Bu milletin en önemli üç bağı vardır: Din, vatan, millet. Batılılar bu üç özellikten birine karşı olanları daima desteklerler. Onunla o ülkeyi birbirine düşürmeye çalışırlar. Bu hile ve tuzakları sezen kâmil insan, "dindarım, vatanperverim vemilletimin hizmetkârıyım" diyerek bütün bu oyunları bozacak kararlılığı, cesareti, çıkış yolunu ortaya koyuyor
Bayrağın ne denek olduğunu ilkokul yıllarında anlamaya çalışıyordu. Yıllar geçtikçe geçiyor bu konuya yönelemiyordu. Arkadaş çevresinden de bu konuda fikir verenler olmadı. Gençlik yılları derken, iş hayatına atılmıştı. İşte bu günlerde gönül dünyasına hükmeden bir er kişi ile tanışmıştı. Önceleri bu nasihate ermedi. Demek ki hazır değildi. Demek ki zamanı gelmemişti. Atalarımız demir tavında dövülür dememişlerdi ya.Askere gideceği gün yanına yaklaşıp dua istemişti. Kısa bir dua etti bu er kişi. Bu nasıl bir dua idi ki, tezkere alana kadar bir tesbih gibi cümleleri tekrar ediyor adeta bir kuvvet, bir bereket ve huzur yaşıyordu.
Bayrak; tevhiddir, devlettir, bağımsızlıktır, hürriyettir, şeref tacıdır, asalettir.Bu fikir mimarı, bu firaset ummanı kişi, sahneye çıkmış elinde bir bayrak var. Ve bayrağı anlatıyor:Bu bayrak hürriyettir.Bu bayrak tevhid inancıdır.Bu bayrak devlettir.Bu bayrak bağımsızlıktır.Bu bayrak şereftir, asalettir.Bu bayrak şehitlerin kanıyla rengini bulmuştur.Bu bayarak tarihtir.Bir milletin şeref tacıdır. Mübarek ve muazzezdir...Bayrağın bu kadar geniş mânâ ve ehemmiyetini hiç duymamıştı. Tam da askere gideceği sırada Peygamber ocağına uğurlanırken, "Sen bu bayrağın ne demek odluğunu biliyor musun? Bilmelisin" dercesine nasihatler alıyor. Adeta bundan sonra hiç kaybolmayacak, doldukça dolacak ve hatta bayrağa âşık edecek tesirli sözleri, mânâ mimarı birer birer yerine koyuyordu?Ve bir müddet sonra kürsüde?Elindeki bayrağı başına örtüyor. Yüzüne sürüyor.Ne okuduğu okullarda ne gittiği konferanslarda ne de mitinglerde böyle bir şey görmemişti.Bu gönül adamı bayrağı bayraklaştırmıştı. Bayrağa âşık etmişti.Askerde eğitim anında hep birlikte söylenen marşa mı hazırlanmıştı:***Gün doğdu, hep uyandık,Siperlere dayandıkİstiklalin uğruna da,Al kanlara boyandık.Sandılar Türk uyudu,Ata cenge buyurdu,Türkün asker olduğunu,Dünyalara duyurdu.Ülkemiz Türk ülkesi,Âşık eder herkesiÜstümüzden eksilmesinAl bayrağın gölgesi.***Bir dergi getirdiler kapıma.Dergi ne demek? Aylık olarak bir dergi takip etmek ne demek? Bunu bilmeyen kişinin kapısına yine bayrakları bayraklaştıran adam, kapıma bu yolun askerlerini yollamıştı. Dergi, içerik, yazılar? Derken o ayın dergisini hemen okuyor notlar alıyor, diğer çıkacak derginin yolunu gözlüyor. Bir şuur, bir fikir, bir ölçü veren bu derginin öncüsü ve bir nesle ev ev, dükkân dükkan, köşe köşe; posta güvercinlerinin gagaları ile taşıdıkları, nazlı nazlı uçarak ulaştırdıkları dergi birkaç yıl sonra yüzbinlere ulaşıyor.Her ay yıllarca bu dergiyi takip edenler evde çocuklarını yetiştiriyor, öğretmenler talebelerini eğitiyor, milli eğitim okullara tavsiye ediyor... İçten içe insanı yetiştiren bir üniversite. Bu adam, bu çağların ötesine nazar eden bilge insan, dergiyi de bayraklaştırıyor. Bir fikir harf harf, kelime kelime kıtalara etki ediyor. Gönüllerde kendi insanın kültürü ve tarihî ihtişamı dalgalanıyor.
