'Yolsuzluk iddiaları bu noktaya nasıl geldi?' seslendirme dosyası:
3Y ile geldiler. Yoksulluğu bitireceğiz, dediler. Yolsuzluğu bitireceğiz, dediler. Yasakları kaldıracağız, dediler.
Tam 19 yıl oldu. Şimdi her yer yoksulluktan inliyor, insanlar borçtan, işsizlikten intihar ediyor.
Her taraftan yolsuzluk akıyor. Adalet askıda duruyor. Yasaklar ise kişi ve partiye göre şekilleniyor.
Maalesef devletimizin itibarı zedeleniyor. Çünkü yolsuzluklar patladı. Hukuksuzluklar patladı. İşini kitabına uyduranlar deşifre oldu. Kanunlar kitaplarda yazılı kaldı.
Son beş, altı ayda toplumun önünde neler yaşandı bir hatırlayın! Hakkında bin bir iddialar olan SBK holding başkanı yurt dışına kaçtı.
Pudra şekerinin (!) gramına 500 lira veren Kürşat Ayvatoğlu malumunuz. 2 milyar doları kriptolayan Faruk Fatih Özer ortada.
Ticaret Bakanlığındaki dezenfektan skandalı öylece duruyor. Bakanlar, vekiller bazı banka ve kurumların yönetimine bol maaşla atamaları devam ediyor. Sedat Peker youtuber oldu. Her kaseti milyonlarca tıklanıyor.
Bazı bankaların ucuz dolar sattığına tanık olduk. Kur tio suyla bir gecede 450 milyon TL kazananlar olduğunu öğrendik. Ama kimin sattığını, kimin tio verdiğini ve bu yasal vurgunu yapanların kimler olduğunu öğrenemedik.
Bu noktaya nasıl geldik? Cevap çok basit! Kanunları, kuralları kişi ve anlayışlara göre ya devreye soktukları ya da devre dışı bıraktıkları için. Ortaya çıkan yolsuzluk, haksızlık, hırsızlık, rüşvet, torpil olaylarına her daim kılıf takıldığı için.
Mehmet Metiner AKP vekiliydi. Torpil yaptığı belgelendi. (Haşa) 'Kur'an, akrabaya yardım edin' diyor, onun için yaptım, dedi. Yetkililer gereğini yapmadı.
17-25 Aralık 2013'ü hatırlarsınız! O dönem yine AKP'de vekil olan Metin Külünk, ortaya çıkan olayları insanların günah işleme özgürlüğü olarak tariflendirmiş ve şu cümleleri kurmuştu; "Allah'ın hududuna müdahaledir. Allah insana günah işleme özgürlüğü vermiştir, günahsızlık talep etme hakkı vermemiştir, günahları ortaya saçarak Allah'ın hududuna müdahale ediliyor."
AKP'li Burhan Kuzu; "Ses kayıtları doğru bile olsa, inanan yok, millet memnun."
Oğlunun evinde para sayma makinaları bulunan o dönem İçişleri Bakanı olan Muammer Güler: "Oğlum biraz pintidir, işyerini kapatınca kasalarını da evine taşıtmış."
Reza Zarrab'ın hediye ettiği 300 bin dolarlık saat ile Meclis kürsüsünden, muhalefeti iftiracı olmakla suçlayan Zafer Çağlayan'ı ve AB bakanı Egemen Bağış'ın: "Hediye Türk geleneğidir, bunlar beşeri ilişkilerdir" sözleri kayıtlarda duruyor.
Ya Zarrab! Ortaya çıkanlara isyan eden vatandaş bile yargı nerede, diye soruyordu.
Zarrab, ATV ekranlarındaydı ve şöyle diyordu: Orospuyla, memurun bahşişini en önce vermek gerekir dedikten sonra, arka fona Türk bayrağı monte ederek yandaş televizyona konuşan Rıza Sarraf: 200 ton altın ihraç edip, Türkiye'ye 25 milyar lira gelir sağladım, cari açığın yüzde 15'ini tek başıma ben kapattım."
En yüksek mevkiden takdir edildi, hizmet plaketi verildi. Şimdi nerede olduğu malum!
Efendim! Komploydu, kumpastı! Tamam da, ortaya çıkanlar da işin diğer geçeğiydi. Bir komplo, kumpas haksızlığı, hırsızlığı aklar mı?
Bugünün habercisi o günlerdi. Eğer o gün çıban deşilse ve tedavi edilse yani yargı devreye girseydi bugün böylesine itibar kaybı ve ekonomik kayıplara maruz kalmazdık.
