Tuğba ağacının altında

Allah (c.c.) kaderimize ne yazdıysa hepsi teker teker meydana geliyor. Allah (c.c.) külli irade sahibi, bizler cüz-i irademizi kullanıyoruz bir de dualarımız var ki; duaların kaderi değiştirebileceği de söyleniyor. Yaşça büyüklerimiz derler ki; Arş-ı ala ve gökler dua ile ayakta duruyor, biz bu sözün hakikatine inanıyoruz.Ramazan günleri bütün hoşluğu, güzelliği, bereketi, iftarı, mukabelesi, teravihi ile devam ediyor. İftara misafir alanlarda bir telaş, bir tatlı telaş ki; sormayın gitsin. Bu iftarlarda kimi zaman birbirini hiç tanımayan insanlar bir araya geliyorlar, birbirlerine selam verip hal hatır soruyorlar, bir iftarlık ve sonra bir çay içimlik zamanda karşılıklı sohbetlerle haşır neşir oluyorlar. "Cennette de böylece Tuğba ağacının altında toplanalım" diyerek dua ediyorlar. İftar sofrasında yapılan duaların da makbul olduğunu biliyoruz.Cennete gitmek Tuğba ağacının altında gölgelenmek, Peygamberimize (s.a.v.), Musa Peygamber'e (a.s.), İsa Peygamber'e (a.s.) komşu olmak, şimdi insana ne kadar uzak geliyor. Sanki dünyanın derdi, tasası hiç bitmezmiş gibi geliyor insana, halbuki her nefeste son nefese yaklaşıyoruz. Burası bir imtihanlar alemi ve o ayet geliyor aklımıza; "Sonra bize döndürüleceksiniz". Bu ayet gönlümüze bir ferahlık, bir huzur, bir güven bir aidiyet duygusu veriyor. Bizler Allah'a aitiz bu ne kadar büyük ve muhteşem bir gerçek. Bizim gerçek sahibimiz Allah, Settar-ül uyub, Gaffar-ül zünub, ayıplarımızı örten, günahlarımızı bağışlayan. En güzel isimlerin sahibi olan Rabbimiz bizler O Azimüşşan'ı seviyoruz inşallah O da bizleri seviyordur.