığı!Bir Türk diplomatik kaynak, Enerji piyasalarının serbestleştirilmesi için hem Türkiye'ye hem de AB'ye bastıran ABD'nin, Gazprom tekeli ortaya çıkınca, şimdi de "Bu şirket hakimiyet kurmak istiyor, önleyelim" şeklinde feryat ettiğine dikkat çekerek," ABD şu anda tam bir açmazda" diye de ekliyor. Kendi şirketlerini satmıyorlarKimi AB ülkeleri de açmaz içinde. Dünyanın 10'uncu büyük şirketi haline gelen gaz devi Gazprom'un, İngiltere'nin gaz dağıtım firması Centrica'yı satın alma girişimleri, yalnızca İngiliz hükümetinin değil, İngiliz halkının da şiddetli direnciyle karşılaştı. Bu direncin temelinde, Rusya'nın enerji silahını dış politika hedefleri için bir araç olarak açıkça kullanmaktan çekinmemesi yatıyor. Kızdığı Ukrayna'nın, bu kış gazını kestiği gibi. Gazprom, Avrupa'nın doğalgaz ihtiyacının üçte birini karşılarken, doğal olarak ağırlığı oranında bu ülkelerin gaz piyasasını da kontrol etmek istiyor. Bir yabancı petrol uzmanının, "Devlet içinde devlet değil, bizzat kendisi devlet" diye tanımladığı Gazprom'un önlenemez yükselişine, dolayısıyla da Rusya'ya en ağır tepkiyi, geçtiğimiz aylarda, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney gösterdi ve Moskova'yı, "Petrol ve gazını" üçüncü ülkeleri, "Sindirme amacıyla kullanmaması" konusunda sert bir şekilde uyardı. Bu uyarılardan Türkiye ve Yunanistan da nasibini aldı. Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, geçtiğimiz ay ziyaret ettiği Ankara ve Atina'da, Türkiye ve Yunanistan arasında döşenmekte olan gaz hattına, Gazprom dolayısıyla da Rus gazının verilmesine karşı olduklarını bildirdi. ABD'nin uyarısı bir yana, Türkiye'nin Rusya'ya enerji bağımlılığı ülke çıkarlarıyla örtüşmüyor. Gelin görün ki bu bağımlılığı öyle kısa sürede kırmak kolay değil. Daha bu kış, İran'ın gaz kesintisi yapması yüzünden, Rusya'dan aldığı ve çoğunluğunu Gazprom'un ithal ettiği gazı, 24 milyon metreküpten 33 milyon metreküpe çıkartmak zorunda kaldı Ankara. Türkiye yanlış yoldaDurum böyleyken Ankara, Gazprom'un tekelini kırmak bir yana, 2005 yılında kabul ettiği bir yasa değişikliğiyle, bu gaz devinin Türk pazarına iyice nüfus etmesinin de önünü açtı. TBMM'de onaylanan yasa değişikliği ile BOTAŞ'ın gaz ithalatı yüzde 20'lere inerken, kalan gazın ithalatının, özel sektör eliyle yapılması öngörüldü. Bu çerçevede BOTAŞ, Gazprom'un gazını satmayı kabul ettiği firmalara doğalgaz devir hakkını verdi. Anlayacağınız, Rusya, Türk doğalgaz piyasasına nüfuz ederek, Türk dış politikasını etkileyecek konuma geldi. Ankara'nın bu politikası anlaşılır gibi değil. Türk halkının sessizliği ise daha da vahim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.