Suriye’de yanan ateşin bizi sarmaya başladığını, yaşanan bütün olayların bizi adım adım batağa sürüklediği hakkında sürekli uyarılarda bulunuyoruz. Bu konuda ne kadar haklı olduğumuzu gelişen olaylar göstermektedir…
Yerel medya sınıfında yayın hayatına başlamasına rağmen ülkemizde birçok ulusal medyayla boy ölçüşecek seviyede yayın yapan, olaylara doğru ve ilkeli bir bakış ölçüsü koyan, Kilis Postası, gerek internet gazeteciliğinde gerek yazılı basında milletimizin gözü kulağı olmaya devam etmekte ve hak ettiği yere doğru emin adımlarla yol almaktadır.
Suriye’nin sınır komşumuz olması ve sığınmacıların barınağı haline gelmesi sebebiyle orada yaşanan olaylar hakkında milletimizin doğru habere ihtiyacı vardır. Bu görevi Kilis Postası yerine getirmeye çalışmaktadır.
Makalemize başlık olarak da aldığımız Suriye konusundaki önemli bir bilgiyi, Kilis Postası internet sitesinde yayınlanan Editör yazısını aktararak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Suriye’deki yangın ülkemize doğru büyüyor
“Artık basın ve yayında Kilis’in adı sıkça geçmeye başladı. Gün geçmesin ki Kilis’e yabancı ülkelerden ziyaretçiler gelmesin. Bürokratı, siyasetçisi, sanatçısı geliyor da geliyor.
Elbette gelmelerine bir şey demiyoruz, ancak bunların niyetleri farklı.
Mültecilere verdikleri mesaj şu:‘sizin arkanızdayız’ demek istiyorlar. ‘Size kimse yanlış yapamaz’ demek istiyorlar, ‘size verilen sözler aynen uygulanacak’ demek istiyorlar.
Nitekim mültecilerin tavrı ve hükümetin davranışlarına bakılırsa dediklerini de yaptırıyorlar.
Mültecilerin sınırın sıfır noktasında yaşıyor olması, olası bir provokasyona da davetiye çıkartıyor. Yetmedi, Kilisin hemen her yerinde görmeye alıştığımız Suriyeli aileler de ciddi mağduriyetler yaşıyorlar. Suriye’den Türkiye’ye gelen insanlarla konuştuğumuzda ilginç bir ayrıntı dikkatimizi çekiyor. AKP hükümetine yakın medyaya baktığımızda sanki gelen bütün Suriyeliler, Beşar Esad’a karşıymış gibi bir intiba oluşturuluyor. Oysa bu insanlarla görüştüğümüzde özellikle pasaportlarıyla ülkemize gelen insanlarla görüştüğümüzde, gelenlerin Esad’a karşı olmaktan ziyade ülkelerini karıştıran ABD ve yandaşlarına sitem ettiklerini görüyoruz.
Kilislinin huzuru kaçmış durumda.
Suriye’den Kilis’e vızır vızır sürekli gelen ambulanslar yaralılar taşıyor. Bu hem vicdanlarımızı kanatıyor. Bir kere bu savaş ne Suriyelinin ne Türkiye’nin ne de bir başka İslam ülkesinin savaşı değildir; bu savaş Amerika’nın menfaatleri doğrultusunda gelişmektedir. Yaşananlar, Türkiye dâhil 22 İslam ülkesinin üzerine çöken kara bulutlardır. Bunlar hadis-i şeriflerde ifadesini bulan deccal fitnesinin icraatlarıdır. Kıyamet alametlerinden olan savaşın‘Dabık’ veya ‘Amık’ ovasında olacağı beyan edilmektedir. Burada adı geçen Dabık’ın, bizim ‘Mercidabık’ ovası olduğu konusunda görüşler vardır. Gelişen olaylar bu görüşü doğrulamaktadır.
Yanan ateşte deccal’in yanında yer alınmamalıdır. Aksi halde hem dünya da hem ahirette kaybedenler deccal’in ateşine destek verenler olacaktır.” (www.kilispostasi.com)
Kilis Postasında emeği geçenlere teşekkür etmeyi bir borç biliyor, doğru ve ilkeli yayın anlayışında nice başarılar diliyorum.
