Hücreler kendi aralarında nasıl haberleşirler?
Vücudumuzdaki hücreler sürekli olarak vücut için gerekli olan maddeleri üretirler. Bu üretim sadece kendileri için değil, vücudun bütün organları için yapılır. Çoğu zaman bir hücre grubu, kendisinden çok uzakta, hiç bir zaman karşılaşmayacakları bir başka hücre grubunun ihtiyaç duyduğu proteinleri üretir. Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, vücuttaki trilyonlarca farklı hücre birbirleriyle sürekli ve kusursuz bir iletişim halindedir. Vücuttaki hayatın devamı için gerekli sistemler ancak bu haberleşme sonucu çalışabilirler.
Hücreler arasındaki bu haberleşme, "mesajcı moleküller" aracılığıyla yürütülür. Başta hormonlar olmak üzere, bu moleküller, aynı radyo sinyalleri gibi, bir hücre tarafından bir başka hücreye mesaj göndermek için üretilir. Hormonlar tarafından taşınan mesajlar zinciri vücudu adeta bir yayın ağı gibi kaplar. Vücutta onbinlerce farklı hormon vardır ve bunların hepsi farklı mesajları iletmekle görevlidir.
Hücreler hormonların mesajını nasıl anlar?
Bir hücrenin bir başka hücreye mesaj ulaştırmak için hormon üretmesi, bunu düşünmesi, buna gerek duyması başlı başına bir mucizedir. Ancak daha da ilginç olan, bu hormon tarafından uyarılan hücrelerin getirilen mesajı nasıl anladıklarıdır. Son yıllardaki araştırmalar, hücrelerin yüzeylerinde özel "hormon algılayıcı antenler" bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Moleküllerden oluşan bu antenler çanak şeklindedir ve hormonlar gelip bu çanağa yapışarak hücre içinde bir "sinyal dalgası" başlatmaktadır.
Çanak antenlerin aldığı sinyal, peşpeşe birbirine eklenen özel moleküller tarafından hücre çekirdeğine kadar götürülmektedir. Bu moleküllerin şekilleri ise birbirlerine bağlanmalarını sağlayan özel bir yapıdadır. Scientific Amerikan dergisi bu molekülleri "legolar gibi birbirlerine uyumlu" olarak tanımlamaktadır. Öyle ki bu moleküllerin birbirlerine eklenmesini sağlayan "adaptör moleküller" bile vardır. Tüm bunlar, evrim teorisinin "tesadüfler sonucu ortaya çıkma" iddiasını gülünç hale getirirken, Allah'ın insanı ne kadar kusursuzca yarattığını göstermektedir.
Böyle bir sistemin, böyle bir tasarının varlığı evrimle, tesadüfle açıklanamaz. Dahası bu sistemin işleyişinde de çok büyük, üstün bir akıl ve şuur tecelli etmektedir. Bu akıl ve şuurun kaynağını hücrelerde, moleküllerde aramanın da hiç bir mantığı yoktur. Hormonlar, hormonları üreten ve algılayan hücreler ve vücuttaki tüm sistemler her an Allah'ın emriyle hareket etmektedirler. Yüce Allah'ın benzeri olmayan ilmi bir ayette bize şöyle bildirilmektedir:
"Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner, sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın, ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için" (Talak: 12).
Vücudumuzdaki hücreler sürekli olarak vücut için gerekli olan maddeleri üretirler. Bu üretim sadece kendileri için değil, vücudun bütün organları için yapılır. Çoğu zaman bir hücre grubu, kendisinden çok uzakta, hiç bir zaman karşılaşmayacakları bir başka hücre grubunun ihtiyaç duyduğu proteinleri üretir. Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, vücuttaki trilyonlarca farklı hücre birbirleriyle sürekli ve kusursuz bir iletişim halindedir. Vücuttaki hayatın devamı için gerekli sistemler ancak bu haberleşme sonucu çalışabilirler.
Hücreler arasındaki bu haberleşme, "mesajcı moleküller" aracılığıyla yürütülür. Başta hormonlar olmak üzere, bu moleküller, aynı radyo sinyalleri gibi, bir hücre tarafından bir başka hücreye mesaj göndermek için üretilir. Hormonlar tarafından taşınan mesajlar zinciri vücudu adeta bir yayın ağı gibi kaplar. Vücutta onbinlerce farklı hormon vardır ve bunların hepsi farklı mesajları iletmekle görevlidir.
Hücreler hormonların mesajını nasıl anlar?
Bir hücrenin bir başka hücreye mesaj ulaştırmak için hormon üretmesi, bunu düşünmesi, buna gerek duyması başlı başına bir mucizedir. Ancak daha da ilginç olan, bu hormon tarafından uyarılan hücrelerin getirilen mesajı nasıl anladıklarıdır. Son yıllardaki araştırmalar, hücrelerin yüzeylerinde özel "hormon algılayıcı antenler" bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Moleküllerden oluşan bu antenler çanak şeklindedir ve hormonlar gelip bu çanağa yapışarak hücre içinde bir "sinyal dalgası" başlatmaktadır.
Çanak antenlerin aldığı sinyal, peşpeşe birbirine eklenen özel moleküller tarafından hücre çekirdeğine kadar götürülmektedir. Bu moleküllerin şekilleri ise birbirlerine bağlanmalarını sağlayan özel bir yapıdadır. Scientific Amerikan dergisi bu molekülleri "legolar gibi birbirlerine uyumlu" olarak tanımlamaktadır. Öyle ki bu moleküllerin birbirlerine eklenmesini sağlayan "adaptör moleküller" bile vardır. Tüm bunlar, evrim teorisinin "tesadüfler sonucu ortaya çıkma" iddiasını gülünç hale getirirken, Allah'ın insanı ne kadar kusursuzca yarattığını göstermektedir.
Böyle bir sistemin, böyle bir tasarının varlığı evrimle, tesadüfle açıklanamaz. Dahası bu sistemin işleyişinde de çok büyük, üstün bir akıl ve şuur tecelli etmektedir. Bu akıl ve şuurun kaynağını hücrelerde, moleküllerde aramanın da hiç bir mantığı yoktur. Hormonlar, hormonları üreten ve algılayan hücreler ve vücuttaki tüm sistemler her an Allah'ın emriyle hareket etmektedirler. Yüce Allah'ın benzeri olmayan ilmi bir ayette bize şöyle bildirilmektedir:
"Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner, sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın, ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için" (Talak: 12).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.