Türkiye oyuna getiriliyor
Türkiye'nin tarım ve hayvancılıkta geldiği içler acısı durumu değerlendiren BTP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Akbal, “Batılı ülkeler bu konuda bize bir oyun oynuyor, buna da bizim basiretsiz idarecilerimiz alet oluyor” dedi
02.01.2013 00:00:00
YENİ MESAJ / İSTANBUL
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Akbal, tarım ve hayvancılıkta Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. “Şu anda dünyanın en stratejik sahası tarım ve hayvancılık olmuştur” diyen Hüseyin Akbal, “Hızla artan dünya nüfusuna karşılık tarım ve hayvancılıktaki üretim düşmektedir. Buna paralel olarak ülkemizde de düşüş görülmektedir. Ülkemiz bu konuda geçmişte kendi kendine yeterken şimdi neredeyse bütün gıda maddelerini dışarıdan alır hale geldi. Bu millet kurbanlarını dahi dışarıdan alıp kesmek zorunda bırakıldı” dedi.
Türkiye pazar haline geldi
“Bize dost diye tanıtılan, üye olmak için birçok taviz verdiğimiz batı bu konuda bize bir oyun oynuyor, buna da bizim basiretsiz idarecilerimiz alet oluyor” diyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: “Nedir bu oyun? Türkiye'yi üreten değil kendilerinin ürettiği GDO'lu ürünlerin satıldığı bir pazar haline getirmek. Bununla iki hedefi aynı anda yerine getirmiş olacaklar. Birincisi ürünlerine nüfusu 73 milyon olan genç, dinamik, tüketen bir pazar bulmak, ikincisi de bu stratejik ürünlerle bizi kontrol altında tutmak. Maalesef AKP bu emeller için biçilmiş kaftan oldu ve bunu hemen hemen başardılar.
Bu doğrultuda giderse bu ülke tamamen bağımlı hale gelecek. Allah korusun elimizden tamamen çıkacak. Oysa bunun önüne geçmek yine bizim elimizdedir.”
Bir Osmanlı tokadı gerek
“Türk Milleti bunlara bir Osmanlı tokadı çekecek ve AKP'den bu milleti kurtaracak” diye konuşan BTP Genel Başkan Yardımcısı Akbal, “Bütün bunları düzene koyacak, yeniden topyekûn kalkınmamızı sağlayacak olan tek adrese bu işi havale edecek ki bu adres BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş ve O'nun kadrosudur” dedi.
BTP gelirse ne olacak?
Konuşmasında “BTP gelirse ne olacak?” sorusunu soran BTP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Akbal şunları söyledi: “Bilindiği üzere bir malın üretilmesi için dört ana unsur vardır.
a- Hammadde: Tarım ve hayvancılık için hammadde mera ve tarla, tohum, gübre vs.dir.
Bunlar memleketimizde fazlasıyla mevcuttur. Mera ve tarla yoksa yem ve ham madde yok demektir. Oysa memleketimizde 21,7 milyon hektar mera alanı, 17,5 milyon hektar ekilebilir tarla mevcuttur.
b- Emek: Bu meralarda hayvancılık yapacak, ziraat yapacak emekçiye ihtiyaç vardır. Bu da memleketimizde fazlasıyla mevcuttur. Genç bir nüfusumuz var Elhamdülillah.
c- Üretim Araçları: Bu da alet, edevat ve bilgi birikimidir. Türkiye alet edevat bakımından Dünya'nın en zengin ülkesidir. Benim memleketim Konya'da hayvan çiftlikleri ile ilgili her türlü malzeme, ziraat ile ilgili her türlü ekipman üretilmekte ve bu ürünler bütün dünyaya buradan ihraç edilmektedir. Bilgiye gelince memleketimiz tarihin en eski medeniyetinin beşiğidir. Binlerce yıldır bu topraklarda hayvancılık ve ziraat yapılmıştır ve eşsiz bir bilgi birikimi vardır. Elhamdülillah yeni üretim teknolojileri de geliştirebilmekteyiz. Yukarıda saydığımız bu üç madde ülkemizde fazlasıyla mevcuttur.
d- Finansman: Yani para, yukarıda sayılan üç maddenin devreye girmesi için zaruri olan unsur. Bu unsur temsili bir değerdir. İşte oynanan oyun burada da devreye giriyor.
İşte şu anki yöneticiler bu finansman meselesini çözemedikleri için başkalarının oyuncağı olmuşlardır. Kendi paralarını basmamışlar ve finansmanı dışarıdan faizle beraber borçlanarak bulmaya çalışarak üretilen malları dışarıya aktarmışlar ve faizle beraber çok yüksek maliyetle üretim yapmak zorunda kaldıkları için hayvancılıkla uğraşanlar ziraatla uğraşanlar pahalı üretip ucuz satmak zorunda kaldıkları için bu işleri yapmaktan vazgeçmişlerdir.”
