Aynen Bektaşi işi gibi oldu.
Daha önce yazmıştım bu fıkrayı ama sırası geldi ya, şimdi de yazayım.
Namaza ara vermiş Hazret.
Nasihat etmiş bir dostu;
Bir başlayıversen.
Yakınmış Bektaşi:
Ah, ah, sorma be erenler. Bir ara verdim, ne yaptıysam bir türlü başlayamıyorum.
Üstelemiş bizimki:
Beş vakit peş peşe kıl, yine devam edersin.
Cevap vermiş Bektaşi:
Sen hele bir kırk vakit ara ver, bakalım bir daha başlayabilecek misin?
Olmuyor, ya da çok zor oluyor. Ara verdikten sonra tekrar aynı aşkla ve meşkle başlamak.
Ondandır Hz. Peygamber (as)'ın: "İbadetlerin en makbulü az da olsa devamlı olanıdır" (farzlar hariç) buyurması.
Bir ülke ki, orada,
her dakika,
dudak uçuklatacak,
akıl uçurtacak,
keçi kaçırtacak,
yol şaşırtacak
türden onlarca olay olur, o ülkede makale yazanın işi hayli zordur.
Hangi birine zaman ayıracaksın?
Haydi ayırdın, nasıl yazacaksın?
Hadi yazdın, hangisine öncelik tanıyacaksın?
Hadi öncelik sırasını tespit ettin, nasıl takip edeceksin?
Olmuyor, olmuyor.
Günler süren bir medya klasiği izledik.
Aslında kendilerini yine kendi ağızlarından izleme imkanı bulduk.
Medyamızın iki güzide mevkutesi, günlerce birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya koydular.
Aslında buna kirli çamaşır demek de doğru değil.
Sen az çaldın, ben çok çaldım.
Ben senden daha fazla götürdüm kavgası iki-üç hafta sürdü.
Belgeler kondu orta yere.
Ses bantları çözüldü.
Daha henüz tüyü bitmemiş yetimin hakkı nasıl yendi deşifre edildi.
Bekledim ki, bu ülkenin hakimleri, savcıları harekete geçer.
Cübbeli'nin cübbesi,
Yeşilcami'nin kubbesi,
Kur'an kursunun habbesi,
Ve daha nesi ve nesi, ile harekete geçen kişiler bu işi çözmek için harekete geçer.
Göstermelik de olsa taraflar hesaba çekilir.
Hele bi gelin bakayım bu tarafa.
Anlatın bakayım ne biliyorsanız, denir diye bekledim.
Kimsede tık yok.
Ümitimi kaybetmedim, bu ülkenin hukuk adamları bu işi çözecek.
Suçlulalara hesabı sorulacaktır eminim.
Suçsuzsalar şayet, niye birbirinize bu kadar hakaret ettiniz diye kulakları çekilecek elbet.
Patronları bu denli şaibeli işlere bulaşmış bu iki gazetenin o meşhur köşe yazarları yok mu evlere şenlik.
Dünyanın en dürüstü onlar.
En objektifi yine onlar.
Memleketin kuruşunun çalınmaması için bir elde kalem, bir elde kağıt nöbet bekleyenler yine onlar.
Kapandı gitti bu kavga.
Bir yerden emir mi geldi acaba?
Yapmayın etmeyin evlatlar,
Ayıp oluyor ele güne.
İyi güzel malı götürüyorsunuz, zorunuz ne?
Girmeyin birbirinize,
Birbirinizin sahasına
Mukayyet olun çenenize,
Ve dahi dilinize.
Yeter bu ülkenin malı cemii cümlenize.
Kavga edeceğinize,
Malı götürsenize.
Memlekette meydana gelen bütün yolsuzluklara ilk muttali olanlar kendi patronlarının çalıp çırptıklarından en son haberdar oluyorlar.
Medya bu, yerseniz.
Hele biri yok mu?
Patronu devleti çalmaktan, dolandırcılıktan, sahtecilikten Kartal'da geçici istirahatgahında bekleyen bu gazete, bir yandan Ramazan'ın gelişiyle Müslüman kesilirken, diğer yandan 14 asırdır bu milletin ve tüm İslam aleminin değerlerine hakaretler yağdırılmasına rehberlik ediyor.
Ne ilginç.
Utanmanın bu kadar tedavülden kalktığı bir başka asır var mı acaba?
