Her alanda olduğu gibi ilaç sanayiinde de ülkeler kendi üretimini en iyi şekilde yapmalıdır. Bu konuda ülkemiz kendi ilacını kendi üretebilen 35 ülkeden biridir. İlaç pazarı 1996-97 yıllarında % 17 artış göstermiştir.
Ancak Gümrük Birliği ile ülkemizde büyük oranda artan ithalat ilaç sektörüne de yansımıştır. 1980'de ülkemizde ilacın % 2'si ithal iken bu oran 2000 yılında ilaç adedi olarak % 26'ya, bedel olarak da % 40'a çıkmıştır. Ülkemizde üretilmeyen kanser ilaçları, gen teknolojisiyle üretilen ilaçlar vb. yanında kendi üretebildiğimiz vitaminler, mineraller, bitkisel ürünler gibi çok sayıda ilacın ithal edildiği görülmektedir.
Ayrıca ülkemizde bulunan 28 çokuluslu ilaç firmasının ancak % 10'unun üretim yaptığı, diğerlerinin fason üretime yöneldiği veya doğrudan ithalata girdikleri görülmektedir. Dikkat çekici bir diğer husus da üretici firmaların ülkemizde ürettikleri bazı ilaçları ithal izni alarak yurtdışından getirtmeye başlamalarıdır.
Türk Eczacılar Birliği (TEB) ithalatçıların artmasını şu nedenlere bağlıyor: Firmaların her başvuruda yeni fiyat alarak enflasyonun üstünde kârlılık sağlamaları, / Yurtdışından vadeli alınan ilaçları ülkemizde peşin satarak, hiç bir yatırım yapmadan ciddi kârlar elde etmeleri, / İthal ilaca fiyat belirlemesinde kârlılık dışında % 22 gibi bir genel masrafın olması dolayısıyla kârlılığın anormal artması.
İlaç sanayii ile ilgisi bulunmayan bazı ithalatçı firmalar yurtdışından getirtmek istedikleri bazı ilaçlara Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsat alamamaları durumunda Tarım ve Köy İşleri Bakanlıklarından kısa sürede ruhsat alabilmekte bu da hiç şüphesiz bir çok olumsuzlukları beraberinde getirmektedir.
İlaç sektöründe ithal çılgınlığı zaten almış başını yürümüşken 17 Nisan 2001 tarihinde Sağlık Bakanlığı'nda sanayicilerin katıldığı (Türk eczacıların çağrılmadığı) toplantıda ithal ilaçta fiyatlandırmaya yönelik kararlar alındı. Toplantıda ithal ilaç fiyatlarının Merkez Bankası döviz kuruyla belirlenmesine karar verildi. İthalatçıların bundan sonra döviz kurlarından etkilenmeyeceği, fiyat belirlenmesinde Merkez Bankası'nın hergün belirlediği ülke kurunun kabul edileceği açıklandı.
YERLİ İLACA % 6, İTHAL İLACA % 50 ZAM
Sağlık Bakanı Osman Durmuş tüm ilaçlara % 6 zam yapıldığını, ithal ilaçta 820 bin lira olarak belirlenen dolar kuru yerine Merkez Bankası dolar kurunun uygulanacağını açıkladı. Doların 1 milyon 200'lerde seyrettiği gözönüne alınırsa ithal ilaçlar % 50 düzeyinde zam almış oluyor.
Ayrıca toplantıda ithalatçıların % 14 kâr haddi % 10'a depocuların % 9 olan kâr haddi % 7'ye düşürülürken eczanelerin % 25 olan kâr hadleri de % 20'ye düşürüldü. Türkiye Eczacılar Birliği Genel Başkanı'nın 18 Nisan'da Bakanla yaptığı görüşmede ilacı temin etmelerinin imkansız olduğu belirtildi. Bakan ise yasalarda ilacı bulundurmayanlara, satmayanlara işlem yapılabileceğini söyleyip, ilacı ithal edip hastanelerde satabileceği tehdidiyle duruma nihayet verdi. Ve görüşme ilaç sektörü ve eczacılar lehine sonuç vermedi...
İlaç sektörünün dünya üzerindeki önemi, ülkelerin gelişmesindeki rolü ve hastalık etkenlerinin-tedavilerinin bulunmasındaki hayati durumu göz önüne alındığında bir ülkenin kendi ilacını üretebilmesinin gerekliliği daha iyi anlaşılır.
