Üç Civan...

Koca koğuş adeta tek kişilik hücre gibi sessiz bir tavır almıştı. Herkes tek yürekten beslenir gibi o koca yürekli üç civana bakıyor ve içlerinden ağlıyorlardı. Bir an Deniz, Hüseyin'e doğru dönerek, "Hüseyin birazdan asılacağız korkuyor musun?" der. Hüseyin kendinden emin ve güçlü bir yürek ile "Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık" der ve elini Yusuf'un omuzuna atar…

Evet dostlar, onlar korkuyu Kerbela'da bırakan, ölümden korkmadan dar ağacına çıkan ve kendilerini Türkiye'ye adamış milyonlarca gençten sadece üçü. Yaşları henüz 23'ü bulmuşken, yaşam dağının zirvesine adım atmış gençlerdi onlar. Onlar, Anıtkabir'de Ata'nın önünde söz vermiş, bu uğurda canlarını feda etmeye hazır cesur yüreklerdi.

Bu gençlerin hikayesi, sadece yaşanmış bir öykü değil, aynı zamanda bir vatan sevgisi ve bağımsızlık aşkının simgesidir. Kendi geleceklerini değil, ülkelerinin geleceğini düşünen; kişisel çıkarlarını değil, milletin çıkarlarını ön planda tutan bu gençler, tarih boyunca hafızalarda yer edinmiştir. Onların cesareti, fedakârlığı ve vatan sevgisi, bugün dahi pek çok insan için ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

İşte bu civanlar Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın tam bağımsızlık ve Atatürk sevdası için verdikleri bağımsızlık mücadelesi uğruna idam edilişlerinin üzerinden tam 52 yıl geçti. Onların ölüm yıldönümlerinde ben de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin için yaptıklarına değineceğim. 

Deniz Gezmiş'in Filistin'e destek eylemleri, Türkiye tarihinin önemli dönemeçlerinden birini oluşturur. Gezmiş, Filistin halkının yaşadığı zorluklara dikkat çekmek ve onlara destek olmak amacıyla cesur adımlar atmıştır. Bu eylemler, o dönemde hem Türkiye'de hem de uluslararası platformlarda büyük yankı uyandırmıştır. Deniz Gezmiş'in Filistin'e destek eylemleri, gençlik hareketinin politik alandaki etkisini ve gücünü göstermesi açısından da önemlidir. 

Deniz gezmiş, 1969 yılında ailesine Kuşadası'na bir kampa katılacağını söyleyip evden ayrılarak Filistin'in yolunu tuttu ve Filistin için ilk göğüs göğse mücadelesine orada başladı. Ve sonrasında ülkeye dönerek arkadaşları ile İsrail'in Filistin halkına yönelik zulmüne karşı seslerini duyurmak için ellerinden geleni yaptı. 

Bu eylemler, gençlik hareketinin sosyal adalet, özgürlük ve eşitlik gibi değerlere olan bağlılığını ortaya koymuştur. Ancak, Deniz Gezmiş'in Filistin'e destek eylemleri aynı zamanda tartışmalara da yol açmıştır. Bazı kesimler tarafından desteklenirken, diğerleri tarafından eleştirilmiştir. 

Eylemlerin yasal zeminde değerlendirilmesi ve etkileri üzerinde farklı görüşler ileri sürülmüştür. Sonuç olarak Deniz Gezmiş'in Filistin'e destek eylemleri, Türkiye tarihinin önemli bir parçasını oluşturmakta ve gençlik hareketinin gücünü ve etkisini gözler önüne sermektedir. Bu eylemler, Gezmiş ve arkadaşlarının sosyal adalet ve özgürlük mücadelesindeki kararlılığını ve cesaretini yansıtmaktadır. Gezmiş'in hatırası, Filistin'e ve gençlik hareketine olan destek ve bağlılıkla yaşamaya devam etmektedir.  

Bu bağlamda Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2019 yılında bir mitingde Deniz Gezmiş ve arkadaşları için söylediği cümleler halen daha kulaklarımızda yankılanıyor:

"Amerika'nın 6. Filosu İstanbul'a geliyor ve Tophane'de demirliyor. Solcu arkadaşlar Amerikan askerlerini karaya çıkarmamak için yürüyüşe başladılar. Müslüman dediğimiz insanlar da Amerikan filosuna karşı namaz kılıyor. Yani Amerikan filosuna karşı namaz kılan bu adamlar Müslüman, Amerikanlıları protesto eden Deniz Gezmiş ve arkadaşları kâfir, öyle mi? Ben reddediyorum bunu. 

Deniz Gezmiş Aleviydi. Biz O yargılanırken, 'birkaç insan vurdu, illegal örgüt kurdular vs. sanıyorduk' baktık ki en sonunda hiç kimseye dokunmamışlar. Ben hayret ettim, bir insan nasıl olur da düşüncesinden dolayı idam edilir? Ne yaptı bu insanlar? Deniz Gezmiş Filistin'e gitti ve İsrail ile savaştı. Allah'ın ve Resulü'nün safında oldu, yahu sen bir defa bu safta oldun mu? Hep dini kullandın, istismar ettin, Filistin'i de öyle. Unutmayın bu insanlar dört dörtlük Müslüman'dı." 

Hatta geçen hafta, haftayı değerlendiren BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın, Deniz Gezmiş ve arkadaşları hakkında söyledikleri altı çizilerek dinlenmesi gereken tespitler olduğu aşikâr:

"Deniz Gezmiş'in son cümleleri, 'Kendimi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsızlığına adıyorum' oldu.

Türkiye'de milliyetçi kesim tarafından çokça hedef tahtasına konuldular. Bunu asla doğru bulmuyorum, muhafazakâr milliyetçi bir birey olarak söylüyorum bunu. İşte banka soydu, adam kaçırdı, adam vurdu gibi... Bunların hiçbirinin tarihsel olarak ispatı yoktur. 23 yaşında bir gencin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne oluşturabileceği hiçbir tehdit de yoktur. Bunu da çok net bir şekilde söyleyeyim. Bugün Türkiye'deki 23 yaşında bütün gençleri toplayalım tamamı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne bir tehdit oluşturamaz. Bu tamamen bir propagandanın eseriydi."   

Evet, yazının başlığındaki gibi 'Üç Civan'dı onlar. Şimdiki milyonlarca Türk gencinin olduğu gibi tam bağımsızlık ve Atatürk sevdalısını yüreğinde taşıyan bu toprakların evlatları idi.