Ahiret gerçeği ve insan
Resûlü Ekrem (sav) Veda Hutbesinde; "O'na döneriz" ifadesi ile, ahirette Allah'a mülâki olmayı; bunun için henüz dünyada iken O'na yönelmeyi kasdetmiştir.
Ahiret inancı Allah'a imanın tabiî bir gereğidir. Ahiret inancı; insanın, nefsini murakabe ve muhasebeye çekmesi için önemli bir unsurdur. Bu inanç, insanın düşünce ve hareketlerine müsbet istikamet kazandırır. Ahirete iman, gerek insanın gayesine yönelmesinde, gerekse hak ve adaletin tesisinde asıl unsurlardan olmuştur. Günümüzde insan hak ve hürriyetlerini dava edinenlerin en büyük hatalarından biri de, insanı ahiret inanç ve düşüncelerinden kopuk, başıboş bir varlık olarak telâkki etmeleridir.
Resûlü Ekrem (sav), dünyevî ve uhrevî huzurun ancak Allah'a dönüş ve O'na hesap verme mantığı ile gerçekleşeceğini belirtmiştir: "Yarın, Allah'ınıza kavuşacaksınız. Bugünkü her türlü hâl ve hareketlerinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın, benden sonra eski âdetlere (sapıklığa) dönerek birbirinizin boynunu vurmayın!"
Resûlü Ekrem (sav), bu tarihî ifadeleriyle İslâm'ın önemli bir hususiyetine işaret etmiştir. Çünkü İslâm, iman esaslarını, ahiret inancı ve tefekkürü üzerine bina etmiştir. Allah'a imandan sonra en önemli iman esası ahirete imandır. Pekçok âyet-i kerime ve hadis-i şerif bu gerçeği ifade eder, haber verir:
"De ki: Doğrusu, kendisinden kaçtığınız ölüme mutlak yakalanacaksınız; sonra, görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O, size işlediklerinizi haber verecektir."
Bu gerçeği te'yid eden Resûlü Ekrem (sav), bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Allah'a mülâkatı (ölümü) kerih göreni (ondan hoşlanmayanı) Allah da kerih görür."
Ahiret, kat'î bir gerçektir; tıpkı ölümün yüzde yüz olması gibi... İnsanların gafleti, bu gerçeği değiştirmez. Cenab-ı Hak buyuruyor:
"İnsanların hesap görme zamanı yaklaştı; fakat onlar hâlâ habersiz; Hak'tan yüz çeviriyorlar."
Sevgili Peygamberimiz (sav); "Zevkleri yok eden ölümü, çok anın" buyurmaktadır.
Hasan (ra) diyor ki: "Resûlü Ekrem (sav); 'Hepiniz cennete girmeyi sever misiniz?' buyurdu. (Onlar); 'Evet' demeleri üzerine, Resûlü Ekrem (sav); 'Emellerinizi kısaltın, ölümünüzü gözünüzün önüne getirin ve Allah'tan hakkıyla hayâ edin' buyurdu."
Ve yine Resûlullah (sav) Efendimiz bir duasında; "Allah'ım; ahirete engel olan dünyadan; ölümün hayrına mani olan hayattan ve amelin hayrını meneden emelden sana sığınırım" 29 buyuruyor.
Ahirette Allah'ın huzurunda hesap verme düşüncesi, dünya hayatını gaflette geçirmeyi önler. Zamanı en verimli şekilde değerlendirmek, kendine ve insanlığa hizmet etmek ister insan. Bu hizmette de niyeti, rızâ-i Bârî olur.
Resûlü Ekrem (sav) Veda Hutbesinde; "O'na döneriz" ifadesi ile, ahirette Allah'a mülâki olmayı; bunun için henüz dünyada iken O'na yönelmeyi kasdetmiştir.
Ahiret inancı Allah'a imanın tabiî bir gereğidir. Ahiret inancı; insanın, nefsini murakabe ve muhasebeye çekmesi için önemli bir unsurdur. Bu inanç, insanın düşünce ve hareketlerine müsbet istikamet kazandırır. Ahirete iman, gerek insanın gayesine yönelmesinde, gerekse hak ve adaletin tesisinde asıl unsurlardan olmuştur. Günümüzde insan hak ve hürriyetlerini dava edinenlerin en büyük hatalarından biri de, insanı ahiret inanç ve düşüncelerinden kopuk, başıboş bir varlık olarak telâkki etmeleridir.
Resûlü Ekrem (sav), dünyevî ve uhrevî huzurun ancak Allah'a dönüş ve O'na hesap verme mantığı ile gerçekleşeceğini belirtmiştir: "Yarın, Allah'ınıza kavuşacaksınız. Bugünkü her türlü hâl ve hareketlerinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın, benden sonra eski âdetlere (sapıklığa) dönerek birbirinizin boynunu vurmayın!"
Resûlü Ekrem (sav), bu tarihî ifadeleriyle İslâm'ın önemli bir hususiyetine işaret etmiştir. Çünkü İslâm, iman esaslarını, ahiret inancı ve tefekkürü üzerine bina etmiştir. Allah'a imandan sonra en önemli iman esası ahirete imandır. Pekçok âyet-i kerime ve hadis-i şerif bu gerçeği ifade eder, haber verir:
"De ki: Doğrusu, kendisinden kaçtığınız ölüme mutlak yakalanacaksınız; sonra, görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O, size işlediklerinizi haber verecektir."
Bu gerçeği te'yid eden Resûlü Ekrem (sav), bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Allah'a mülâkatı (ölümü) kerih göreni (ondan hoşlanmayanı) Allah da kerih görür."
Ahiret, kat'î bir gerçektir; tıpkı ölümün yüzde yüz olması gibi... İnsanların gafleti, bu gerçeği değiştirmez. Cenab-ı Hak buyuruyor:
"İnsanların hesap görme zamanı yaklaştı; fakat onlar hâlâ habersiz; Hak'tan yüz çeviriyorlar."
Sevgili Peygamberimiz (sav); "Zevkleri yok eden ölümü, çok anın" buyurmaktadır.
Hasan (ra) diyor ki: "Resûlü Ekrem (sav); 'Hepiniz cennete girmeyi sever misiniz?' buyurdu. (Onlar); 'Evet' demeleri üzerine, Resûlü Ekrem (sav); 'Emellerinizi kısaltın, ölümünüzü gözünüzün önüne getirin ve Allah'tan hakkıyla hayâ edin' buyurdu."
Ve yine Resûlullah (sav) Efendimiz bir duasında; "Allah'ım; ahirete engel olan dünyadan; ölümün hayrına mani olan hayattan ve amelin hayrını meneden emelden sana sığınırım" 29 buyuruyor.
Ahirette Allah'ın huzurunda hesap verme düşüncesi, dünya hayatını gaflette geçirmeyi önler. Zamanı en verimli şekilde değerlendirmek, kendine ve insanlığa hizmet etmek ister insan. Bu hizmette de niyeti, rızâ-i Bârî olur.