Ahir zamanda karanlık geceler gibi fitneler çıkacakSevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde, "Kıyamet öncesinde karanlık geceler gibi fitneler olacaktır. O günlerde kişi mümin olarak sabahlayacak kâfir olarak akşamlayacak. Mümin olarak akşamlayacak kâfir olarak sabahlayacak. İnsanlar dünya varlığı karşılığında dinlerini satacaklar" buyuruyor. (Riyazu's-Salihin c. 1, Tirmizi).Bilerek veya bilmeyerek dinden kaymalar, modernizm, reformizm adı altında "dini yeniden yorumlayacağım" diyerek dinin aslî unsurlarını bozmaya çalışanlar çıktı. Hıristiyanlık hafakanıyla teslise kayma hareketleri, dinlerarası diyalog, deccal fitneleri yaşanırken, o bilge insan, ayaklarına demir çarıklar giyerek bütün bunlardan insanını korumaya, Hz. Nuh'un gemisi misali selamete çıkarmaya çalıştı.Biri çıktı Allah Resulü'nün (s.a.v) sünnetine, hadislere saldırdı? Bütün bu yanlış yönlendirmelere karşı vatan sathını dolaşarak, sohbetler konferanslar, paneller ile bu milleti ayıktırmaya çalıştı. "İslam'a İtirazlar ve Kur'an-ı Kerim'den Cevaplar" ismiyle şekillenen fikirlerde eserler meydana getirildi. Sadece söz ile değil unutulmasın, yanlış anlaşılmasın, iyice öğrenilsin diye eserler ortaya koyarak gece gündüz çalıştı.Dinlerarası Diyalog fitnesi ilk estirildiği günlerde tek başına ilk önce dimdik karşı duran ve ayıktıran O?Gerek siyasi, gerek iktisadi, gerek kültürel oyunlarla bu milletin mayasını, bu milletin dirliğini bozmaya çalışanlara karşı hiç durmadan koştu. Bütün bu konularda, ufku, hayırda yarışı, takva ve ihlâsıyla bayrakları en önde taşıyanları yetiştirerek kendisi bayrakları bayraklaştırdı.
"Bayrak Dede"Aslında bu yazımın başlığını "Gelibolu'da medfun olan; bayrağım yere düşmesin, düşman eline geçmesin diye bayrağı lokma lokma yutan" aşk ve mânâ sözü olarak "bayrak dede" koyacaktım. Sonra baktım ki sadece bayrağı değil bu milletin değerlerine, bayrağı, sancağı, devleti, ordusu, dini, kültürü, evladı, nesli, büyüğü ve küçüğü, taşı ve toprağına sahip çıkan, bayraklaştıran bir adama sadece bayrak dede demek uygun olmazdı.Biri soruyor; hocam, banka kredisi hakkında ne dersiniz?"Ölürseniz erkekçe ölün" diyor. Helal ve haram hududunu böylesine titizlikle yaşıyor. Birçok ilahiyatçı çıkıp bu konuda nefislere uygun fetvalar verirken O, dinin izzeti, İslam hukuku ve tertibi konusunda hükmü saptırmıyor. Dinin her alanında, tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, siyer? sahalarında eserlerinin tamamında, sözlerinde Ehl-i Beyt aşkı ve sünnet bağlılığı ile en mükemmel ölçüleri ortaya koyuyor. Sadece kavramlara getirdiği tarifler O'nun bu çağın değil çağların, devirlerin, sonsuzluğun adamı olduğuna delil olarak yeter. Bunlarda da bayrak oluyor. Lider, hoca, ilmî kişilik, araştırmacı, hakikatlerin derinliğine vukufiyetle ileri görüşlü.Bu milletin en önemli üç bağı vardır: Din, vatan, millet.Dikkat edilirse batılılar bu üç özellikten birine muhalif olanları her zaman destekler ve yanında olur. Onunla o ülkeyi birbirine düşürmeye çalışır. Bu hile ve tuzakları sezen bu adam "dindarım, vatanperverim ve milletimin hizmetkârıyım" diyerek bütün bu oyunları bozacak kararlılığı, cesareti, çıkış yolunu ortaya koyuyor.Başımız ve gözümüz üstüneGönlümüz ve sadakatimiz,Bayrak olup özümüzü tutanBu milletin aksakallısınaHızır gibi sıkıntılarımıza yetişenineGönül dostuna, Hak adamınaLokman hekim gibi dertlerimize deva olana,Hikmet ve marifet ile karanlıklara ışık saçanaBayrak dedelerin dedesine, ağabeylerin ağabeysine selam olsun!..n Mustafa Sabri
Bayrağın ne denek olduğunu ilkokul yıllarında anlamaya çalışıyordu. Yıllar geçtikçe geçiyor bu konuya yönelemiyordu. Arkadaş çevresinden de bu konuda fikir verenler olmadı. Gençlik yılları derken, iş hayatına atılmıştı. İşte bu günlerde gönül dünyasına hükmeden bir er kişi ile tanışmıştı. Önceleri bu nasihate ermedi. Demek ki hazır değildi. Demek ki zamanı gelmemişti. Atalarımız demir tavında dövülür dememişlerdi ya.Askere gideceği gün yanına yaklaşıp dua istemişti. Kısa bir dua etti bu er kişi. Bu nasıl bir dua idi ki, tezkere alana kadar bir tesbih gibi cümleleri tekrar ediyor adeta bir kuvvet, bir bereket ve huzur yaşıyordu.
