Ümmetin en faziletlisi İmam Ali’dir
İmam Rıza (a.s.) buyurdu ki: “Peygamber (s.a.a)’in ümmetine olan şefkati, babanın evladına olan şefkati gibidir; ümmetinin en faziletlisi Ali (a.s)’dır. Resûlullah’tan sonra Hz. Ali’nin onlara olan şefkati, Hz. Resûlullah’ın şefkati gibidir”
02.02.2024 11:59:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Muhammed bin İbrahim el-Talikanî (r.a), metindeki senetle Hasan bin Ali bin Fazzal'dan, o da babasından şöyle rivayet ediyor:
İmam Rıza (a.s)'dan, Resûlullah (s.a.a)'in künyesinin Ebu'l-Kâsım olmasının sebebini sordum.
İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Çünkü onun Kâsım adında bir oğlu vardı (ondan dolayı Ebu'l-Kâsım denilirdi)."
"Ey Resûlullah'ın evladı! Beni daha fazla izaha layık görmüyor musun? Diye sorduğumda şöyle buyurdular: "Evet, acaba benim ve Ali'nin bu ümmetin babaları olduğumuzu biliyor musun?"
"Evet, biliyorum" dedim.
Buyurdular ki: "Acaba Resûlullah (s.a.a)'in bütün ümmetin babası olduğunu ve Ali (a.s)'ın da bu ümmetten olduğunu biliyor musun?"
Ben; "evet" dedim.
Daha sonra şöyle buyurdular: "Acaba Ali (a.s)'ın cennet ve cehennemi bölen birisi olduğunu da biliyor musun?"
"Evet" dedim.
O zaman İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "İşte bu yüzden Resûlullah (s.a.a)'e Ebu'l-Kâsım" (cennet ile cehennemi bölenim babası) denildi."
İmam (a.s)'a "Bu sözün manası nedir?" diye sorduğumda şöyle buyurdular: "Peygamber (s.a.a)'in ümmetine olan şefkati, babanın evladına olan şefkati gibidir; ümmetinin en faziletlisi Ali (a.s)'dır. Resûlullah'tan sonra Hz. Ali'nin onlara olan şefkati, Hz. Resûlullah'ın şefkati gibidir. Çünkü Ali (a.s), Resûlullah (s.a.a)'in vasi ve halifesi ve O'ndan sonra İmam idi. İşte bu yüzden 'Ben ve Ali bu ümmetin babasıyız' buyurmuştur.
Yine, Resûlullah (s.a.a) minbere çıkarak şöyle buyurmuştur: 'Kim ölür de geride borç ve çoluk çocuk bırakırsa, borcunu ödemek, ailesinin geçimini sağlamak Benim üzerimedir ve kim ölür de geride mal ve servet bırakırsa bu mal, onun vârislerinindir.' İşte bundan dolayı onlara kendi baba ve annelerinden, hatta kendilerine, kendilerinden daha yetki sahibidir. Emirü'l-Mü'minîn Ali (a.s) da, Resûlullah (s.a.a)'den sonra bu yetkiye sahip olmuştur."
İmam Rıza (a.s)'dan, Resûlullah (s.a.a)'in künyesinin Ebu'l-Kâsım olmasının sebebini sordum.
İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Çünkü onun Kâsım adında bir oğlu vardı (ondan dolayı Ebu'l-Kâsım denilirdi)."
"Ey Resûlullah'ın evladı! Beni daha fazla izaha layık görmüyor musun? Diye sorduğumda şöyle buyurdular: "Evet, acaba benim ve Ali'nin bu ümmetin babaları olduğumuzu biliyor musun?"
"Evet, biliyorum" dedim.
Buyurdular ki: "Acaba Resûlullah (s.a.a)'in bütün ümmetin babası olduğunu ve Ali (a.s)'ın da bu ümmetten olduğunu biliyor musun?"
Ben; "evet" dedim.
Daha sonra şöyle buyurdular: "Acaba Ali (a.s)'ın cennet ve cehennemi bölen birisi olduğunu da biliyor musun?"
"Evet" dedim.
O zaman İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "İşte bu yüzden Resûlullah (s.a.a)'e Ebu'l-Kâsım" (cennet ile cehennemi bölenim babası) denildi."
İmam (a.s)'a "Bu sözün manası nedir?" diye sorduğumda şöyle buyurdular: "Peygamber (s.a.a)'in ümmetine olan şefkati, babanın evladına olan şefkati gibidir; ümmetinin en faziletlisi Ali (a.s)'dır. Resûlullah'tan sonra Hz. Ali'nin onlara olan şefkati, Hz. Resûlullah'ın şefkati gibidir. Çünkü Ali (a.s), Resûlullah (s.a.a)'in vasi ve halifesi ve O'ndan sonra İmam idi. İşte bu yüzden 'Ben ve Ali bu ümmetin babasıyız' buyurmuştur.
Yine, Resûlullah (s.a.a) minbere çıkarak şöyle buyurmuştur: 'Kim ölür de geride borç ve çoluk çocuk bırakırsa, borcunu ödemek, ailesinin geçimini sağlamak Benim üzerimedir ve kim ölür de geride mal ve servet bırakırsa bu mal, onun vârislerinindir.' İşte bundan dolayı onlara kendi baba ve annelerinden, hatta kendilerine, kendilerinden daha yetki sahibidir. Emirü'l-Mü'minîn Ali (a.s) da, Resûlullah (s.a.a)'den sonra bu yetkiye sahip olmuştur."