Daha önce yazmıştım bu fıkrayı ama sırası geldi ya, şimdi de yazayım.
Namaza ara vermiş Hazret.
Nasihat etmiş bir dostu;
Bir başlayıversen.
Yakınmış Bektaşi:
Ah, ah, sorma be erenler. Bir ara verdim, ne yaptıysam bir türlü başlayamıyorum.
Üstelemiş bizimki:
Beş vakit peş peşe kıl, yine devam edersin.
Cevap vermiş Bektaşi:
Sen hele bir kırk vakit ara ver, bakalım bir daha başlayabilecek misin?
Olmuyor, ya da çok zor oluyor. Ara verdikten sonra tekrar aynı aşkla ve meşkle başlamak.
Ondandır Hz. Peygamber (as)'ın: "İbadetlerin en makbulü az da olsa devamlı olanıdır" (farzlar hariç) buyurması.
Bir ülke ki, orada,
her dakika,
dudak uçuklatacak,
akıl uçurtacak,
keçi kaçırtacak,
yol şaşırtacak
türden onlarca olay olur, o ülkede makale yazanın işi hayli zordur.
Hangi birine zaman ayıracaksın?
Haydi ayırdın, nasıl yazacaksın?
Hadi yazdın, hangisine öncelik tanıyacaksın?
Hadi öncelik sırasını tespit ettin, nasıl takip edeceksin?
Olmuyor, olmuyor.
Günler süren bir medya klasiği izledik.
Aslında kendilerini yine kendi ağızlarından izleme imkanı bulduk.
Medyamızın iki güzide mevkutesi, günlerce birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya koydular.
Aslında buna kirli çamaşır demek de doğru değil.
Sen az çaldın, ben çok çaldım.
Ben senden daha fazla götürdüm kavgası iki-üç hafta sürdü.
Belgeler kondu orta yere.
Ses bantları çözüldü.
Daha henüz tüyü bitmemiş yetimin hakkı nasıl yendi deşifre edildi.
Bekledim ki, bu ülkenin hakimleri, savcıları harekete geçer.
Cübbeli'nin cübbesi,
Yeşilcami'nin kubbesi,
Kur'an kursunun habbesi,
Ve daha nesi ve nesi, ile harekete geçen kişiler bu işi çözmek için harekete geçer.
Göstermelik de olsa taraflar hesaba çekilir.
Hele bi gelin bakayım bu tarafa.
Anlatın bakayım ne biliyorsanız, denir diye bekledim.
Kimsede tık yok.
Ümitimi kaybetmedim, bu ülkenin hukuk adamları bu işi çözecek.
Suçlulalara hesabı sorulacaktır eminim.
Suçsuzsalar şayet, niye birbirinize bu kadar hakaret ettiniz diye kulakları çekilecek elbet.
Patronları bu denli şaibeli işlere bulaşmış bu iki gazetenin o meşhur köşe yazarları yok mu evlere şenlik.
Dünyanın en dürüstü onlar.
En objektifi yine onlar.
Memleketin kuruşunun çalınmaması için bir elde kalem, bir elde kağıt nöbet bekleyenler yine onlar.
Kapandı gitti bu kavga.
Bir yerden emir mi geldi acaba?
Yapmayın etmeyin evlatlar,
Ayıp oluyor ele güne.
İyi güzel malı götürüyorsunuz, zorunuz ne?
Girmeyin birbirinize,
Birbirinizin sahasına
Mukayyet olun çenenize,
Ve dahi dilinize.
Yeter bu ülkenin malı cemii cümlenize.
Kavga edeceğinize,
Malı götürsenize.
Memlekette meydana gelen bütün yolsuzluklara ilk muttali olanlar kendi patronlarının çalıp çırptıklarından en son haberdar oluyorlar.
Medya bu, yerseniz.
Hele biri yok mu?
Patronu devleti çalmaktan, dolandırcılıktan, sahtecilikten Kartal'da geçici istirahatgahında bekleyen bu gazete, bir yandan Ramazan'ın gelişiyle Müslüman kesilirken, diğer yandan 14 asırdır bu milletin ve tüm İslam aleminin değerlerine hakaretler yağdırılmasına rehberlik ediyor.
Ne ilginç.
Utanmanın bu kadar tedavülden kalktığı bir başka asır var mı acaba?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024