Türkiye yanıyor
Sözde müttefik ülkeler ve onların bölgesel uzantıları, Türkiye'yi yangın yerine çevirdi. Küresel güç çevrelerinin Büyük İsrail'i kurma projesi olarak 2004'te hayata geçirilen BOP siyaseti hem bölgeyi, hem de ülkemizi yıkıntıya sürüklüyor
18.02.2016 00:00:00
YENİ MESAJ HABER MERKEZİ
Aralık 2010'da Tunus'ta startı verilen, ardından İslam dünyasının kilit ülkeleri konumundaki Mısır, Libya, Yemen ve Suriye'nin yakılıp yıkılmasına yol açan ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), beklenildiği gibi Türkiye'yi de kanlı anaforuna aldı, yakmaya başladı.
Ankara'nın ABD aklıyla yürüttüğü BOP siyaseti önce bölgeyi yaktı sonra bu yangın Türkiye'ye sıçradı. Bir yandan Güneydoğu'da dağdan şehre inen PKK ile devam eden sokak çatışmaları, öte yandan da Ortadoğu kaynaklı terör Türkiye'yi çepeçevre kuşattı. 2013 yılından bu yana Cilvegözü, Reyhanlı, Suruç, Ankara Garı, Sultanahmet ve şimdi yeniden Ankara bombalı saldırıların hedefi oldu. Ankara'da, İnönü Bulvarı'nı Dikmen Caddesi'ne bağlayan Merasim Sokak'ta askeri servis araçlarının geçişi sırasında patlama meydana geldi.
Genelkurmay, TBMM, Milli Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Başbakanlık ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın da bulunduğu 'devletin kalpgâh'ı olarak nitelenen bölgede gerçekleştirilen terör saldırısında 28 kişi öldü, 61 kişi yaralandı.
Ahmet Davutoğlu 'YPG yaptı' dedi
Hain saldırının ardından herkes 'kim ve neden' sorusunu sorarken olayla ilgili yayın yasağı getirildi. Saldırıya ilişkin ilk detay ise Başbakan Ahmet Davtuoğlu'ndan geldi. Personeli hedef alınan Genelkurmay'ı ziyaret eden Davutoğlu burada yaptığı açıklamada saldırının terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD-YPG (Demokratik Birlik Partisi-Halk Savunma Birlikleri) tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Davutoğlu, "Şu anda failler konusu tümüyle aydınlanmış bulunmaktadır. Kesin bir şekilde bu saldırının Türkiye içindeki bölücü terör örgütü mensuplarıyla ve Suriye'den sızan YPG mensubu bir kişinin birlikte gerçekleştirdiği ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu intihar saldırısını gerçekleştiren Salih Neccar isimli kişi Kuzey Suriye'nin Amuda şehrinde 1992'de doğmuştur. Saldırının doğrudan YPG irtibatı ortaya konmuştur. İstihbari ve emniyet çalışmalarımız sonucunda 9 kişi gözaltına alınmıştır" dedi. Davutoğlu'nun şu sözleri de dikkat çekti: "YPG'yi sanki demokratik bir unsur gibi masaya davet etmek isteyen örgütlere de buradan, bu terör saldırısı sonrası bir kez daha sesleniyorum. Nasıl El Kaide masaya oturamazsa, nasıl IŞİD masaya oturamazsa, terör örgütü olan YPG de masaya oturamaz." Ancak PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, "Size garanti ederim ki YPG Türkiye'ye bir kurşun bile atmadı. Türkiye'yi düşman olarak görmüyorlar. Burada olanlar, Türkiye'nin IŞİD'le mücadelesiyle bağlantılı. Nitekim Türkiye'de yaşayan IŞİD unsurları var" iddiasında bulundu.
Cemil Bayık'tan farklı açıklama
PKK'yi de kapsayan Kürdistan Topluluklar Birliği'nin (KCK) Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, saldırı konusunda, "Bunu kim yaptı bilmiyoruz ama Kürdistan'daki katliamlara bir misilleme eylemi olabilir" dedi. Bayık, savaşı Türkiye'ye taşımak istemediklerini belirterek, "Ancak Kürt gençlerinin fırsat bulabildikleri her yerde, geliştirilen katliamlara karşı eylem yapabileceklerini" söyledi. Diğer yandan Bayık, "Önümüzdeki dönemde gerillanın şehirlerde de daha aktif olacağı yeni bir mücadele dönemine girilecektir" dedi.
