TV çocuk bakıcısı değildir
Türkiye’de ve dünyada artık kişilerin medyanın verdiği bilgi kirliliğinden nasıl korunacağının tartışıldığını belirten uzmanlar, “Televizyonları çocuklarımıza bakıcı tayin etmemeliyiz” dedi
13.12.2012 00:00:00
‘Ebeveyn-Çocuk-Medya İlişkisi’ konulu
eğitim programında, kitle iletişim araçlarının ve internetin nasıl bilinçli
kullanılabileceği ve medya ile aile ilişkileri ele alındı. Programda konuşan
Prof. Dr. Şule Altun, yürüttükleri projeyle aile bütünlüğünün sağlanmasına
katkıda bulunmak istediklerini belirtti. Projenin çeşitli aşamaları olduğunu
anlatan Altun, “Bunun ilki medya, aile ve çocuk ilişkisi üzerinedir. Medyanın
aile üzerine ciddi bir etkisi var. Seminerde interneti ve televizyonları
kapatın demiyoruz. Görsel ve yazılı basını nasıl yararlı kullanabileceğimizi
ele alıyoruz. Bundan sonra aile-çocuk ilişkisi, evlilik öncesi eğitim gibi
çalışma konularımız olacak. Eğitici eğitimlerimize katılanlar, daha sonra kendi
çevresinde burada öğrendiklerini aktarıyor. Böylece daha geniş kitlelere
ulaşabiliyoruz” diye konuştu.
Programda “Kitle İletişim Araçlarında Doğru Bilgiye Nasıl Ulaşılır?” konusunda
bilgiler veren Kitle İletişim Uzmanı Kübra Kuruali, iletişimde kaynağın hedefe
medyayla ulaştığını ifade etti. Artık tek kanal ve radyo üzerinden yayın
yapılmadığını, 24’ü ulusal olmak üzere 254 tane televizyon, 36’sı ulusal olmak
üzere bin 92 tane radyo bulunduğunu hatırlatan Kuruali, “Şifreli yayın yapan
televizyonlar bu sayıya dahil değil. Cep telefonlarını ve interneti de katarsak
sayısız yayın işgali altındayız. Türkiye’de ve dünyada artık kişilerin medyanın
verdiği bilgi kirliliğinden nasıl korunacağı tartışılıyor. Yasalar çıkartılıyor.
RTÜK’ün bu konuda son yıllarda iyi çalışmaları var. Artık televizyonun sabah
kalktığımız gibi açıp gece yatarken kapatılacak bir alet olmadığının farkına
varmalıyız. Televizyonları çocuklarımıza bakıcı tayin etmemeliyiz” dedi. İHA
eğitim programında, kitle iletişim araçlarının ve internetin nasıl bilinçli
kullanılabileceği ve medya ile aile ilişkileri ele alındı. Programda konuşan
Prof. Dr. Şule Altun, yürüttükleri projeyle aile bütünlüğünün sağlanmasına
katkıda bulunmak istediklerini belirtti. Projenin çeşitli aşamaları olduğunu
anlatan Altun, “Bunun ilki medya, aile ve çocuk ilişkisi üzerinedir. Medyanın
aile üzerine ciddi bir etkisi var. Seminerde interneti ve televizyonları
kapatın demiyoruz. Görsel ve yazılı basını nasıl yararlı kullanabileceğimizi
ele alıyoruz. Bundan sonra aile-çocuk ilişkisi, evlilik öncesi eğitim gibi
çalışma konularımız olacak. Eğitici eğitimlerimize katılanlar, daha sonra kendi
çevresinde burada öğrendiklerini aktarıyor. Böylece daha geniş kitlelere
ulaşabiliyoruz” diye konuştu.
Programda “Kitle İletişim Araçlarında Doğru Bilgiye Nasıl Ulaşılır?” konusunda
bilgiler veren Kitle İletişim Uzmanı Kübra Kuruali, iletişimde kaynağın hedefe
medyayla ulaştığını ifade etti. Artık tek kanal ve radyo üzerinden yayın
yapılmadığını, 24’ü ulusal olmak üzere 254 tane televizyon, 36’sı ulusal olmak
üzere bin 92 tane radyo bulunduğunu hatırlatan Kuruali, “Şifreli yayın yapan
televizyonlar bu sayıya dahil değil. Cep telefonlarını ve interneti de katarsak
sayısız yayın işgali altındayız. Türkiye’de ve dünyada artık kişilerin medyanın
verdiği bilgi kirliliğinden nasıl korunacağı tartışılıyor. Yasalar çıkartılıyor.
RTÜK’ün bu konuda son yıllarda iyi çalışmaları var. Artık televizyonun sabah
kalktığımız gibi açıp gece yatarken kapatılacak bir alet olmadığının farkına
varmalıyız. Televizyonları çocuklarımıza bakıcı tayin etmemeliyiz” dedi. İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.