Havlamaya başlamış…
Çıkar çıkmaz… İninden…
Salmışlar dışarı,
“Çık, çamur atmaya başla” demişler…
Durur mu?
Kim bilir ne diyet ödedin?
Kolay mı?
Önce âleme rezil etmişler, “apış arasına
ruhunu mahkum eden” zavallıyı.
Sonra “akıllı ol” deyip, el ayak öptürmüşler
ve sıkı sıkı tembihlemişler…
“Oğlum, bu adam var ya, milleti
uyandırıyor gafletten, birliği
dirliği tesis ediyor, mukaddesatı
nakşediyor dimağlara…”
“Çık sallayacaksan O’na salla” demişler…
Belli her halinden,
“VAZİFELİ”
Çıktı karga gibi sesiyle,
ötmeye başladı…
Aklı sıfır,
Gönlü “çift sıfır”
Sen bilmez misin,
“Köpeklerin uluması,
Bulutlara zarar vermez”
Mukaddesatı;
giydiğin renkli fistanlar ve
elindeki bastondan ibaret sanırsın…
Millete söyler, tersini yaparsın…
Yüklenmişsin üç-beş kitap,
Müslüman katline fetva verirsin…
Zavallı…
Tosladığın kaya, bildiklerinden değil…
Bilmez misin a beyinsiz,
Minareden düşenin parçası bulunur,
Lâkin gönülden düşenin asla…
Sen aynaya bir bak,
Yediğin haltları çarşaf çarşaf yayınlayanlara bak…
Üç günlük dünya rahatı için,
sattığın değerleri incele…
Allah’ın hukukunu çiğnersen,
seni belki affeder…
Sen kulların ciğerini çiğnedin,
iftira ettin…
İyi bilirsin, Allah (c.c.)
bu haklara karışmaz…
Yarın Ruz-u Mahşer’de
Halin nice olur, zavallı…
Acizsin, düşüksün…
Ama bu yeni değil…
Senin dünün neydi ki
yarının ne olsun…
Tasalanma…
Geçmiş zaman bize
“satılmışları” çok gösterdi…
Unutma, tosuncuk…
“Yel kayadan bir şey koparamaz.”
Çıkar çıkmaz… İninden…
Salmışlar dışarı,
“Çık, çamur atmaya başla” demişler…
Durur mu?
Kim bilir ne diyet ödedin?
Kolay mı?
Önce âleme rezil etmişler, “apış arasına
ruhunu mahkum eden” zavallıyı.
Sonra “akıllı ol” deyip, el ayak öptürmüşler
ve sıkı sıkı tembihlemişler…
“Oğlum, bu adam var ya, milleti
uyandırıyor gafletten, birliği
dirliği tesis ediyor, mukaddesatı
nakşediyor dimağlara…”
“Çık sallayacaksan O’na salla” demişler…
Belli her halinden,
“VAZİFELİ”
Çıktı karga gibi sesiyle,
ötmeye başladı…
Aklı sıfır,
Gönlü “çift sıfır”
Sen bilmez misin,
“Köpeklerin uluması,
Bulutlara zarar vermez”
Mukaddesatı;
giydiğin renkli fistanlar ve
elindeki bastondan ibaret sanırsın…
Millete söyler, tersini yaparsın…
Yüklenmişsin üç-beş kitap,
Müslüman katline fetva verirsin…
Zavallı…
Tosladığın kaya, bildiklerinden değil…
Bilmez misin a beyinsiz,
Minareden düşenin parçası bulunur,
Lâkin gönülden düşenin asla…
Sen aynaya bir bak,
Yediğin haltları çarşaf çarşaf yayınlayanlara bak…
Üç günlük dünya rahatı için,
sattığın değerleri incele…
Allah’ın hukukunu çiğnersen,
seni belki affeder…
Sen kulların ciğerini çiğnedin,
iftira ettin…
İyi bilirsin, Allah (c.c.)
bu haklara karışmaz…
Yarın Ruz-u Mahşer’de
Halin nice olur, zavallı…
Acizsin, düşüksün…
Ama bu yeni değil…
Senin dünün neydi ki
yarının ne olsun…
Tasalanma…
Geçmiş zaman bize
“satılmışları” çok gösterdi…
Unutma, tosuncuk…
“Yel kayadan bir şey koparamaz.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Emin Bektaş / diğer yazıları
- Sancaktar / 11.05.2020
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013