Torunlarını göz ve nazardan korumak için dua ederdi
Cebrail Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanına geldi ve O’nu kederli buldu. “Ey Muhammed! Senin yüzünde gördüğüm bu üzüntü nedendir?” dedi
15.03.2022 23:50:00





Hafız İbn Asakir, Hayseme İbn Süleyman kanalıyla Hz. Ali (a.s.)'den şöyle nakleder:
"Cebrail Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanına geldi ve O'nu kederli buldu. "Ey Muhammed! Senin yüzünde gördüğüm bu üzüntü nedendir?" dedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.), "Hasan ve Hüseyin'e göz değdi" buyurdu.
Cebrail dedi ki: "Göz değmesi doğrudur. Çünkü göz haktır. Sen onları şu sözlerle Allah'a sığındırsan olmaz mıydı?"
Hz. Peygamber (s.a.v.), "Ey Cebrail! O sözler nelerdir?" dedi.
Cebrail dedi ki: "Allah'ım! Yüce saltanat sahibi, ezeli lütuf sahibi, şerefli vecih sahibi, kabul edilmiş duaların ve tamamlanmış kelimelerin sahibi, Hasan ve Hüseyin'i cinlerin nefeslerinden ve insanların gözlerinden afiyette kıl."
Resulüllah (s.a.v.) bunu söyledi de, onlar kalkıp huzurunda oynamaya başladılar.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle dedi: "Siz de kendinizi, eşleriniz ve çocuklarınızı bu dua ile koruyun. Çünkü onun gibi bir dua ile hiçbir kimse korunmamıştır."
Buharî, Minhal kanalıyla İbn-i Abbas'tan şöyle nakleder:
Hz. Peygamber (s.a.v.) Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.)'ı okur ve derdi ki: "Allah'ın tam olan kelimeleri ile sizi her türlü öldürücü şeytandan ve değici gözden Allah'a sığındırırım."
Sonra şöyle dedi: "İbrahim (a.s.), İshak ve İsmail'i böylece Allah'a sığındırır ve okurdu."
En sevgili iki torun
Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Harun (a.s.) oğullarına Şeber ve Şübeyr adlarını vermişti. Ben de Hasan ve Hüseyin'e Harun'un vermiş olduğu isimleri verdim."
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Hasan ve Hüseyin'i seven Beni sevmiştir. Onlara buğzeden de Bana buğzetmiştir."
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Meclisinizden ancak Hasan, Hüseyin ve zürriyetleri için ayağa kalkınız."
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin kıyamet gününde Arş'ın altında bir kubbe içindeyiz."
"Enes b. Mâlik'ten rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.) bir kimse için ahidnâme yazmıştı. Bir gün o şahıs Peygamber (s.a.v.) namaz kılarken huzuruna geldi. Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.)'ın bazen onun boynuna, bazen de sırtına çıktıklarını, kimi zaman da önünden ve arkasından çıktıklarını gördü.
Resulüllah (s.a.v.) namazı bitirir bitirmez o adam şöyle dedi: "Hasaneyn sizin namazınızı engellemediler mi?"
Peygamber (s.a.v.) bu cümleyi işitince sinirlendi ve "Ahidnameni Bana ver" buyurdu.
Aldıktan sonra şöyle buyurdu: "Her kim bizim küçüğümüze merhamet etmez, büyüğümüze de saygı göstermezse, bizden değildir; Ben ondan olmadığım gibi o da Benden değildir."
"Ebu Eyyub el-Ensarî Hazretleri bir gün Resul-i Ekrem'in (s.a.v.) huzuruna girmişti. O esnada Hasan (a.s.) ile Hz. Hüseyin (a.s.) O'nun yanında oynuyorlardı.
Hazreti Peygambere (s.a.v.), "Onları seviyor musun ey Allah'ın Resulü?" diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu soruya şöyle cevap verdi: "Nasıl sevmem, bu ikisi Benim dünyadaki reyhanlarımdır."
