Türkiye sessiz ve hızlı yaşlanıyor
Türkiye’nin sessiz ve hızlı yaşlanan toplumsal bir yapıya sahip olduğunun altını çizen Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, “Yaptığımız araştırmalar neticesinde, ülkemizin bugün, yarın ve gelecekte yaşlanmayla ilgili problemleri olacağını şimdiden paylaşabiliyoruz” dedi
21.01.2020 15:58:00





Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, 500 60+Tazelenme Üniversitesi'yle sosyal medyayı hangi sıklıkla kullandıklarıyla ilgili yaptıkları araştırmada, "500 öğrencimizin 366'sı yani 72.2'si sosyal medyayı ve interneti günde 1 ve 1'den fazla kullandıklarını gördük. 'Yaşlı dostu' yaşlılığı önemseyen sosyal medya diyoruz. Herhangi bir cinsiyet farklılığı göstermeksizin yaptığımız araştırmada yaşlıların, sosyal medya vasıtasıyla tek başına yaşayanların yaşama katılım, topluma katılım imkanlarının mümkün olabileceğini gördük" dedi.
Tufan, yıllar önce yaşlanma ve yaşlılığın bir istisna olduğunu ama günümüzde ise bir kural haline geldiğini belirtti. Türkiye'nin sessiz ve hızlı yaşlanan toplumsal bir yapıya sahip olduğunun altını çizen İsmail Tufan, "Ülkemizin bugün yarın ve gelecekte yaşlanmayla ilgili problemleri olacağını şimdiden biz gerontoloji bölümü olarak yaptığımız araştırmalar neticesiyle bunu rahatlıkla kamuoyu ile paylaşabiliyoruz" dedi.
Türkiye'nin bugün TÜİK rakamlarına göre yüzde 9 civarında 60 yaş üstü bir nüfusa sahip olduğunu kaydeden Tufan, "Ama 2040 ve 2050 yılında ülkemiz 100 milyonu bulacak ve 30 milyonun üzerinde 60 yaş üstü vatandaşımız yaşayacak. Karşımıza öncelikle kronik hastalardan muzdarip, farklı hastalardan muzdarip yaşlılar ortaya çıkacak. Dolayısıyla şunu düşünmemiz gerekiyor; bir bakım politikasına ihtiyacımız var, mutlaka bakım sigortasına ihtiyacımız var, bizim kuşaklar arası çatışmayı önleyecek bakım hizmetlerinin finanse edebileceği akıllı sürdürülebilir yaşlanmanın politikalarına ihtiyacımız var. Bunu mutlaka yapmalıyız ve burada gerontolojiye çok büyük bir görev düşüyor. Bizlerde bu görevin bir parçasını yüklenmeye hazırız" diye konuştu.
'Yaşlanma durum değil, süreçtir'
Tufan, sözlerine şöyle devam etti: "Sessiz bir şekilde yaşlanıyoruz. Yaşlanma bir durum değil bir süreç. Ana rahminde başlayan ve aldığımız ilk nefes ve verdiğimiz son nefes arasındaki bir yolculuk. Dolayısıyla bu süreçte hiç şüphesiz ki bazı kayıplar ve kazançlar var. Kaybettiğimiz bazı yeteneklerimiz ve durumlar olabiliyor. Ama yeni şeyler de kazanıyoruz. Dolayısıyla yaşlanma dönemini kaybetme ve kazanmadan oluşan dinamik bir süreç olarak görmemiz gerekiyor. 60+Tazelenme Üniversitesi'ni, Akdeniz Üniversitesi bünyesinde 2016 yılında hayata geçirdik. Bir sosyal sorumluluk projesi olan bu üniversite, olağanüstü güzellikte devam ediyor. Türkiye'de 8 ayrı kampüste ve Kıbrıs Girne Üniversitesi'nde programlarına devam ediyor. Gelen insanlar hangi hava koşulu olursa olsun koşarak geliyorlar demek ki bu eğitim, bir ihtiyacını gideriyor."
'Toplumu bekleyen değişimler'
Gelecekte toplumu bekleyen 5 önemli değişimin olduğunu dile getiren İsmail Tufan, sözlerini şöyle noktaladı: "Birincisi toplumumuz yaşlanma sürecinde ve yaşlılarımız gençleşiyor. Eskiden 60 yaşında ölenler için, 'çok uzun yaşamış' diyorduk şimdi 80 yaşında ölenler için, 'daha çok gençti' diyoruz. Dolayısıyla yaşlılık gençleşiyor. İkincisi, tekil yaşıyoruz. Üçüncüsü yaşlanmak kadına özgü. Kadın, erkeğe göre 12 yıl daha uzun yaşıyor. Bu dünya genelinde böyledir. Yaşlanmada ortaya çıkan birçok sorunu kadın yaşıyor. Kadın aynı zamanda eşinin vefatından önce bakıma muhtaç ona bakım hizmeti veriyor. Kadının yaşlanma süreçlerinde çok çaresiz kaldığını ve bundan son derece olumsuz etkilendiğini söyleyebiliriz. Bu sadece Türkiye'ye mahsus bir durum değil dünya genelinde böyledir. Dördüncüsü, meslekten arındırılmış bir süreç olarak görüyoruz. Belli bir yaş sınırı vardır ve o yaş sınırından sonra sizi emekliye sevk ediyorlar. Siz meslekten arındırılmış bir düzenin içine giriyorsunuz. Beşinci nokta ise ileri yaştır. Bugün 80 yaş ve üzeri toplumumuzdaki yoğunluk her geçen gün artıyor. Gerontoloji duvarında 100 yaşındaki insanların fotoğraflarını görebilirsiniz. Herkes yaşadığı şehrin nüfus dinamiklerine baksın. 80 yaş üzeri kaç tane vatandaşımızla aynı şehirde, aynı ilçede, aynı beldede, aynı köyde yaşıyorlar bunu incelesin. Nasıl bir yaşlanma süreci içerisinde olduğumuzu farkına varsın." İHA
Tufan, yıllar önce yaşlanma ve yaşlılığın bir istisna olduğunu ama günümüzde ise bir kural haline geldiğini belirtti. Türkiye'nin sessiz ve hızlı yaşlanan toplumsal bir yapıya sahip olduğunun altını çizen İsmail Tufan, "Ülkemizin bugün yarın ve gelecekte yaşlanmayla ilgili problemleri olacağını şimdiden biz gerontoloji bölümü olarak yaptığımız araştırmalar neticesiyle bunu rahatlıkla kamuoyu ile paylaşabiliyoruz" dedi.