Gelişmiş bir ilaç sanayiinin insan sağlığına ve ülke ekonomisine getireceği avantajlar şüphesiz bu sektöre sekte vuran değil destek olan bir devlet politikasını gerektirmektedir.
PATENT YASASI VE ECZACILARIN MİTİNGİ
İlaç sağlıklı yaşam hakkının vazgeçilmez ve onsuz olunmaz ürünüdür. Halkın sağlıklı yaşaması ucuz ve kaliteli ilaç üretimi ile yakından ilgilidir. Söz konusu nedenlerle ilaç ve ilaç sanayii devlet denetiminin yoğun olması gereken bir alandır. Bu sanayiinin çokuluslu ilaç tekellerince yönlendirilmesi, halk adına oluşturulacak sağlık politikaları ile bağdaşmayacaktır.
İlacın patent kapsamına alınması çok uluslu firmalara giderek alana hakim olmasını, yerli ilaç firmalarının pazar payının yabancılar lehine azalmasını, yerli ilaç sanayiinin tamamen yok olmasını getirecektir.
İlacın bulunabilir, alınabilir olması için ilaçta dışa bağımlılığı önlemek için, yerli ilaç sanayiinin yok olmaması için, sosyal güvenlik kurumlarının hizmetlerini sürdürebilmesi için Patent Yasasına hayır denmeli, bu tehlikeli gidişin önü kesilmelidir. Bu yasa ile yerli firmalar yabancı firmalarla rekabet edemeyecek hale gelmiş ve yerli firmalar birleşmek zorunda bırakılmıştır. Her alanda üretimi, üreticiyi cezalandırırcasına getirilen yasalarla ülke ekonomisi dışa bağımlı hale getirilmiştir. Milletin sanayiinin, haberleşmesinin, egemenliğinin dışa bağımlı duruma getirilmeye çalışıldığı Türkiye'de insan sağlığının da bu bağımlılığa katılması aslında çok da şaşırtıcı değil...
Üretimin azalıp ithalatın artması, hemen her ülke için önlem alınması gereken ciddi bir sorun. Çünkü üretim yapmayıp ithal yolunu seçen ülkeler sömürgeleşmekle karşı karşıya kalırlar.
Bunu önüne geçmek için: Ülkemizde üretilen ilaçların ithaline izin verilmemeli, / Çoğu gereksiz olan bir takım ilaçların ithaline izin verilmemeli, / İthal edilen ilacın tüketim miktarı hesaplanarak yılda 3-4 kez ithaline izin verilmelidir.
Dünyada tüm ülkeler kendi sanayiini geliştirmek için çaba sarf ederken bizler de ülkemizde ithal ilaçların giderek artmasını ve ilaç sanayiimizi bitirmesini önlemeliyiz.
AraştIrmalarIn önü kesİlİyor
İlaç sanayiinde, ilaç araştırmalarında eczacıların önüne setler çekilmektedir.
- Tıpta uzmanlık tüzüğündeki değişikliklerle eczacıların uzmanlık yapma hakları ellerinden alınmıştır.
- Yıllardır eczacılar tarafından yürütülen ilaç Eczacılık Genel Müdürlüğü, Sağlık Müdürlüklerinde bulunan Eczacılık Şube Müdürlüğü kadrolarına eczacılar yerine doktorlar atanmıştır.
- Toplum sağlığı adına bilimsel veriler ışığında açıklamalar yapan eczacılar odaları cezalandırılmış denetim altına alınmıştır.
Tüm bunlar neden ve niçin yapılmaktadır?
Bir çok gelişmiş ülkede eczacılık fakültelerinde 7 senelik eğitim verilerek ilaç sektöründe üstün başarı bekledikleri eczacıları yetiştirirken biz araştırma ve uzmanlaşma dallarından eczacıları çekerek ne elde etmek istemekteyiz? Tüm bu sorunları görüşmek, halkımızla paylaşmak adına 5 Haziran 2001 tarihinde Ankara Abdi İpekçi parkında eczacılık mesleğinin tarihinde ilk kez eczacılar bir miting gerçekleştirdi.
Beyaz önlükleriyle orada toplanan eczacılar "Sağlık Bakanı'nın eczacı kârlılığını düşürerek eczacılık hizmetinin sürdürülmesini olanaksız hale getiren kararını geri almasını" istediler.
