Uzun tutukluluğa Anayasa Mahkemesi'nden engel
Anayasa Mahkemesi, uzun tutuklukta mahkemelerin benimsediği yorum nedeniyle bireylerin belirsiz bir süre özgürlükten yoksun bırakılmasının düşünülemeyeceğine hükmetti
07.06.2014 00:00:00
Anayasa Mahkemesi'nin uzun tutukluluğa ilişkin gerekçeli kararları Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Yüksek Mahkeme'nin ilk baktığı dosyada 2006 yılında suç işlemek amacıyla örgüt kurup yönetmek, cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak, silahla kendisini tanınmayacak bir hale koyarak birden fazla kişi ile birlikte yağma suçlarından tutuklanan başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine karar verdi. Anayasa'nın 19. maddesinde herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğunun ilke olarak konulduğu, kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayıldığının anımsatıldığı gerekçede, temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasının Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtildi. Kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin sınırlamaların, kanunda belirtilen esas ve usule uygunluğunu sağlama yükümlülüğünün ilke olarak idari organlara ve derece mahkemelerine ait olduğunun vurgulandığı gerekçede, idare organlarının ve mahkemelerin de esas ve usule ilişkin hukuk kurallarına uymakla yükümlü olduğu kaydedildi. 5271 sayılı Kanun'un 102. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, uzatma süreleri dâhil toplam tutukluluk süresinin azami beş yıl olabileceğinin anımsatıldığı gerekçede, tutuklama tedbirinin bir yaptırım olmadığı için aynı dosya kapsamındaki her bir suç için azami tutukluluk süresinin ayrı ayrı hesaplanmasının kabul edilemeyeceği belirtildi. Suç ve sanık sayısının davanın karmaşık olması gibi etkenlerin tutukluluk süresinin makul olup olmadığı konusundaki değerlendirmede ele alınabilecek faktörler olduğu, kanuni tutukluluk süresinin belirlenmesinde esas alınmalarının mümkün olmadığı ifade edilen gerekçede, kanunla tutukluluk süresi için getirilen üst sınırların makul sürenin aşılmadığı istisnai durumlar için geçerli olabileceği ve hiçbir şekilde kişinin bu süre doluncaya kadar tutulabileceği anlamına gelmeyeceği kaydedildi. Gerekçede üst sınırın aşılmadığı durumlarda dahi somut olaylarda tutukluluk makul süreyi aşmışsa, anayasal hakkın ihlal edildiği sonucuna varılabileceği kaydedildi. ANKA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.