Türkiye'nin bugün TÜİK rakamlarına göre yüzde 9 civarında 60 yaş üstü bir nüfusa sahip olduğunu kaydeden Tufan, "Ama 2040 ve 2050 yılında ülkemiz 100 milyonu bulacak ve 30 milyonun üzerinde 60 yaş üstü vatandaşımız yaşayacak. Karşımıza öncelikle kronik hastalardan muzdarip, farklı hastalardan muzdarip yaşlılar ortaya çıkacak. Dolayısıyla şunu düşünmemiz gerekiyor; bir bakım politikasına ihtiyacımız var, mutlaka bakım sigortasına ihtiyacımız var, bizim kuşaklar arası çatışmayı önleyecek bakım hizmetlerinin finanse edebileceği akıllı sürdürülebilir yaşlanmanın politikalarına ihtiyacımız var. Bunu mutlaka yapmalıyız ve burada gerontolojiye çok büyük bir görev düşüyor. Bizlerde bu görevin bir parçasını yüklenmeye hazırız" diye konuştu.
'Yaşlanma durum değil, süreçtir'
Tufan, sözlerine şöyle devam etti: "Sessiz bir şekilde yaşlanıyoruz. Yaşlanma bir durum değil bir süreç. Ana rahminde başlayan ve aldığımız ilk nefes ve verdiğimiz son nefes arasındaki bir yolculuk. Dolayısıyla bu süreçte hiç şüphesiz ki bazı kayıplar ve kazançlar var. Kaybettiğimiz bazı yeteneklerimiz ve durumlar olabiliyor. Ama yeni şeyler de kazanıyoruz. Dolayısıyla yaşlanma dönemini kaybetme ve kazanmadan oluşan dinamik bir süreç olarak görmemiz gerekiyor. 60+Tazelenme Üniversitesi'ni, Akdeniz Üniversitesi bünyesinde 2016 yılında hayata geçirdik. Bir sosyal sorumluluk projesi olan bu üniversite, olağanüstü güzellikte devam ediyor. Türkiye'de 8 ayrı kampüste ve Kıbrıs Girne Üniversitesi'nde programlarına devam ediyor. Gelen insanlar hangi hava koşulu olursa olsun koşarak geliyorlar demek ki bu eğitim, bir ihtiyacını gideriyor."
'Toplumu bekleyen değişimler'
Gelecekte toplumu bekleyen 5 önemli değişimin olduğunu dile getiren İsmail Tufan, sözlerini şöyle noktaladı: "Birincisi toplumumuz yaşlanma sürecinde ve yaşlılarımız gençleşiyor. Eskiden 60 yaşında ölenler için, 'çok uzun yaşamış' diyorduk şimdi 80 yaşında ölenler için, 'daha çok gençti' diyoruz. Dolayısıyla yaşlılık gençleşiyor. İkincisi, tekil yaşıyoruz. Üçüncüsü yaşlanmak kadına özgü. Kadın, erkeğe göre 12 yıl daha uzun yaşıyor. Bu dünya genelinde böyledir. Yaşlanmada ortaya çıkan birçok sorunu kadın yaşıyor. Kadın aynı zamanda eşinin vefatından önce bakıma muhtaç ona bakım hizmeti veriyor. Kadının yaşlanma süreçlerinde çok çaresiz kaldığını ve bundan son derece olumsuz etkilendiğini söyleyebiliriz. Bu sadece Türkiye'ye mahsus bir durum değil dünya genelinde böyledir. Dördüncüsü, meslekten arındırılmış bir süreç olarak görüyoruz. Belli bir yaş sınırı vardır ve o yaş sınırından sonra sizi emekliye sevk ediyorlar. Siz meslekten arındırılmış bir düzenin içine giriyorsunuz. Beşinci nokta ise ileri yaştır. Bugün 80 yaş ve üzeri toplumumuzdaki yoğunluk her geçen gün artıyor. Gerontoloji duvarında 100 yaşındaki insanların fotoğraflarını görebilirsiniz. Herkes yaşadığı şehrin nüfus dinamiklerine baksın. 80 yaş üzeri kaç tane vatandaşımızla aynı şehirde, aynı ilçede, aynı beldede, aynı köyde yaşıyorlar bunu incelesin. Nasıl bir yaşlanma süreci içerisinde olduğumuzu farkına varsın." İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.