Köylüye faizsiz kredi
“İşte burada BTP devreye girecek ve kendi parasını kendi basarak köylüsüne çiftçisine faizsiz kredi verecek” diyen Hüseyin Akbal şunları söyledi: “Üretilen mala alım ve fiyat garantisi verecektir. Dolayısıyla çiftçi ve köylü en az maliyeti kadar kâr edecek ve o ancak üretmeyi düşünecektir. Çiftçi ve köylüye akaryakıt desteği, gübre ve ilaç desteği, damızlık hayvan desteği ve tohum desteği verilecektir. Şimdi şu sorulabilir. Bunlar veremiyor da BTP nasıl verecek? Onlar veremez çünkü üretim için gerekli finansmanı ve ürün bedellerini ödemek için dışarıdan borç alarak bunu karşılıyorlar. Dolayısıyla bu borcu ödemek için de vergileri artırıyorlar. Bu da iki türlü oluyor. Birincisi, dolaysız vergileri artırmak, ikincisi de, alıp satılan mallara tüketim vergisi adı altında vergi koyarak fiyatları yükseltmek ki buna da dolaylı vergi diyoruz. Kendisinde para olmayan üretimi nasıl destekleyecek? Yapamaz ve de yapamıyorlar. Oysa BTP devletin senyoraj hakkını devreye koyarak para basma hakkını kullanıp kâğıt ve boyadan başka maliyeti olmayan finansmanı sağlıyor. Köylüsü çiftçisi de bu parayla üretim yaparak basılan bu paranın karşılığında üretimini yapıyor. Böylece sürdürülebilir bir sistem kurulmuş oluyor. Kurtuluş işte buradadır. Yani kurtuluş BTP'dedir. Kafası dışarıdan şarjlı yöneticilerimiz kendilerine başkaları tarafından öğretilen şu soruyu soruyorlar: “İyi ama eğer para basarsak enflasyon olmaz mı?” Dedim ya bunlar bu işleri bilmezler. Neden dışarıdan para gelince enflasyon olmuyor da biz kendi paramızı devreye koyunca enflasyon olsun ki? Eğer para, karşılığında mal bulursa enflasyon olmaz. Bunlar sizin emekleriniz karşılığında ürettiğiniz malları iktidarları uğruna söz verdikleri patronlarına aktarabilmek için oynadıkları bir oyundur. Şimdi gelin bu oyunları BTP'yi iktidara getirerek bozalım. Var mısınız? Ben varım.”
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Akbal, tarım ve hayvancılıkta Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. “Şu anda dünyanın en stratejik sahası tarım ve hayvancılık olmuştur” diyen Hüseyin Akbal, “Hızla artan dünya nüfusuna karşılık tarım ve hayvancılıktaki üretim düşmektedir. Buna paralel olarak ülkemizde de düşüş görülmektedir. Ülkemiz bu konuda geçmişte kendi kendine yeterken şimdi neredeyse bütün gıda maddelerini dışarıdan alır hale geldi. Bu millet kurbanlarını dahi dışarıdan alıp kesmek zorunda bırakıldı” dedi.
Türkiye pazar haline geldi
“Bize dost diye tanıtılan, üye olmak için birçok taviz verdiğimiz batı bu konuda bize bir oyun oynuyor, buna da bizim basiretsiz idarecilerimiz alet oluyor” diyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: “Nedir bu oyun? Türkiye'yi üreten değil kendilerinin ürettiği GDO'lu ürünlerin satıldığı bir pazar haline getirmek. Bununla iki hedefi aynı anda yerine getirmiş olacaklar. Birincisi ürünlerine nüfusu 73 milyon olan genç, dinamik, tüketen bir pazar bulmak, ikincisi de bu stratejik ürünlerle bizi kontrol altında tutmak. Maalesef AKP bu emeller için biçilmiş kaftan oldu ve bunu hemen hemen başardılar.
Bu doğrultuda giderse bu ülke tamamen bağımlı hale gelecek. Allah korusun elimizden tamamen çıkacak. Oysa bunun önüne geçmek yine bizim elimizdedir.”
Bir Osmanlı tokadı gerek
“Türk Milleti bunlara bir Osmanlı tokadı çekecek ve AKP'den bu milleti kurtaracak” diye konuşan BTP Genel Başkan Yardımcısı Akbal, “Bütün bunları düzene koyacak, yeniden topyekûn kalkınmamızı sağlayacak olan tek adrese bu işi havale edecek ki bu adres BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş ve O'nun kadrosudur” dedi.
BTP gelirse ne olacak?