Bayrak; tevhiddir, devlettir, bağımsızlıktır, hürriyettir, şeref tacıdır, asalettir.Bu fikir mimarı, bu firaset ummanı kişi, sahneye çıkmış elinde bir bayrak var. Ve bayrağı anlatıyor:Bu bayrak hürriyettir.Bu bayrak tevhid inancıdır.Bu bayrak devlettir.Bu bayrak bağımsızlıktır.Bu bayrak şereftir, asalettir.Bu bayrak şehitlerin kanıyla rengini bulmuştur.Bu bayarak tarihtir.Bir milletin şeref tacıdır. Mübarek ve muazzezdir...Bayrağın bu kadar geniş mânâ ve ehemmiyetini hiç duymamıştı. Tam da askere gideceği sırada Peygamber ocağına uğurlanırken, "Sen bu bayrağın ne demek odluğunu biliyor musun? Bilmelisin" dercesine nasihatler alıyor. Adeta bundan sonra hiç kaybolmayacak, doldukça dolacak ve hatta bayrağa âşık edecek tesirli sözleri, mânâ mimarı birer birer yerine koyuyordu?Ve bir müddet sonra kürsüde?Elindeki bayrağı başına örtüyor. Yüzüne sürüyor.Ne okuduğu okullarda ne gittiği konferanslarda ne de mitinglerde böyle bir şey görmemişti.Bu gönül adamı bayrağı bayraklaştırmıştı. Bayrağa âşık etmişti.Askerde eğitim anında hep birlikte söylenen marşa mı hazırlanmıştı:***Gün doğdu, hep uyandık,Siperlere dayandıkİstiklalin uğruna da,Al kanlara boyandık.Sandılar Türk uyudu,Ata cenge buyurdu,Türkün asker olduğunu,Dünyalara duyurdu.Ülkemiz Türk ülkesi,Âşık eder herkesiÜstümüzden eksilmesinAl bayrağın gölgesi.***Bir dergi getirdiler kapıma.Dergi ne demek? Aylık olarak bir dergi takip etmek ne demek? Bunu bilmeyen kişinin kapısına yine bayrakları bayraklaştıran adam, kapıma bu yolun askerlerini yollamıştı. Dergi, içerik, yazılar? Derken o ayın dergisini hemen okuyor notlar alıyor, diğer çıkacak derginin yolunu gözlüyor. Bir şuur, bir fikir, bir ölçü veren bu derginin öncüsü ve bir nesle ev ev, dükkân dükkan, köşe köşe; posta güvercinlerinin gagaları ile taşıdıkları, nazlı nazlı uçarak ulaştırdıkları dergi birkaç yıl sonra yüzbinlere ulaşıyor.Her ay yıllarca bu dergiyi takip edenler evde çocuklarını yetiştiriyor, öğretmenler talebelerini eğitiyor, milli eğitim okullara tavsiye ediyor... İçten içe insanı yetiştiren bir üniversite. Bu adam, bu çağların ötesine nazar eden bilge insan, dergiyi de bayraklaştırıyor. Bir fikir harf harf, kelime kelime kıtalara etki ediyor. Gönüllerde kendi insanın kültürü ve tarihî ihtişamı dalgalanıyor.
