Yılların dili

Yıllar…

Dilleri var hiçbir dile benzemez.

Halleri var hiçbir hale benzemez.

Doğuştan simsiyah olan saçların yıldan yıla bembeyaz olması işte yılların dilidir, hem de tüm dünya dillerinin ötesinde insan soyunun tamamının anladığı bir dildir.

Taşı sıksa suyunu çıkaracak kadar güçlü, kuvvetli iken ve elif gibi dümdüz ve dimdik yürür iken yıldan yıla bükülen beller de yılların dildir.

Bütün aile fertlerinin, yakın-uzak akraba çevresinin 'bak dile çıktı, bak anne dedi, yok önce baba dedi' tarzında sevip sevindikleri çocukların yıllar ilerledikçe, yıllar yıllara eklendikçe ağaran saçlara ve bükülen bellere paralel olarak kendi meramını ifadeden aciz hale gelen diller de yılların dilidir ki bu dilden anlamayan hiçbir millet yoktur.

Tuttuğunu koparır kıvamdan kaşığı-çatalı, bardağı-kalemi tutamaz hale gelen eller dahi yılların dilidir ki anlayana o ellerle ve o ellerde konuşurlar.

Hal böyle böyle iken, gerçeğin asla değişmez dili ferman üstüne ferman okurken, insanoğlu neyine güvenip de altın değerindeki yıllarını boşa harcar, hazine değerindeki yıllarına nice kötülükler ve çirkinlikler sığdırır?

Son çeyrek asrı, son yirmi beş yılı ibret gözü ile seyredenler, can kulağı ile dinleyenler, yılların dilinden dökülen hakikatler karşısında kesinlikle halden hale ve renkten renge gireceklerdir.

Özellikle bu söz konusu yıllarını ihmaller ile, derin gafletler ile geçirenler…

Hassaten bu çeyrek asrı zulmü alkışlayarak, zalimlere ve zalimliğe meylederek geçirenler…

Bilhassa bu yirmi beş yılda nice yalanlara ve nice talanlara şahit olduğu halde, nice soygunlara ve nice vurgunlara şahit olduğu halde 'adil şahitliğin' üstüne yatanlar ve sırtını dönüp gidenler…

Yıllar…

Dilleri var hiçbir dile benzemez.

Şairin; "Şimdiki zamanda her şey tersine/Yahşi satılmadan yaman satılır/Altın sarf edemez doğru bir kişi/Eğri tunç gezdirse hemen satılır" mısraları ile resmettiği hakikat aynasında, yahşiye değil de yamana müşteri olanlar, altına değil de tunca hemen müşteri olanlar yüzünden yıllarımız, nice yıllarımız ve özellikle son yirmi beş yılımız ne yazık ki her bakımdan kayıp yıllarımız arasına çoktan girmiştir.

Söz konusu yılların söyleyeceklerine pürdikkat kulak verenler zannederiz ki bize de hak vereceklerdir.