"Hazreti Peygamber bir yemeğe davetliydi. Ashab-ı kiram ile yolda giderken gözü torununa ilişti. Hüseyin (a.s.) oynuyordu. Bu sırada Hz. Peygamber (s.a.v.) birlikte yürüdüğü sahabesinden ayrılarak Hüseyin (a.s.)'a ulaşmak istedi. Hüseyin (a.s.)'ı yakalamak için biraz uğraştı. Nihayet onu yakalayıp kucakladı, şefkatle bağrına basıp öptü ve, "Hüseyin Bendendir, Ben de Hüseyin'den" buyurdu." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin Eserinden)
"Cebrail Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanına geldi ve O'nu kederli buldu. "Ey Muhammed! Senin yüzünde gördüğüm bu üzüntü nedendir?" dedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.), "Hasan ve Hüseyin'e göz değdi" buyurdu.
Cebrail dedi ki: "Göz değmesi doğrudur. Çünkü göz haktır. Sen onları şu sözlerle Allah'a sığındırsan olmaz mıydı?"
Hz. Peygamber (s.a.v.), "Ey Cebrail! O sözler nelerdir?" dedi.
Cebrail dedi ki: "Allah'ım! Yüce saltanat sahibi, ezeli lütuf sahibi, şerefli vecih sahibi, kabul edilmiş duaların ve tamamlanmış kelimelerin sahibi, Hasan ve Hüseyin'i cinlerin nefeslerinden ve insanların gözlerinden afiyette kıl."
Resulüllah (s.a.v.) bunu söyledi de, onlar kalkıp huzurunda oynamaya başladılar.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle dedi: "Siz de kendinizi, eşleriniz ve çocuklarınızı bu dua ile koruyun. Çünkü onun gibi bir dua ile hiçbir kimse korunmamıştır."
Buharî, Minhal kanalıyla İbn-i Abbas'tan şöyle nakleder:
Hz. Peygamber (s.a.v.) Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.)'ı okur ve derdi ki: "Allah'ın tam olan kelimeleri ile sizi her türlü öldürücü şeytandan ve değici gözden Allah'a sığındırırım."
Sonra şöyle dedi: "İbrahim (a.s.), İshak ve İsmail'i böylece Allah'a sığındırır ve okurdu."
En sevgili iki torun
Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Harun (a.s.) oğullarına Şeber ve Şübeyr adlarını vermişti. Ben de Hasan ve Hüseyin'e Harun'un vermiş olduğu isimleri verdim."
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Hasan ve Hüseyin'i seven Beni sevmiştir. Onlara buğzeden de Bana buğzetmiştir."
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Meclisinizden ancak Hasan, Hüseyin ve zürriyetleri için ayağa kalkınız."
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin kıyamet gününde Arş'ın altında bir kubbe içindeyiz."
"Enes b. Mâlik'ten rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.) bir kimse için ahidnâme yazmıştı. Bir gün o şahıs Peygamber (s.a.v.) namaz kılarken huzuruna geldi. Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.)'ın bazen onun boynuna, bazen de sırtına çıktıklarını, kimi zaman da önünden ve arkasından çıktıklarını gördü.
Resulüllah (s.a.v.) namazı bitirir bitirmez o adam şöyle dedi: "Hasaneyn sizin namazınızı engellemediler mi?"
Peygamber (s.a.v.) bu cümleyi işitince sinirlendi ve "Ahidnameni Bana ver" buyurdu.
Aldıktan sonra şöyle buyurdu: "Her kim bizim küçüğümüze merhamet etmez, büyüğümüze de saygı göstermezse, bizden değildir; Ben ondan olmadığım gibi o da Benden değildir."
"Ebu Eyyub el-Ensarî Hazretleri bir gün Resul-i Ekrem'in (s.a.v.) huzuruna girmişti. O esnada Hasan (a.s.) ile Hz. Hüseyin (a.s.) O'nun yanında oynuyorlardı.
Hazreti Peygambere (s.a.v.), "Onları seviyor musun ey Allah'ın Resulü?" diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu soruya şöyle cevap verdi: "Nasıl sevmem, bu ikisi Benim dünyadaki reyhanlarımdır."
"Hazreti Peygamber bir yemeğe davetliydi. Ashab-ı kiram ile yolda giderken gözü torununa ilişti. Hüseyin (a.s.) oynuyordu. Bu sırada Hz. Peygamber (s.a.v.) birlikte yürüdüğü sahabesinden ayrılarak Hüseyin (a.s.)'a ulaşmak istedi. Hüseyin (a.s.)'ı yakalamak için biraz uğraştı. Nihayet onu yakalayıp kucakladı, şefkatle bağrına basıp öptü ve, "Hüseyin Bendendir, Ben de Hüseyin'den" buyurdu." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin Eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.