Peki, o gün ne yapıldı?
Dönemin Bilim-Teknoloji Bakanı Fikri Işık: "Teknik incelemeye gerek yok, o ses kayıtlarının montaj olduğunu hissettim."
TBMM yolsuzluk komisyonu üyesi AKP milletvekili Ayşe Türkmenoğlu: "Bakanlarımız her şeyi kabul etseler bile, suç işlediklerine dair şüphe uyanmadı bende."
Yiğit Bulut: "İnsan yolsuzluk yapabilir, hepimiz insanız, ama yolsuzluk yapıldı diye bunu hükümete yapıştırmaya çalışmak… İşte işin operasyon kısmı burası."
İlahiyatçı Hayrettin Karaman: "Yolsuzluk başka şey, hırsızlık başka şeydir, yolsuzluk hırsızlık değildir, yolsuzluğa hırsızlık demek İslam hukukuna göre yalandır, yolsuzluğa hırsızlık demek dinen iftiradır."
Akit yazarı ve o dönem AKP'nin akil adamı Abdurrahman Dilipak: "Yolsuzluk yok demiyorum ama halk kirli oyunun farkına vardı, Ak Parti'ye sahip çıktı."
Şimdi son ortaya dökülenlere Sayın İçişleri Bakanı Soylu: Bataklık operasyonun içerisinde FETÖ var ve buna ulaştık, diyor. Yandaş yazar-çizer takımı çoktan bu olaylara kumpas teşhisi koydu!
Merak ediyorum! FETÖ olmasaydı ne yapacaktınız, neye sarılacaktınız! Allah belanı versin FETÖ.
Diğer taraftan FETÖ kumpas, Ergenekon kumpas, Balyoz kumpas, 17-25 Aralık kumpas, Dolmabahçe kumpas, ABD kumpas, AB kumpas, Dolar kumpas!..
Yahu! Bir devleti yönetenler bu kadar çok kumpasa gelir mi?
Tam 19 yıl oldu. Şimdi her yer yoksulluktan inliyor, insanlar borçtan, işsizlikten intihar ediyor.
Her taraftan yolsuzluk akıyor. Adalet askıda duruyor. Yasaklar ise kişi ve partiye göre şekilleniyor.
Maalesef devletimizin itibarı zedeleniyor. Çünkü yolsuzluklar patladı. Hukuksuzluklar patladı. İşini kitabına uyduranlar deşifre oldu. Kanunlar kitaplarda yazılı kaldı.
Son beş, altı ayda toplumun önünde neler yaşandı bir hatırlayın! Hakkında bin bir iddialar olan SBK holding başkanı yurt dışına kaçtı.
Pudra şekerinin (!) gramına 500 lira veren Kürşat Ayvatoğlu malumunuz. 2 milyar doları kriptolayan Faruk Fatih Özer ortada.
Ticaret Bakanlığındaki dezenfektan skandalı öylece duruyor. Bakanlar, vekiller bazı banka ve kurumların yönetimine bol maaşla atamaları devam ediyor. Sedat Peker youtuber oldu. Her kaseti milyonlarca tıklanıyor.
Bazı bankaların ucuz dolar sattığına tanık olduk. Kur tio suyla bir gecede 450 milyon TL kazananlar olduğunu öğrendik. Ama kimin sattığını, kimin tio verdiğini ve bu yasal vurgunu yapanların kimler olduğunu öğrenemedik.
Bu noktaya nasıl geldik? Cevap çok basit! Kanunları, kuralları kişi ve anlayışlara göre ya devreye soktukları ya da devre dışı bıraktıkları için. Ortaya çıkan yolsuzluk, haksızlık, hırsızlık, rüşvet, torpil olaylarına her daim kılıf takıldığı için.
Mehmet Metiner AKP vekiliydi. Torpil yaptığı belgelendi. (Haşa) 'Kur'an, akrabaya yardım edin' diyor, onun için yaptım, dedi. Yetkililer gereğini yapmadı.
17-25 Aralık 2013'ü hatırlarsınız! O dönem yine AKP'de vekil olan Metin Külünk, ortaya çıkan olayları insanların günah işleme özgürlüğü olarak tariflendirmiş ve şu cümleleri kurmuştu; "Allah'ın hududuna müdahaledir. Allah insana günah işleme özgürlüğü vermiştir, günahsızlık talep etme hakkı vermemiştir, günahları ortaya saçarak Allah'ın hududuna müdahale ediliyor."