Kaynak: Gündem TEB Haberler, sayı: 3-4 (Nisan-Mayıs).
Elif Özge KURT
HACETTEPE. ÜNİV. ECZ. FAK.
Ancak Gümrük Birliği ile ülkemizde büyük oranda artan ithalat ilaç sektörüne de yansımıştır. 1980'de ülkemizde ilacın % 2'si ithal iken bu oran 2000 yılında ilaç adedi olarak % 26'ya, bedel olarak da % 40'a çıkmıştır. Ülkemizde üretilmeyen kanser ilaçları, gen teknolojisiyle üretilen ilaçlar vb. yanında kendi üretebildiğimiz vitaminler, mineraller, bitkisel ürünler gibi çok sayıda ilacın ithal edildiği görülmektedir.
Ayrıca ülkemizde bulunan 28 çokuluslu ilaç firmasının ancak % 10'unun üretim yaptığı, diğerlerinin fason üretime yöneldiği veya doğrudan ithalata girdikleri görülmektedir. Dikkat çekici bir diğer husus da üretici firmaların ülkemizde ürettikleri bazı ilaçları ithal izni alarak yurtdışından getirtmeye başlamalarıdır.
Türk Eczacılar Birliği (TEB) ithalatçıların artmasını şu nedenlere bağlıyor: Firmaların her başvuruda yeni fiyat alarak enflasyonun üstünde kârlılık sağlamaları, / Yurtdışından vadeli alınan ilaçları ülkemizde peşin satarak, hiç bir yatırım yapmadan ciddi kârlar elde etmeleri, / İthal ilaca fiyat belirlemesinde kârlılık dışında % 22 gibi bir genel masrafın olması dolayısıyla kârlılığın anormal artması.
İlaç sanayii ile ilgisi bulunmayan bazı ithalatçı firmalar yurtdışından getirtmek istedikleri bazı ilaçlara Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsat alamamaları durumunda Tarım ve Köy İşleri Bakanlıklarından kısa sürede ruhsat alabilmekte bu da hiç şüphesiz bir çok olumsuzlukları beraberinde getirmektedir.
İlaç sektöründe ithal çılgınlığı zaten almış başını yürümüşken 17 Nisan 2001 tarihinde Sağlık Bakanlığı'nda sanayicilerin katıldığı (Türk eczacıların çağrılmadığı) toplantıda ithal ilaçta fiyatlandırmaya yönelik kararlar alındı. Toplantıda ithal ilaç fiyatlarının Merkez Bankası döviz kuruyla belirlenmesine karar verildi. İthalatçıların bundan sonra döviz kurlarından etkilenmeyeceği, fiyat belirlenmesinde Merkez Bankası'nın hergün belirlediği ülke kurunun kabul edileceği açıklandı.
YERLİ İLACA % 6, İTHAL İLACA % 50 ZAM
Sağlık Bakanı Osman Durmuş tüm ilaçlara % 6 zam yapıldığını, ithal ilaçta 820 bin lira olarak belirlenen dolar kuru yerine Merkez Bankası dolar kurunun uygulanacağını açıkladı. Doların 1 milyon 200'lerde seyrettiği gözönüne alınırsa ithal ilaçlar % 50 düzeyinde zam almış oluyor.
Ayrıca toplantıda ithalatçıların % 14 kâr haddi % 10'a depocuların % 9 olan kâr haddi % 7'ye düşürülürken eczanelerin % 25 olan kâr hadleri de % 20'ye düşürüldü. Türkiye Eczacılar Birliği Genel Başkanı'nın 18 Nisan'da Bakanla yaptığı görüşmede ilacı temin etmelerinin imkansız olduğu belirtildi. Bakan ise yasalarda ilacı bulundurmayanlara, satmayanlara işlem yapılabileceğini söyleyip, ilacı ithal edip hastanelerde satabileceği tehdidiyle duruma nihayet verdi. Ve görüşme ilaç sektörü ve eczacılar lehine sonuç vermedi...
İlaç sektörünün dünya üzerindeki önemi, ülkelerin gelişmesindeki rolü ve hastalık etkenlerinin-tedavilerinin bulunmasındaki hayati durumu göz önüne alındığında bir ülkenin kendi ilacını üretebilmesinin gerekliliği daha iyi anlaşılır.
Gelişmiş bir ilaç sanayiinin insan sağlığına ve ülke ekonomisine getireceği avantajlar şüphesiz bu sektöre sekte vuran değil destek olan bir devlet politikasını gerektirmektedir.