Sabrımızı zorluyorlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Genelkurmay'ı ziyaret ederek saldırıya ilişkin bilgi aldı. Erdoğan olaydan hemen sonra yaptığı yazılı açıklama da ise "Türkiye'nin, terörle mücadelesinde verdiği kayıplara yenilerinin eklenmesi, milletçe yüreğimizi yaralamakta, sabrımızı zorlamaktadır. Ahlaki ve insani hiçbir sınırı olmayan bu saldırıları gerçekleştiren piyonlarla ve onların arkasındaki güçlerle mücadelemizi, her gün daha kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Birliğimize, beraberliğimize, geleceğimize yönelik olarak, sınırlarımız dışında ve içinde gerçekleşen saldırılara misliyle karşılık verme konusundaki kararlılığımız, bu tür eylemlerle daha da güçlenmektedir."
Türkiye Suriye batağına mı çekiliyor?
Gündemin en kritik sorularından biri de alçak saldırının hedefinin ne olduğu olarak öne çıkıyor. Başkentin kalbinde gerçekleştirilen saldırıyla Türkiye'ye verilmek istenen mesajın ne olduğu tartışılıyor. Saldırıdan sonra Türkiye'nin takınacağı tavrın hangi küresel güçlerin bölge üzerindeki hesaplarına fayda sağlayacağı saldırının gerçek faillerini de ortaya çıkaracak. Yapılan değerlendirmelere göre bu saldırıyla Türkiye, Suriye batağına çekilmek isteniyor. Katar ve Suudi Arabistan ile yapılması planlanan kara operasyonuna Genelkurmay'ın çekinceli olduğu ifade ediliyordu. Saldırıda ağırlıklı olarak Genelkurmay personelinin hedef alınması Genelkurmay'a verilmiş bir mesaj olarak değerlendiriliyor.
İstihbarat nerede?
Devletin beynine yapılan saldırı, istihbarat zafiyetini de ortaya koyuyor. Oysa Emniyet Genel Müdürlüğü, Şubat ayının başında 81 il emniyet müdürlüğüne gönderdiği yazıda, PKK'nın eylemleri şehirlere taşımak istediğine işaret edilerek, terör örgütünün başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük kentlerde bomba yüklü araçlarla saldırı planladığı uyarısında bulunmuştu.
ABD'den PYD'ye silah desteği itirafı
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ankara saldırısını PYD-YPG gerçekleştirdi" açıklaması yaparken "Müttefiklerimizin desteklediği YPG canımızı aldı" ifadesini kullandı. ABD Dışişleri son dönemde ardı ardına "PYD-YPG bir terör örgütü değildir. Onlara desteğimiz sürecek açıklaması" yapıyor.
PYD'nin Türkiye'nin kırmızı çizgi ilan ettiği Fırat'ın batısına geçmesine açık destek veren ABD bu örgüte silah temini de yapıyor. Bu konuda ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner'den itiraf geldi. Toner'e Salı günkü basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "ABD'nin PYD ya da YPG'ye verilen silahlar, gün gelip Türk güvenlik güçlerine yöneliyor' açıklaması soruldu. Toner bu soruya "İyi adamlara verdiğimiz silahlar, bazen kötü adamların eline geçebiliyor. Bu durumdan haberdarız. Ancak YPG'nin sahada IŞİD'le savaşta etkin grup olduğunu düşünüyoruz" cevabını verdi.
Bu açıklamasının ardından ABD ile Türkiye arasında, YPG konusunda görüş ayrılığı bulunduğunu belirten Toner, ABD'nin YPG ile PKK arasında bir bağ görmediğini savunmuştu. Öte yandan geçtiğimiz Cumartesi günü Türk Silahlı Kuvvetlerinin topçu atışlarının başlamasından bir gün sonra ABD Başkan Yardımcısı Biden, Başbakan Davutoğlu'nu arayarak, "Kürtler ilerlemesin, siz de vurmayın" demişti. Ancak YPG bu kez doğudan batıya doğru ilerlemesine devam ederek Pazartesi günü Mare kasabasını ele geçirmişti. PYD'nin silahlı kanadı YPG, 2012'de Suriye'nin yüzde 9'unu elinde tutarken son kazanımlarla birlikte bunu yüzde 14'e çıkardı.
Birlik ve beraberliğe daha fazla muhtacız
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Merkezi, Ankara'da meydana gelen patlamalarla ilgili bir basın açıklaması yayınladı. BTP'nin açıklamasında şöyle denildi: "Başkentimizde meydana gelen bu acı olayı nefretle kınıyoruz. Memleketimiz her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı olan günlerden geçiyor. Birlik ve beraberliği temin ettiğimiz sürece hiçbir saldırı vatanımızın bütünlüğünü bozamayacaktır. Bu duygularla Ankara'daki saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz."
