Türkiye'nin son günlerde en fazla konuştuğu konu: ABD ile savaşa hazırlık yapılıyor.
Ben durumu biraz daha netleştirerek ve kıvırmadan yazıyorum hepsi bu.
Finalde izleyeceğimiz sahneyi şimdiden fragman olarak aktarıyorum mevzu bu.
Aslında mevzu çok derin.
Sadece Türkiye'nin terörle 40 yıllık mücadelesi değil mesele.
Meselenin inanç ve kültür boyutu var ki, bu gerçekleri artık konuşacak zaman bile kalmadı.
Osmanlı'yı içeriden ve dışarıdan çökerten Yahudiler olmuştur.
Kurtuluş Savaşında topraklarımıza tecavüz eden orduların finansmanı tek bir elden yapılıyordu.
Rothschild ailesi tarafından.
Yani, Yahudi aile.
Hani bugün dünyanın tüm finans piyasasını elinde bulunduran aile ve akrabaları var ya, işte onlar.
Siz olaya bir de şu açıdan bakın!
Dünyanın en büyük orduları, arkalarına en büyük finans gücünü de alarak Türk vatanına saldırıyor ama başaramıyor.
Sizce burada büyük bir sır ve pek analizi yapılmamış olan olağanüstü bir hakikat yok mudur?
Bu kadar büyük ordulara ve finansman gücüne sahip devletleri diz çöktüren dahi kim sizce?
Ulu önderimiz, Mustafa Kemal Atatürk.
Bu tam anlamıyla büyük bir mucizedir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti aslında bir mucizedir.
Bu büyük başarının banisi aziz Atatürk'e, sonsuz kere şükran ve minnetlerimizi arz ediyoruz.
O yüce insanın ruhunu taşıyan göz bebeğimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri'mizin her bir ferdine, aynı şükran ve minnetlerimizi sunuyoruz.
Büyük Türk ordusunun partisi olmaz!
Siyasete alet edilemez!
Siyasi mülahazalara asla kurban edilemez!
Bugün o şanlı Türk ordusuna dil uzatanlar şunu akıllarından çıkarmasınlar ki, onların sayesinde mışıl mışıl uyuyabiliyorlar.
Şimdi konuşulmakta olan ve hemen herkesin bildiği konu şudur.
ABD tarafından Suriye topraklarında acele bir kukla devlet kurulmak isteniyor ve hatta kimilerine göre kuruldu bile.
Ancak henüz ilanı yapılmamış.
Şimdi Türkiye, olan bitenleri başından sonuna kadar tüm detayları ile bilen siyasi iradenin durumun bu noktaya kadar neden getirdiğini merak ediyor.
Yani olacak şey değil.
Akıl ve mantıkla izah edilebilir hiçbir tarafı yok.
Yeniden hikâyeyi başından sonuna kadar anlatacak değiliz. İş bu noktaya geldi ve şimdi ne yapılmalı!
Bir kere ihmali ve kastı olanlar için söylüyorum, iş şu veya bu şekilde sonuçlandığında, bunların hukuk ve bağımsız yargı önünde hesabı muhakkak sorulacak ve sorulmalıdır da.
Olması gerekenleri ve sırasıyla yapılması icap edenleri, namluyu görse boru zannedecek şımarık, göbeği yağ bağlamış sözde gazeteci müsveddeleri söyleyecek değil elbette!
Bu konuda işin aslını ararsanız, siyasi iradenin bile sadece askerlerin tavsiyelerine uymaları yeterli olacak.
Zira durumu bu noktaya askerler değil, bizzat kutsal demokrasimizin mübarek yöneticileri getirmiştir.
Özellikle bu konularda olağanüstü bilgi kapasitesine sahip sahasında uzman askerlerden oluşan, Yüksek İstişare Kurulu ihdas edilmelidir. Onlar ne diyorsa, öylece hayata geçirilmelidir. Bu konular, askerlerin en iyi bildiği konulardır ve siyaset sadece onların görüşleri ve çıkarımları doğrultusunda adımlar atmalıdır.
ABD'ye karşı elbette ki Atlantik ötesinde fiili bir savaş yürütülmeyecektir.
Ancak, Ortadoğu coğrafyasında ve özellikle de Suriye topraklarında kaçınılmaz olarak bir sıcak temas kurulacaktır.
Bunun olmama ihtimali söz konusu olamaz.
Elbette ki arzu edilen sonuç bu olmamakla birlikte, Türk askerinin artık sabır sınırlarının çok ötesine taşılmıştır.
Böylesine kapsamlı bir operasyonun savaşa evrilme ihtimali elbette ki askerler tarafından rapor edilmektedir. Türkiye'nin geldiği bu aşamada acil ihtiyaç duyduğu konu başlıkları, savaş uçakları ve hava savunma sistemleridir. ABD'den alınamayacağına göre, bir dakika bile kaybedilmeden, Rusya ve Çin üzerinden bu ihtiyaçlar giderilmelidir.
Bütün bunlar olurken, milli savunma sistemlerimiz ve milli savaş uçağımızın en kısa zamanda seri üretime geçmesi için, hiçbir harcamadan kaçınılmamalıdır.
Yaklaşmakta olan seçimlerin ve muhtemel yeni seçileceklerin, devlet aklı ile asla çelişmemesi ve hatta çok daha büyük destekler verileceğini deklare etmesi gerekmektedir.
Keşke bütün bunlar hiç yaşanmadan ve her şeyi ve olacakları çok önceden sezen, gören ve tüm kesimleri uyaran Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e kulak verilmiş olsaydı.
Milletimiz bu haykırışlara bir kerecik olsun dikkat kesilmiş olsaydı, bugün ülkemin insanı dünyanın tatil köşelerinde keyif çatacaktı.
Bütün bunları yapacak kadro ve tez, hazır beklemekteydi.
Türk milletini bütün dünyaya efendi, Türk ordusunu dünyanın en güçlü ordusu yapacak evrensel sistem, aynı yerde durmaktadır.
Bu tez, Milli Ekonomi Modeli'dir.
Tüm bunları yapmaya muktedir, bilgi ve donanıma sahip genç, Atatürk'ün izinden yürüyen, Hüseyin Baş'tır.
Öyle ise 6'lı Masa'ya neden alınmadı, diye mi sordunuz.
Cevap veriyorum:
Masada 'Tam bağımsız bir Türkiye' olmasından, feci şekilde tırsan partiler var da ondan!
Türk ordusu var olsun.
- Erken seçim hemen şimdi! / 10.06.2024
- 16 milyon size beddua ediyor! / 06.06.2024
- Yarının adamı / 05.06.2024
- Tarikatlar devleti ele mi geçirdi? / 04.06.2024
- Düyûn-ı Umûmiye komiseri / 03.06.2024
- ‘Para basarsan enflasyon olur’ yalanı! / 28.05.2024
- Yamyam ekonomisi! / 27.05.2024
- Kim bu üst akıl? / 21.05.2024
- Faizler çıksın diyen vatan hainidir! / 20.05.2024