Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji, Metabolizma ve Diyabet Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Oşar, Amerika'ya göre daha gerilerde olmakla birlikte, Türkiye'de de hayat tarzı değişiklikleriyle birlikte giderek artan bir şişmanlık sıklığı olduğunu ifade ederek, "Türkiye'de yaklaşık her üç kişiden biri fazla kilolu. Bu oldukça yüksek bir rakam. Kadınlarda bu oran daha da yüksek ve giderek de artıyor. Bu arada çocukları da artan bir sıklıkta etkiliyor" dedi.
Batı'ya uydukça şişmanlıyoruz
Türkiye'de batı tipi beslenmenin çok yaygın olduğunu ve beslenme tarzının yüzde 40-50'sinin yağlardan oluştuğunu anlatan Prof. Dr. Oşar, "Mayonezli hamburgerler, kızartmalar, bunların hepsi yağ içeren yiyecekler. Öncelikle yağı azaltmamız gerekiyor. Yağı da azaltırken ilk yapmamız gereken şey, aldığımız kalorinin ne kadar olduğunu bilmeliyiz, vücudumuza ne kadar kalori gerektiğini hesaplamalıyız ve ona göre beslenmeliyiz. Yağ alımının, günlük toplam kalorinin ancak yüzde 30'unu oluşturmasını sağlamak lazım. Daha fazla yağ tüketmemek, karbonhidratların yüzde 55'ini, proteinlerin de yüzde 15'ini oluşturmasını sağlayacak şekilde bir diyetin düzenlenmesi en sağlıklı olandır" diye konuştu.
İdeal beden ölçüleri
Vücut yağ kitlesinin, kadınlarda erkeklere göre biraz daha fazla olduğunu kaydeden Prof. Dr. Oşar, "Karın içi yağ ve cilt altı yağ olarak ikiye ayrılıyor. Genellikle karın içi yağın artışı, şişmanlığın daha kötü huylu olduğunu gösteriyor. Ve bel çevresi de karın için yağın iyi bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Bel çevresi ölçümünün kadınlarda 88 santimin, erkeklerde ise 102 santimin üzerinde olması riskli bir şişmanlık olarak görülüyor" diye konuştu. Prof. Dr. Zeynep Oşar, hayat tarzı adı altında hem beslenme hataları hem de egzersizlerin çok kısıtlı olmasının, şişmanlığı neredeyse salgın hale getirdiğine dikkat çekerek, "Giderek daha durağan bir hayat sürmeye başladık. Özellikle bilgisayar ve televizyon başında geçirilen vaktin artması ve fiziksel egzersizden fakir bir yaşam sürülmesi, bunun yanında yağdan zengin bir beslenme tarzı, şişmanlığı arttıran en önemli faktörlerin başında geliyor" dedi.
Haftada 3 kez egzersiz
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji, Metabolizma ve Diyabet Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Oşar, alınan kalorinin kısıtlanmasının yanı sıra düzenli olarak egzersiz yapmanın hem zayıflamak için hem de verilen kiloları sabit tutulabilmesi için çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Aslında egzersiz, her kişinin mutlaka yapması gereken, yaşamına entegre etmesi gereken bir durum" dedi. Öncelikle 40 yaşın üzerindeki kişilerin bir kalp damar hastalığının da olmadığının belirlenmesinden sonra haftada 3 kez en az yarım saat aerobik egzersiz (oksijen kullanımının arttığı) yapılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Oşar, "Burada da en uygun egzersizi seçerken nabzın üst sınırının belirlenmesi lazım. 220 eksi (-) yaş dedikten sonra bunun da yüzde 70'ini alırsak nabzımızın egzersiz sırasında yükseleceği üst limiti belirlemiş oluruz. Bunun üzerine çıkmadan yarım saat egzersiz yapılması gerekli" diye konuştu.
Batı'ya uydukça şişmanlıyoruz
Türkiye'de batı tipi beslenmenin çok yaygın olduğunu ve beslenme tarzının yüzde 40-50'sinin yağlardan oluştuğunu anlatan Prof. Dr. Oşar, "Mayonezli hamburgerler, kızartmalar, bunların hepsi yağ içeren yiyecekler. Öncelikle yağı azaltmamız gerekiyor. Yağı da azaltırken ilk yapmamız gereken şey, aldığımız kalorinin ne kadar olduğunu bilmeliyiz, vücudumuza ne kadar kalori gerektiğini hesaplamalıyız ve ona göre beslenmeliyiz. Yağ alımının, günlük toplam kalorinin ancak yüzde 30'unu oluşturmasını sağlamak lazım. Daha fazla yağ tüketmemek, karbonhidratların yüzde 55'ini, proteinlerin de yüzde 15'ini oluşturmasını sağlayacak şekilde bir diyetin düzenlenmesi en sağlıklı olandır" diye konuştu.
İdeal beden ölçüleri
Vücut yağ kitlesinin, kadınlarda erkeklere göre biraz daha fazla olduğunu kaydeden Prof. Dr. Oşar, "Karın içi yağ ve cilt altı yağ olarak ikiye ayrılıyor. Genellikle karın içi yağın artışı, şişmanlığın daha kötü huylu olduğunu gösteriyor. Ve bel çevresi de karın için yağın iyi bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Bel çevresi ölçümünün kadınlarda 88 santimin, erkeklerde ise 102 santimin üzerinde olması riskli bir şişmanlık olarak görülüyor" diye konuştu. Prof. Dr. Zeynep Oşar, hayat tarzı adı altında hem beslenme hataları hem de egzersizlerin çok kısıtlı olmasının, şişmanlığı neredeyse salgın hale getirdiğine dikkat çekerek, "Giderek daha durağan bir hayat sürmeye başladık. Özellikle bilgisayar ve televizyon başında geçirilen vaktin artması ve fiziksel egzersizden fakir bir yaşam sürülmesi, bunun yanında yağdan zengin bir beslenme tarzı, şişmanlığı arttıran en önemli faktörlerin başında geliyor" dedi.
Haftada 3 kez egzersiz
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji, Metabolizma ve Diyabet Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Oşar, alınan kalorinin kısıtlanmasının yanı sıra düzenli olarak egzersiz yapmanın hem zayıflamak için hem de verilen kiloları sabit tutulabilmesi için çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Aslında egzersiz, her kişinin mutlaka yapması gereken, yaşamına entegre etmesi gereken bir durum" dedi. Öncelikle 40 yaşın üzerindeki kişilerin bir kalp damar hastalığının da olmadığının belirlenmesinden sonra haftada 3 kez en az yarım saat aerobik egzersiz (oksijen kullanımının arttığı) yapılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Oşar, "Burada da en uygun egzersizi seçerken nabzın üst sınırının belirlenmesi lazım. 220 eksi (-) yaş dedikten sonra bunun da yüzde 70'ini alırsak nabzımızın egzersiz sırasında yükseleceği üst limiti belirlemiş oluruz. Bunun üzerine çıkmadan yarım saat egzersiz yapılması gerekli" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.