AB, İngiltere'yle anlaştı
AB Liderler Zirvesi'nde İngiltere'yle anlaşma imzalandı. İngiltere'yi kaybetmemek için her istediğini veren sözkonusu anlaşmaya göre AB'nin yetkilerini artıracak yeni düzenlemeler, İngiltere için geçerli olmayacak.
20.02.2016 00:00:00
HABER MERKEZİ
Ana gündem maddesini İngiltere'nin AB'de kalmak için yapılmasını talep ettiği reformların oluşturduğu AB Liderler Zirvesi sonunda konuşan Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, İngiltere'nin AB'deki 'özel statüsünü' kuvvetlendiren bir anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Tusk, varılan anlaşmanın hem AB'nin değerlerini sarsmadığını hem de İngiltere'nin kaygılarını karşıladığını söyledi. 28 üyenin onayıyla varılan anlaşmanın İngiltere'nin 'özel statüsünü' kuvvetlendirdiğini ve yasal bağlayıcılığı olduğunu aktaran Tusk, en ufak detaya kadar görüştüklerini ve liderlerin pazarlık masasından kalkmadığını vurguladı. Bir olduklarını göstermek için fedakarlık yapmaya hazır olduklarını gösterdiklerini kaydeden Tusk, "İngiltere'nin AB'ye, AB'nin de İngiltere'ye ihtiyacı olduğuna derinden inanıyorum. Bu bağı koparmak ortak çıkarlarımıza tamamen aykırı olur. Şimdi karar verme sırası İngiliz halkında" diye konuştu. AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ise bugün uzun bir yolculuğun sonuna gelindiğini belirterek, "Bu akşam uzlaştığımız anlaşma adil bir anlaşma. İngiltere için, diğer üye ülkeler için ve AB için adil bir anlaşma. Anlaşma, İngiltere'nin tüm kaygılarına cevap veriyor ve aynı zamanda birliğimizin temel prensiplerine saygılı. Tek pazar ve Euro Bölgesi'nin uyumu için bir emniyet. Anlaşma, birliğimizdeki çatlakları derinleştirmiyor, aksine köprüler inşa ediyor. Herkes iyi niyet gösterdi ve herkes esneklik gösterdi" diye konuştu.
Cameron anlaşmayı değerlendirdi
İngiltere Başbakanı David Cameron, varılan anlaşmayla, AB göçmenlerinin sosyal yardım sisteminden faydalanmalarına katı kısıtlamalar getirileceğini ve Euro Bölgesi dışında bulunan ülkesinin ekonomisinin korunmasıyla ilgili önemli kazanımlar elde ettiklerini dile getirdi. İngiltere Başbakanı, "Avrupa'nın işimize yaramayan kısımlarının dışında yer alacağız. Açık sınırların, ekonomi kurtarma paketlerinin, avronun ve İngiltere'nin yer almak istemediği düzenlemelerin dışında yer alacağız" dedi. Ortak pazarda bulunan ancak Euro Bölgesi'nde olmayan İngiltere'nin korunması çerçevesinde Cameron, sterlinin korunması, İngiliz vergi mükelleflerinin Euro Bölgesi'ndeki ülkeleri kurtarma paketinde yer almaması, Euro Bölgesi'nde olunduğu için ayrımcılığa maruz kalınmaması gibi konularda anlaşma sağlandığını belirtti.
İngiltere istediğini aldı
Varılan anlaşmaya göre, 'emniyet freni' uygulamasıyla, AB ülkelerinden İngiltere'ye gelen göçmenler sosyal yardım sisteminden faydalanmak için 4 yıl bekleyecek. Uygulama 7 yıl geçerli olacak. İngiltere bu sürenin 7+3+3 olmak üzere 13 yıl olmasını istiyordu. Diğer AB üyesi ülkelerden yeni geleceklerin alacağı çocuk yardımlarından kesinti yapılacak, göçmenlerin alacağı çocuk yardımları kendi ülkelerindeki seviyede olacak. Halihazırda çocuk yardımı alanların hakları ise 2020 yılında sona erecek. AB'nin yetkilerini artıracak yeni düzenlemeler, İngiltere için geçerli olmayacak. İngiltere gibi Euro Bölgesi dışındaki ülkeler, ayrımcılığa maruz kalmayacak. İlgili kuralların ihlal edildiği kanaatine varılırsa, acil koruma sistemini devreye sokulabilecek. İngiltere'nin AB'deki geleceği 2017 sonuna kadar referanduma sunulacak. Cameron, anlaşmaya varılması durumunda referandumda AB'de kalınması için kampanya yürüteceğini ifade etmişti.