Konuşmasında “BTP gelirse ne olacak?” sorusunu soran BTP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Akbal şunları söyledi: “Bilindiği üzere bir malın üretilmesi için dört ana unsur vardır.
a- Hammadde: Tarım ve hayvancılık için hammadde mera ve tarla, tohum, gübre vs.dir.
Bunlar memleketimizde fazlasıyla mevcuttur. Mera ve tarla yoksa yem ve ham madde yok demektir. Oysa memleketimizde 21,7 milyon hektar mera alanı, 17,5 milyon hektar ekilebilir tarla mevcuttur.
b- Emek: Bu meralarda hayvancılık yapacak, ziraat yapacak emekçiye ihtiyaç vardır. Bu da memleketimizde fazlasıyla mevcuttur. Genç bir nüfusumuz var Elhamdülillah.
c- Üretim Araçları: Bu da alet, edevat ve bilgi birikimidir. Türkiye alet edevat bakımından Dünya'nın en zengin ülkesidir. Benim memleketim Konya'da hayvan çiftlikleri ile ilgili her türlü malzeme, ziraat ile ilgili her türlü ekipman üretilmekte ve bu ürünler bütün dünyaya buradan ihraç edilmektedir. Bilgiye gelince memleketimiz tarihin en eski medeniyetinin beşiğidir. Binlerce yıldır bu topraklarda hayvancılık ve ziraat yapılmıştır ve eşsiz bir bilgi birikimi vardır. Elhamdülillah yeni üretim teknolojileri de geliştirebilmekteyiz. Yukarıda saydığımız bu üç madde ülkemizde fazlasıyla mevcuttur.
d- Finansman: Yani para, yukarıda sayılan üç maddenin devreye girmesi için zaruri olan unsur. Bu unsur temsili bir değerdir. İşte oynanan oyun burada da devreye giriyor.
İşte şu anki yöneticiler bu finansman meselesini çözemedikleri için başkalarının oyuncağı olmuşlardır. Kendi paralarını basmamışlar ve finansmanı dışarıdan faizle beraber borçlanarak bulmaya çalışarak üretilen malları dışarıya aktarmışlar ve faizle beraber çok yüksek maliyetle üretim yapmak zorunda kaldıkları için hayvancılıkla uğraşanlar ziraatla uğraşanlar pahalı üretip ucuz satmak zorunda kaldıkları için bu işleri yapmaktan vazgeçmişlerdir.”
Köylüye faizsiz kredi
“İşte burada BTP devreye girecek ve kendi parasını kendi basarak köylüsüne çiftçisine faizsiz kredi verecek” diyen Hüseyin Akbal şunları söyledi: “Üretilen mala alım ve fiyat garantisi verecektir. Dolayısıyla çiftçi ve köylü en az maliyeti kadar kâr edecek ve o ancak üretmeyi düşünecektir. Çiftçi ve köylüye akaryakıt desteği, gübre ve ilaç desteği, damızlık hayvan desteği ve tohum desteği verilecektir. Şimdi şu sorulabilir. Bunlar veremiyor da BTP nasıl verecek? Onlar veremez çünkü üretim için gerekli finansmanı ve ürün bedellerini ödemek için dışarıdan borç alarak bunu karşılıyorlar. Dolayısıyla bu borcu ödemek için de vergileri artırıyorlar. Bu da iki türlü oluyor. Birincisi, dolaysız vergileri artırmak, ikincisi de, alıp satılan mallara tüketim vergisi adı altında vergi koyarak fiyatları yükseltmek ki buna da dolaylı vergi diyoruz. Kendisinde para olmayan üretimi nasıl destekleyecek? Yapamaz ve de yapamıyorlar. Oysa BTP devletin senyoraj hakkını devreye koyarak para basma hakkını kullanıp kâğıt ve boyadan başka maliyeti olmayan finansmanı sağlıyor. Köylüsü çiftçisi de bu parayla üretim yaparak basılan bu paranın karşılığında üretimini yapıyor. Böylece sürdürülebilir bir sistem kurulmuş oluyor. Kurtuluş işte buradadır. Yani kurtuluş BTP'dedir. Kafası dışarıdan şarjlı yöneticilerimiz kendilerine başkaları tarafından öğretilen şu soruyu soruyorlar: “İyi ama eğer para basarsak enflasyon olmaz mı?” Dedim ya bunlar bu işleri bilmezler. Neden dışarıdan para gelince enflasyon olmuyor da biz kendi paramızı devreye koyunca enflasyon olsun ki? Eğer para, karşılığında mal bulursa enflasyon olmaz. Bunlar sizin emekleriniz karşılığında ürettiğiniz malları iktidarları uğruna söz verdikleri patronlarına aktarabilmek için oynadıkları bir oyundur. Şimdi gelin bu oyunları BTP'yi iktidara getirerek bozalım. Var mısınız? Ben varım.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.