AKP'li Burhan Kuzu; "Ses kayıtları doğru bile olsa, inanan yok, millet memnun."
Oğlunun evinde para sayma makinaları bulunan o dönem İçişleri Bakanı olan Muammer Güler: "Oğlum biraz pintidir, işyerini kapatınca kasalarını da evine taşıtmış."
Reza Zarrab'ın hediye ettiği 300 bin dolarlık saat ile Meclis kürsüsünden, muhalefeti iftiracı olmakla suçlayan Zafer Çağlayan'ı ve AB bakanı Egemen Bağış'ın: "Hediye Türk geleneğidir, bunlar beşeri ilişkilerdir" sözleri kayıtlarda duruyor.
Ya Zarrab! Ortaya çıkanlara isyan eden vatandaş bile yargı nerede, diye soruyordu.
Zarrab, ATV ekranlarındaydı ve şöyle diyordu: Orospuyla, memurun bahşişini en önce vermek gerekir dedikten sonra, arka fona Türk bayrağı monte ederek yandaş televizyona konuşan Rıza Sarraf: 200 ton altın ihraç edip, Türkiye'ye 25 milyar lira gelir sağladım, cari açığın yüzde 15'ini tek başıma ben kapattım."
En yüksek mevkiden takdir edildi, hizmet plaketi verildi. Şimdi nerede olduğu malum!
Efendim! Komploydu, kumpastı! Tamam da, ortaya çıkanlar da işin diğer geçeğiydi. Bir komplo, kumpas haksızlığı, hırsızlığı aklar mı?
Bugünün habercisi o günlerdi. Eğer o gün çıban deşilse ve tedavi edilse yani yargı devreye girseydi bugün böylesine itibar kaybı ve ekonomik kayıplara maruz kalmazdık.
Peki, o gün ne yapıldı?
Dönemin Bilim-Teknoloji Bakanı Fikri Işık: "Teknik incelemeye gerek yok, o ses kayıtlarının montaj olduğunu hissettim."
TBMM yolsuzluk komisyonu üyesi AKP milletvekili Ayşe Türkmenoğlu: "Bakanlarımız her şeyi kabul etseler bile, suç işlediklerine dair şüphe uyanmadı bende."
Yiğit Bulut: "İnsan yolsuzluk yapabilir, hepimiz insanız, ama yolsuzluk yapıldı diye bunu hükümete yapıştırmaya çalışmak… İşte işin operasyon kısmı burası."
İlahiyatçı Hayrettin Karaman: "Yolsuzluk başka şey, hırsızlık başka şeydir, yolsuzluk hırsızlık değildir, yolsuzluğa hırsızlık demek İslam hukukuna göre yalandır, yolsuzluğa hırsızlık demek dinen iftiradır."
Akit yazarı ve o dönem AKP'nin akil adamı Abdurrahman Dilipak: "Yolsuzluk yok demiyorum ama halk kirli oyunun farkına vardı, Ak Parti'ye sahip çıktı."
Şimdi son ortaya dökülenlere Sayın İçişleri Bakanı Soylu: Bataklık operasyonun içerisinde FETÖ var ve buna ulaştık, diyor. Yandaş yazar-çizer takımı çoktan bu olaylara kumpas teşhisi koydu!
Merak ediyorum! FETÖ olmasaydı ne yapacaktınız, neye sarılacaktınız! Allah belanı versin FETÖ.
Diğer taraftan FETÖ kumpas, Ergenekon kumpas, Balyoz kumpas, 17-25 Aralık kumpas, Dolmabahçe kumpas, ABD kumpas, AB kumpas, Dolar kumpas!..
Yahu! Bir devleti yönetenler bu kadar çok kumpasa gelir mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025
- Atatürk paydasından Kuva-yi Milliye ittifakı şarttır / 23.01.2025
- Tek adamı ayakta tutan tek adamlar / 22.01.2025
- Sayın Erdoğan ‘devletin dini adalettir’ dedi / 20.01.2025
- Neden BTP? / 19.01.2025
- Milletin derdine gelecek olursak! / 18.01.2025
- Soykırımda ikinci safha ve Suriye / 17.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025
- Atatürk paydasından Kuva-yi Milliye ittifakı şarttır / 23.01.2025
- Tek adamı ayakta tutan tek adamlar / 22.01.2025
- Sayın Erdoğan ‘devletin dini adalettir’ dedi / 20.01.2025
- Neden BTP? / 19.01.2025
- Milletin derdine gelecek olursak! / 18.01.2025
- Soykırımda ikinci safha ve Suriye / 17.01.2025