Ana gündem maddesini İngiltere'nin AB'de kalmak için yapılmasını talep ettiği reformların oluşturduğu AB Liderler Zirvesi sonunda konuşan Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, İngiltere'nin AB'deki 'özel statüsünü' kuvvetlendiren bir anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Tusk, varılan anlaşmanın hem AB'nin değerlerini sarsmadığını hem de İngiltere'nin kaygılarını karşıladığını söyledi. 28 üyenin onayıyla varılan anlaşmanın İngiltere'nin 'özel statüsünü' kuvvetlendirdiğini ve yasal bağlayıcılığı olduğunu aktaran Tusk, en ufak detaya kadar görüştüklerini ve liderlerin pazarlık masasından kalkmadığını vurguladı. Bir olduklarını göstermek için fedakarlık yapmaya hazır olduklarını gösterdiklerini kaydeden Tusk, "İngiltere'nin AB'ye, AB'nin de İngiltere'ye ihtiyacı olduğuna derinden inanıyorum. Bu bağı koparmak ortak çıkarlarımıza tamamen aykırı olur. Şimdi karar verme sırası İngiliz halkında" diye konuştu. AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ise bugün uzun bir yolculuğun sonuna gelindiğini belirterek, "Bu akşam uzlaştığımız anlaşma adil bir anlaşma. İngiltere için, diğer üye ülkeler için ve AB için adil bir anlaşma. Anlaşma, İngiltere'nin tüm kaygılarına cevap veriyor ve aynı zamanda birliğimizin temel prensiplerine saygılı. Tek pazar ve Euro Bölgesi'nin uyumu için bir emniyet. Anlaşma, birliğimizdeki çatlakları derinleştirmiyor, aksine köprüler inşa ediyor. Herkes iyi niyet gösterdi ve herkes esneklik gösterdi" diye konuştu.
Cameron anlaşmayı değerlendirdi
İngiltere Başbakanı David Cameron, varılan anlaşmayla, AB göçmenlerinin sosyal yardım sisteminden faydalanmalarına katı kısıtlamalar getirileceğini ve Euro Bölgesi dışında bulunan ülkesinin ekonomisinin korunmasıyla ilgili önemli kazanımlar elde ettiklerini dile getirdi. İngiltere Başbakanı, "Avrupa'nın işimize yaramayan kısımlarının dışında yer alacağız. Açık sınırların, ekonomi kurtarma paketlerinin, avronun ve İngiltere'nin yer almak istemediği düzenlemelerin dışında yer alacağız" dedi. Ortak pazarda bulunan ancak Euro Bölgesi'nde olmayan İngiltere'nin korunması çerçevesinde Cameron, sterlinin korunması, İngiliz vergi mükelleflerinin Euro Bölgesi'ndeki ülkeleri kurtarma paketinde yer almaması, Euro Bölgesi'nde olunduğu için ayrımcılığa maruz kalınmaması gibi konularda anlaşma sağlandığını belirtti.
İngiltere istediğini aldı
Varılan anlaşmaya göre, 'emniyet freni' uygulamasıyla, AB ülkelerinden İngiltere'ye gelen göçmenler sosyal yardım sisteminden faydalanmak için 4 yıl bekleyecek. Uygulama 7 yıl geçerli olacak. İngiltere bu sürenin 7+3+3 olmak üzere 13 yıl olmasını istiyordu. Diğer AB üyesi ülkelerden yeni geleceklerin alacağı çocuk yardımlarından kesinti yapılacak, göçmenlerin alacağı çocuk yardımları kendi ülkelerindeki seviyede olacak. Halihazırda çocuk yardımı alanların hakları ise 2020 yılında sona erecek. AB'nin yetkilerini artıracak yeni düzenlemeler, İngiltere için geçerli olmayacak. İngiltere gibi Euro Bölgesi dışındaki ülkeler, ayrımcılığa maruz kalmayacak. İlgili kuralların ihlal edildiği kanaatine varılırsa, acil koruma sistemini devreye sokulabilecek. İngiltere'nin AB'deki geleceği 2017 sonuna kadar referanduma sunulacak. Cameron, anlaşmaya varılması durumunda referandumda AB'de kalınması için kampanya yürüteceğini ifade etmişti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.