Aralık 2010'da Tunus'ta startı verilen, ardından İslam dünyasının kilit ülkeleri konumundaki Mısır, Libya, Yemen ve Suriye'nin yakılıp yıkılmasına yol açan ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), beklenildiği gibi Türkiye'yi de kanlı anaforuna aldı, yakmaya başladı.
Ankara'nın ABD aklıyla yürüttüğü BOP siyaseti önce bölgeyi yaktı sonra bu yangın Türkiye'ye sıçradı. Bir yandan Güneydoğu'da dağdan şehre inen PKK ile devam eden sokak çatışmaları, öte yandan da Ortadoğu kaynaklı terör Türkiye'yi çepeçevre kuşattı. 2013 yılından bu yana Cilvegözü, Reyhanlı, Suruç, Ankara Garı, Sultanahmet ve şimdi yeniden Ankara bombalı saldırıların hedefi oldu. Ankara'da, İnönü Bulvarı'nı Dikmen Caddesi'ne bağlayan Merasim Sokak'ta askeri servis araçlarının geçişi sırasında patlama meydana geldi.
Genelkurmay, TBMM, Milli Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Başbakanlık ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın da bulunduğu 'devletin kalpgâh'ı olarak nitelenen bölgede gerçekleştirilen terör saldırısında 28 kişi öldü, 61 kişi yaralandı.
Ahmet Davutoğlu 'YPG yaptı' dedi
Hain saldırının ardından herkes 'kim ve neden' sorusunu sorarken olayla ilgili yayın yasağı getirildi. Saldırıya ilişkin ilk detay ise Başbakan Ahmet Davtuoğlu'ndan geldi. Personeli hedef alınan Genelkurmay'ı ziyaret eden Davutoğlu burada yaptığı açıklamada saldırının terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD-YPG (Demokratik Birlik Partisi-Halk Savunma Birlikleri) tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Davutoğlu, "Şu anda failler konusu tümüyle aydınlanmış bulunmaktadır. Kesin bir şekilde bu saldırının Türkiye içindeki bölücü terör örgütü mensuplarıyla ve Suriye'den sızan YPG mensubu bir kişinin birlikte gerçekleştirdiği ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu intihar saldırısını gerçekleştiren Salih Neccar isimli kişi Kuzey Suriye'nin Amuda şehrinde 1992'de doğmuştur. Saldırının doğrudan YPG irtibatı ortaya konmuştur. İstihbari ve emniyet çalışmalarımız sonucunda 9 kişi gözaltına alınmıştır" dedi. Davutoğlu'nun şu sözleri de dikkat çekti: "YPG'yi sanki demokratik bir unsur gibi masaya davet etmek isteyen örgütlere de buradan, bu terör saldırısı sonrası bir kez daha sesleniyorum. Nasıl El Kaide masaya oturamazsa, nasıl IŞİD masaya oturamazsa, terör örgütü olan YPG de masaya oturamaz." Ancak PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, "Size garanti ederim ki YPG Türkiye'ye bir kurşun bile atmadı. Türkiye'yi düşman olarak görmüyorlar. Burada olanlar, Türkiye'nin IŞİD'le mücadelesiyle bağlantılı. Nitekim Türkiye'de yaşayan IŞİD unsurları var" iddiasında bulundu.
Cemil Bayık'tan farklı açıklama
PKK'yi de kapsayan Kürdistan Topluluklar Birliği'nin (KCK) Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, saldırı konusunda, "Bunu kim yaptı bilmiyoruz ama Kürdistan'daki katliamlara bir misilleme eylemi olabilir" dedi. Bayık, savaşı Türkiye'ye taşımak istemediklerini belirterek, "Ancak Kürt gençlerinin fırsat bulabildikleri her yerde, geliştirilen katliamlara karşı eylem yapabileceklerini" söyledi. Diğer yandan Bayık, "Önümüzdeki dönemde gerillanın şehirlerde de daha aktif olacağı yeni bir mücadele dönemine girilecektir" dedi.
