TÜSİAD'dan yaylım ateşe devam
TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye'nin her geçen gün enflasyonla mücadelesinin zorlaştığına işaret ederek, "Faiz indirimi yapılsa dahi artık bu süreç istediğimiz ölçüde uzun vadeli kredi faizine yansımamakta. Bu da büyümenin sürdürülebilir olmadığını, kaynak ihtiyacı olduğunu ve o kaynağın maliyetli olduğunu gösteriyor" dedi.
13.11.2021 17:03:00





TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, Merkez Bankası'nın attığı adımların, ortaya koyduğu tercihlerin enflasyonla mücadelede başarıyı getirmeyeceğini savunarak, "Var olan yöntemle de, konulan kısa vadeli hedeflere erişilebileceği görüşünde değiliz. Kur üzerinde yaşanan baskı ve finansal istikrara halihazırda gelen zarar zaten bunu da net ortaya koymakta. Üstelik bu yalnızca son dönemin problemi de değil. Türkiye'de enflasyon dinamikleri 2015'ten itibaren bozuluyor. Sürekli olarak faiz indirimlerinde aceleci davranıyoruz. Şimdiki sürecin geçtiğimiz 5-6 yıldan en önemli farkı şu ki, artık dünyada da enflasyon var. Rüzgar arkamızdan esmiyor. Bu mücadelede önümüze gelen her fırsatı kaçırdık maalesef. Şimdi de global koşullar bizi çok daha zorlu enflasyonist bir ortama sokuyor. Fiyat istikrarı olmadan büyüme sağlayamayız. Cümlelerimizde fiyat istikrarı olsa da, buraya giden yöntemlerimiz sürekli başarısız olmakta. Bu da ülkemizde alım gücünü belirgin düşürmekte. Sürdürülebilir bir tüketici talebinin alım gücünün olmadığı bir ortamda, yatırım ve üretim kararı almak ne kadar mümkün olabilir? Piyasayı canlandırmanın yolunun maalesef sadece faizi düşürerek olamayacağını artık hepimiz görmüş olmalıyız" şeklinde konuştu.
Günümüzde refahın asıl belirleyicisinin ne yer altı kaynakları, ne de fiziksel sermaye olduğunu savunan Kaslowski, Oksijen'e verdiği mülakatta, "Refahın en önemli belirleyicisi artık maddi olmayan kaynaklar. Gelişmiş ülkelerde refah insana, insanın geliştirdiği teknolojiye ve kurumlara dayanıyor. O nedenle 'insan, bilim, kurumlar' vurgusunu yapıyoruz. Bu üç unsurun güçlendirilmesi üzerine kurulu yeni bir kalkınma anlayışını hayata geçirmeliyiz" dedi.
Büyüme ucuz krediyle geldi
İktisadi anlamda pandemi döneminde Türkiye ekonomisinin daralmadığına işaret eden Kaslowski, "2020 tamamında reel bazda yüzde 2 büyüdük; bu yıl da reel yüzde 9 büyüyeceğimizi hesaplıyoruz. Bu performansta o dönem enflasyonu yükseltmek pahasına, ucuz kredi sağlayıp, kredi arzını bollaştırmamız rol oynadı. Yan etkisi çok yüksek enflasyon ve azalan kredi arzı oldu. Bu sarmaldan çıkamayışımızın temelinde, yüksek büyüme uğruna attığımız ucuz kredi sağlama adımları rol oynuyor. Her geçen gün enflasyon ile mücadelemiz zorlaşıyor. Faiz indirimi yapılsa dahi artık bu süreç istediğimiz ölçüde uzun vadeli kredi faizine yansımamakta. Bu da büyümenin sürdürülebilir olmadığını, kaynak ihtiyacı olduğunu ve o kaynağın maliyetli olduğunu gösteriyor. Esas mühim olan büyümenin sürdürülebilir olması, istihdama katkı sağlaması ve hane halkına yansıması. Büyüme olsa dahi bu her kesime eşit yansımıyor ve kapsayıcı değil. Gelir dağılımı eşitsizliği artıyor. Günü kurtarmak değil uzun vadeye odaklanmak lazım" şeklinde konuştu.
Gençler gidiyor
Türkiye'den yurt dışına göç edenlerin sayısındaki artışa da dikkat çeken Kaslowski, "Göç edenlerin en büyük bölümünü 25-29 yaş arası gençlerin oluşturması beyin göçünün önüne geçilmesinin önemine işaret ediyor. Yurt dışına göçün sadece ekonomik nedenlerle olmadığını, kurumsal yapıları ve demokrasisi güçlü ülkelere doğru bir göçün yaşandığını ise göz ardı etmemeliyiz" diye konuştu. EKONOMİ SERVİSİ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.