PATENT YASASI VE ECZACILARIN MİTİNGİ
İlaç sağlıklı yaşam hakkının vazgeçilmez ve onsuz olunmaz ürünüdür. Halkın sağlıklı yaşaması ucuz ve kaliteli ilaç üretimi ile yakından ilgilidir. Söz konusu nedenlerle ilaç ve ilaç sanayii devlet denetiminin yoğun olması gereken bir alandır. Bu sanayiinin çokuluslu ilaç tekellerince yönlendirilmesi, halk adına oluşturulacak sağlık politikaları ile bağdaşmayacaktır.
İlacın patent kapsamına alınması çok uluslu firmalara giderek alana hakim olmasını, yerli ilaç firmalarının pazar payının yabancılar lehine azalmasını, yerli ilaç sanayiinin tamamen yok olmasını getirecektir.
İlacın bulunabilir, alınabilir olması için ilaçta dışa bağımlılığı önlemek için, yerli ilaç sanayiinin yok olmaması için, sosyal güvenlik kurumlarının hizmetlerini sürdürebilmesi için Patent Yasasına hayır denmeli, bu tehlikeli gidişin önü kesilmelidir. Bu yasa ile yerli firmalar yabancı firmalarla rekabet edemeyecek hale gelmiş ve yerli firmalar birleşmek zorunda bırakılmıştır. Her alanda üretimi, üreticiyi cezalandırırcasına getirilen yasalarla ülke ekonomisi dışa bağımlı hale getirilmiştir. Milletin sanayiinin, haberleşmesinin, egemenliğinin dışa bağımlı duruma getirilmeye çalışıldığı Türkiye'de insan sağlığının da bu bağımlılığa katılması aslında çok da şaşırtıcı değil...
Üretimin azalıp ithalatın artması, hemen her ülke için önlem alınması gereken ciddi bir sorun. Çünkü üretim yapmayıp ithal yolunu seçen ülkeler sömürgeleşmekle karşı karşıya kalırlar.
Bunu önüne geçmek için: Ülkemizde üretilen ilaçların ithaline izin verilmemeli, / Çoğu gereksiz olan bir takım ilaçların ithaline izin verilmemeli, / İthal edilen ilacın tüketim miktarı hesaplanarak yılda 3-4 kez ithaline izin verilmelidir.
Dünyada tüm ülkeler kendi sanayiini geliştirmek için çaba sarf ederken bizler de ülkemizde ithal ilaçların giderek artmasını ve ilaç sanayiimizi bitirmesini önlemeliyiz.
AraştIrmalarIn önü kesİlİyor
İlaç sanayiinde, ilaç araştırmalarında eczacıların önüne setler çekilmektedir.
- Tıpta uzmanlık tüzüğündeki değişikliklerle eczacıların uzmanlık yapma hakları ellerinden alınmıştır.
- Yıllardır eczacılar tarafından yürütülen ilaç Eczacılık Genel Müdürlüğü, Sağlık Müdürlüklerinde bulunan Eczacılık Şube Müdürlüğü kadrolarına eczacılar yerine doktorlar atanmıştır.
- Toplum sağlığı adına bilimsel veriler ışığında açıklamalar yapan eczacılar odaları cezalandırılmış denetim altına alınmıştır.
Tüm bunlar neden ve niçin yapılmaktadır?
Bir çok gelişmiş ülkede eczacılık fakültelerinde 7 senelik eğitim verilerek ilaç sektöründe üstün başarı bekledikleri eczacıları yetiştirirken biz araştırma ve uzmanlaşma dallarından eczacıları çekerek ne elde etmek istemekteyiz? Tüm bu sorunları görüşmek, halkımızla paylaşmak adına 5 Haziran 2001 tarihinde Ankara Abdi İpekçi parkında eczacılık mesleğinin tarihinde ilk kez eczacılar bir miting gerçekleştirdi.
Beyaz önlükleriyle orada toplanan eczacılar "Sağlık Bakanı'nın eczacı kârlılığını düşürerek eczacılık hizmetinin sürdürülmesini olanaksız hale getiren kararını geri almasını" istediler.
Kaynak: Gündem TEB Haberler, sayı: 3-4 (Nisan-Mayıs).
Elif Özge KURT
HACETTEPE. ÜNİV. ECZ. FAK.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.