Yerel medya sınıfında yayın hayatına başlamasına rağmen ülkemizde birçok ulusal medyayla boy ölçüşecek seviyede yayın yapan, olaylara doğru ve ilkeli bir bakış ölçüsü koyan, Kilis Postası, gerek internet gazeteciliğinde gerek yazılı basında milletimizin gözü kulağı olmaya devam etmekte ve hak ettiği yere doğru emin adımlarla yol almaktadır.
Suriye’nin sınır komşumuz olması ve sığınmacıların barınağı haline gelmesi sebebiyle orada yaşanan olaylar hakkında milletimizin doğru habere ihtiyacı vardır. Bu görevi Kilis Postası yerine getirmeye çalışmaktadır.
Makalemize başlık olarak da aldığımız Suriye konusundaki önemli bir bilgiyi, Kilis Postası internet sitesinde yayınlanan Editör yazısını aktararak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Suriye’deki yangın ülkemize doğru büyüyor
“Artık basın ve yayında Kilis’in adı sıkça geçmeye başladı. Gün geçmesin ki Kilis’e yabancı ülkelerden ziyaretçiler gelmesin. Bürokratı, siyasetçisi, sanatçısı geliyor da geliyor.
Elbette gelmelerine bir şey demiyoruz, ancak bunların niyetleri farklı.
Mültecilere verdikleri mesaj şu:‘sizin arkanızdayız’ demek istiyorlar. ‘Size kimse yanlış yapamaz’ demek istiyorlar, ‘size verilen sözler aynen uygulanacak’ demek istiyorlar.
Nitekim mültecilerin tavrı ve hükümetin davranışlarına bakılırsa dediklerini de yaptırıyorlar.
Mültecilerin sınırın sıfır noktasında yaşıyor olması, olası bir provokasyona da davetiye çıkartıyor. Yetmedi, Kilisin hemen her yerinde görmeye alıştığımız Suriyeli aileler de ciddi mağduriyetler yaşıyorlar. Suriye’den Türkiye’ye gelen insanlarla konuştuğumuzda ilginç bir ayrıntı dikkatimizi çekiyor. AKP hükümetine yakın medyaya baktığımızda sanki gelen bütün Suriyeliler, Beşar Esad’a karşıymış gibi bir intiba oluşturuluyor. Oysa bu insanlarla görüştüğümüzde özellikle pasaportlarıyla ülkemize gelen insanlarla görüştüğümüzde, gelenlerin Esad’a karşı olmaktan ziyade ülkelerini karıştıran ABD ve yandaşlarına sitem ettiklerini görüyoruz.
Kilislinin huzuru kaçmış durumda.
Suriye’den Kilis’e vızır vızır sürekli gelen ambulanslar yaralılar taşıyor. Bu hem vicdanlarımızı kanatıyor. Bir kere bu savaş ne Suriyelinin ne Türkiye’nin ne de bir başka İslam ülkesinin savaşı değildir; bu savaş Amerika’nın menfaatleri doğrultusunda gelişmektedir. Yaşananlar, Türkiye dâhil 22 İslam ülkesinin üzerine çöken kara bulutlardır. Bunlar hadis-i şeriflerde ifadesini bulan deccal fitnesinin icraatlarıdır. Kıyamet alametlerinden olan savaşın‘Dabık’ veya ‘Amık’ ovasında olacağı beyan edilmektedir. Burada adı geçen Dabık’ın, bizim ‘Mercidabık’ ovası olduğu konusunda görüşler vardır. Gelişen olaylar bu görüşü doğrulamaktadır.
Yanan ateşte deccal’in yanında yer alınmamalıdır. Aksi halde hem dünya da hem ahirette kaybedenler deccal’in ateşine destek verenler olacaktır.” (www.kilispostasi.com)
Kilis Postasında emeği geçenlere teşekkür etmeyi bir borç biliyor, doğru ve ilkeli yayın anlayışında nice başarılar diliyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025