Sabrımızı zorluyorlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Genelkurmay'ı ziyaret ederek saldırıya ilişkin bilgi aldı. Erdoğan olaydan hemen sonra yaptığı yazılı açıklama da ise "Türkiye'nin, terörle mücadelesinde verdiği kayıplara yenilerinin eklenmesi, milletçe yüreğimizi yaralamakta, sabrımızı zorlamaktadır. Ahlaki ve insani hiçbir sınırı olmayan bu saldırıları gerçekleştiren piyonlarla ve onların arkasındaki güçlerle mücadelemizi, her gün daha kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Birliğimize, beraberliğimize, geleceğimize yönelik olarak, sınırlarımız dışında ve içinde gerçekleşen saldırılara misliyle karşılık verme konusundaki kararlılığımız, bu tür eylemlerle daha da güçlenmektedir."
Türkiye Suriye batağına mı çekiliyor?
Gündemin en kritik sorularından biri de alçak saldırının hedefinin ne olduğu olarak öne çıkıyor. Başkentin kalbinde gerçekleştirilen saldırıyla Türkiye'ye verilmek istenen mesajın ne olduğu tartışılıyor. Saldırıdan sonra Türkiye'nin takınacağı tavrın hangi küresel güçlerin bölge üzerindeki hesaplarına fayda sağlayacağı saldırının gerçek faillerini de ortaya çıkaracak. Yapılan değerlendirmelere göre bu saldırıyla Türkiye, Suriye batağına çekilmek isteniyor. Katar ve Suudi Arabistan ile yapılması planlanan kara operasyonuna Genelkurmay'ın çekinceli olduğu ifade ediliyordu. Saldırıda ağırlıklı olarak Genelkurmay personelinin hedef alınması Genelkurmay'a verilmiş bir mesaj olarak değerlendiriliyor.
İstihbarat nerede?
Devletin beynine yapılan saldırı, istihbarat zafiyetini de ortaya koyuyor. Oysa Emniyet Genel Müdürlüğü, Şubat ayının başında 81 il emniyet müdürlüğüne gönderdiği yazıda, PKK'nın eylemleri şehirlere taşımak istediğine işaret edilerek, terör örgütünün başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük kentlerde bomba yüklü araçlarla saldırı planladığı uyarısında bulunmuştu.
ABD'den PYD'ye silah desteği itirafı
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ankara saldırısını PYD-YPG gerçekleştirdi" açıklaması yaparken "Müttefiklerimizin desteklediği YPG canımızı aldı" ifadesini kullandı. ABD Dışişleri son dönemde ardı ardına "PYD-YPG bir terör örgütü değildir. Onlara desteğimiz sürecek açıklaması" yapıyor.
PYD'nin Türkiye'nin kırmızı çizgi ilan ettiği Fırat'ın batısına geçmesine açık destek veren ABD bu örgüte silah temini de yapıyor. Bu konuda ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner'den itiraf geldi. Toner'e Salı günkü basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "ABD'nin PYD ya da YPG'ye verilen silahlar, gün gelip Türk güvenlik güçlerine yöneliyor' açıklaması soruldu. Toner bu soruya "İyi adamlara verdiğimiz silahlar, bazen kötü adamların eline geçebiliyor. Bu durumdan haberdarız. Ancak YPG'nin sahada IŞİD'le savaşta etkin grup olduğunu düşünüyoruz" cevabını verdi.
Bu açıklamasının ardından ABD ile Türkiye arasında, YPG konusunda görüş ayrılığı bulunduğunu belirten Toner, ABD'nin YPG ile PKK arasında bir bağ görmediğini savunmuştu. Öte yandan geçtiğimiz Cumartesi günü Türk Silahlı Kuvvetlerinin topçu atışlarının başlamasından bir gün sonra ABD Başkan Yardımcısı Biden, Başbakan Davutoğlu'nu arayarak, "Kürtler ilerlemesin, siz de vurmayın" demişti. Ancak YPG bu kez doğudan batıya doğru ilerlemesine devam ederek Pazartesi günü Mare kasabasını ele geçirmişti. PYD'nin silahlı kanadı YPG, 2012'de Suriye'nin yüzde 9'unu elinde tutarken son kazanımlarla birlikte bunu yüzde 14'e çıkardı.
Birlik ve beraberliğe daha fazla muhtacız
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Merkezi, Ankara'da meydana gelen patlamalarla ilgili bir basın açıklaması yayınladı. BTP'nin açıklamasında şöyle denildi: "Başkentimizde meydana gelen bu acı olayı nefretle kınıyoruz. Memleketimiz her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı olan günlerden geçiyor. Birlik ve beraberliği temin ettiğimiz sürece hiçbir saldırı vatanımızın bütünlüğünü bozamayacaktır. Bu duygularla Ankara'daki saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.