Ahir zamanda karanlık geceler gibi fitneler çıkacakSevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde, "Kıyamet öncesinde karanlık geceler gibi fitneler olacaktır. O günlerde kişi mümin olarak sabahlayacak kâfir olarak akşamlayacak. Mümin olarak akşamlayacak kâfir olarak sabahlayacak. İnsanlar dünya varlığı karşılığında dinlerini satacaklar" buyuruyor. (Riyazu's-Salihin c. 1, Tirmizi).Bilerek veya bilmeyerek dinden kaymalar, modernizm, reformizm adı altında "dini yeniden yorumlayacağım" diyerek dinin aslî unsurlarını bozmaya çalışanlar çıktı. Hıristiyanlık hafakanıyla teslise kayma hareketleri, dinlerarası diyalog, deccal fitneleri yaşanırken, o bilge insan, ayaklarına demir çarıklar giyerek bütün bunlardan insanını korumaya, Hz. Nuh'un gemisi misali selamete çıkarmaya çalıştı.Biri çıktı Allah Resulü'nün (s.a.v) sünnetine, hadislere saldırdı? Bütün bu yanlış yönlendirmelere karşı vatan sathını dolaşarak, sohbetler konferanslar, paneller ile bu milleti ayıktırmaya çalıştı. "İslam'a İtirazlar ve Kur'an-ı Kerim'den Cevaplar" ismiyle şekillenen fikirlerde eserler meydana getirildi. Sadece söz ile değil unutulmasın, yanlış anlaşılmasın, iyice öğrenilsin diye eserler ortaya koyarak gece gündüz çalıştı.Dinlerarası Diyalog fitnesi ilk estirildiği günlerde tek başına ilk önce dimdik karşı duran ve ayıktıran O?Gerek siyasi, gerek iktisadi, gerek kültürel oyunlarla bu milletin mayasını, bu milletin dirliğini bozmaya çalışanlara karşı hiç durmadan koştu. Bütün bu konularda, ufku, hayırda yarışı, takva ve ihlâsıyla bayrakları en önde taşıyanları yetiştirerek kendisi bayrakları bayraklaştırdı.
"Bayrak Dede"Aslında bu yazımın başlığını "Gelibolu'da medfun olan; bayrağım yere düşmesin, düşman eline geçmesin diye bayrağı lokma lokma yutan" aşk ve mânâ sözü olarak "bayrak dede" koyacaktım. Sonra baktım ki sadece bayrağı değil bu milletin değerlerine, bayrağı, sancağı, devleti, ordusu, dini, kültürü, evladı, nesli, büyüğü ve küçüğü, taşı ve toprağına sahip çıkan, bayraklaştıran bir adama sadece bayrak dede demek uygun olmazdı.Biri soruyor; hocam, banka kredisi hakkında ne dersiniz?"Ölürseniz erkekçe ölün" diyor. Helal ve haram hududunu böylesine titizlikle yaşıyor. Birçok ilahiyatçı çıkıp bu konuda nefislere uygun fetvalar verirken O, dinin izzeti, İslam hukuku ve tertibi konusunda hükmü saptırmıyor. Dinin her alanında, tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, siyer? sahalarında eserlerinin tamamında, sözlerinde Ehl-i Beyt aşkı ve sünnet bağlılığı ile en mükemmel ölçüleri ortaya koyuyor. Sadece kavramlara getirdiği tarifler O'nun bu çağın değil çağların, devirlerin, sonsuzluğun adamı olduğuna delil olarak yeter. Bunlarda da bayrak oluyor. Lider, hoca, ilmî kişilik, araştırmacı, hakikatlerin derinliğine vukufiyetle ileri görüşlü.Bu milletin en önemli üç bağı vardır: Din, vatan, millet.Dikkat edilirse batılılar bu üç özellikten birine muhalif olanları her zaman destekler ve yanında olur. Onunla o ülkeyi birbirine düşürmeye çalışır. Bu hile ve tuzakları sezen bu adam "dindarım, vatanperverim ve milletimin hizmetkârıyım" diyerek bütün bu oyunları bozacak kararlılığı, cesareti, çıkış yolunu ortaya koyuyor.Başımız ve gözümüz üstüneGönlümüz ve sadakatimiz,Bayrak olup özümüzü tutanBu milletin aksakallısınaHızır gibi sıkıntılarımıza yetişenineGönül dostuna, Hak adamınaLokman hekim gibi dertlerimize deva olana,Hikmet ve marifet ile karanlıklara ışık saçanaBayrak dedelerin dedesine, ağabeylerin ağabeysine selam olsun!..n Mustafa Sabri
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.