Bir önceki makalemizde “Ne olacak halimiz bilen varsa beri gelsin” dedik. Vatandaşımızın son zamların ve sırtına yüklenmeye çalışılan vergi yükünün altından kalkamayacak dereceye geldiğini, buna rağmen iktidarın çözüm için elinde ciddi bir plan ve projesinin olmadığından bahsettik.
Aslında ölümden başka her derdin dermanı vardır ancak bizi endişeye sevk eden, çarenin olmadığı değil, vatandaşın çareye sarılmadığıdır.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş siyasete atılarak Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projelerini milletimize çözüm olarak sunduğunda bugün yaşanan durumları en ince ayrıntısıyla anlatmış. Sunduğu çözümlere sahip çıkılmadığı takdirde gelecekte çok büyük sorunlarla karşılaşacağını söylemiş, hatta her geçen gün sorunların büyüyerek artacağını, zamanla içinden çıkılmayacak kadar batağa sürükleneceğimizi haber vermişti.
Onun yaptığı uyarıları tek tek yazmaya kalkışsak, ciltler dolusu kitaplar meydana gelirdi. Bu makalemizde sadece vergi konusundaki uyarılarını hatırlatalım.
Prof. Dr. Haydar Baş “Devletin önemli gelir kaynakları olan kamu işletmeleri özelleştirme adı altında yabancılara kelepir fiyatlara satılacak. Önemli gelir kaynakları elinden giden devlette bu açıkları vatandaşın sırtına vergi olarak yükleyecektir. Kapitalist düzenlerin gelir kaynağı vergi ve faizdir. Bunların da vergi ve faizi yaygınlaştırmaktan başka çareleri olmayacaktır. Hâlbuki biz size vergisiz bir Türkiye vaad ediyoruz. Yani geliri düşük olan belli bir seviyenin altında kalan hiçbir kimseden vergi alınmayacak. Devletin ihtiyacı olan paralar senyoraj ve kendi kaynaklarının işletilmesi yoluyla elde edilecek gelirlerden karşılanacaktır.” Demişti.
Bu ifadeleri senelerdir haykıran Prof. Dr. Haydar Baş, bugün de buna benzer ifadeleri kullanmaktadır. 25 Eylül. 2012 tarihli Yeni mesaj gazetesindeki köşesinde”Vergisiz bir Türkiye için” makalesinde yine aynı uyarıları yapıyor ve çözüm sunuyor:
“Türkiye’de ve dünyada vergisiz bir ekonomi modelinin hayata geçirilmesi ve gelir kalemlerinin değişmesi için çözüm vardır. Bundan 7 sene evvel deklare ettiğimiz ve bugün yüzden fazla ülkede kuralları hayata geçirilen Milli Ekonomi Modeli, vergi yükü altında ezilen halkımızın tek çaresidir.
Sürekli büyümeyi temin eden, adil bir gelir dağılımı sağlayan ve tam istihdam seviyesini oluşturan tezimizde, gelir kalemleri arasında vergilerden önce senyorajın devreye konması ve madenlerin işletilmesi yer almaktadır. Senyorajın devreye konması bugün bağımsızlaşarak millilikten uzaklaştırılan merkez bankalarına tekrar para basma hakkı tanıyacaktır.
Böylece piyasaların ihtiyacı olan para dışarıdan maliyetli bir şekilde aranmayacak, kâğıt masrafı karşılığında basılacaktır. Bugün ABD’nin ayakta kalabilmesinin sırrı budur.
Yine madenlerin devlet - millet ortaklığı ile işletilmesinden doğacak gelir de giderlerin karşılanmasında önemli bir akar oluşturacaktır. Ancak senyorajın devreye konması ile devletlerin para basma hakkını değerlendirmesi, bağımsız bir ekonomide gerçekleşebilir.
Madenlerin devlet - millet ortaklığı ile işletilmesi, maden ruhsatlarının yabancılara verilme vaadinin olmadığı bir düzende gerçekleşebilir. İşte bu şartlarda yani tam bağımsız düşüncenin hâkim olduğu ve bağımsız bir ekonominin hayata geçirilebildiği bir ortamda Milli Ekonomi Modeli uygulanır ve milletin yüzü güler.”
Çözüm meydandadır. Vatandaşımız çözüme destek verdiği oranda yüzü gülecek, aksi takdirde sırtındaki kambur artarak yaşamaya devam edecektir. Tercih sizin!
Aslında ölümden başka her derdin dermanı vardır ancak bizi endişeye sevk eden, çarenin olmadığı değil, vatandaşın çareye sarılmadığıdır.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş siyasete atılarak Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projelerini milletimize çözüm olarak sunduğunda bugün yaşanan durumları en ince ayrıntısıyla anlatmış. Sunduğu çözümlere sahip çıkılmadığı takdirde gelecekte çok büyük sorunlarla karşılaşacağını söylemiş, hatta her geçen gün sorunların büyüyerek artacağını, zamanla içinden çıkılmayacak kadar batağa sürükleneceğimizi haber vermişti.
Onun yaptığı uyarıları tek tek yazmaya kalkışsak, ciltler dolusu kitaplar meydana gelirdi. Bu makalemizde sadece vergi konusundaki uyarılarını hatırlatalım.
Prof. Dr. Haydar Baş “Devletin önemli gelir kaynakları olan kamu işletmeleri özelleştirme adı altında yabancılara kelepir fiyatlara satılacak. Önemli gelir kaynakları elinden giden devlette bu açıkları vatandaşın sırtına vergi olarak yükleyecektir. Kapitalist düzenlerin gelir kaynağı vergi ve faizdir. Bunların da vergi ve faizi yaygınlaştırmaktan başka çareleri olmayacaktır. Hâlbuki biz size vergisiz bir Türkiye vaad ediyoruz. Yani geliri düşük olan belli bir seviyenin altında kalan hiçbir kimseden vergi alınmayacak. Devletin ihtiyacı olan paralar senyoraj ve kendi kaynaklarının işletilmesi yoluyla elde edilecek gelirlerden karşılanacaktır.” Demişti.
Bu ifadeleri senelerdir haykıran Prof. Dr. Haydar Baş, bugün de buna benzer ifadeleri kullanmaktadır. 25 Eylül. 2012 tarihli Yeni mesaj gazetesindeki köşesinde”Vergisiz bir Türkiye için” makalesinde yine aynı uyarıları yapıyor ve çözüm sunuyor:
“Türkiye’de ve dünyada vergisiz bir ekonomi modelinin hayata geçirilmesi ve gelir kalemlerinin değişmesi için çözüm vardır. Bundan 7 sene evvel deklare ettiğimiz ve bugün yüzden fazla ülkede kuralları hayata geçirilen Milli Ekonomi Modeli, vergi yükü altında ezilen halkımızın tek çaresidir.
Sürekli büyümeyi temin eden, adil bir gelir dağılımı sağlayan ve tam istihdam seviyesini oluşturan tezimizde, gelir kalemleri arasında vergilerden önce senyorajın devreye konması ve madenlerin işletilmesi yer almaktadır. Senyorajın devreye konması bugün bağımsızlaşarak millilikten uzaklaştırılan merkez bankalarına tekrar para basma hakkı tanıyacaktır.
Böylece piyasaların ihtiyacı olan para dışarıdan maliyetli bir şekilde aranmayacak, kâğıt masrafı karşılığında basılacaktır. Bugün ABD’nin ayakta kalabilmesinin sırrı budur.
Yine madenlerin devlet - millet ortaklığı ile işletilmesinden doğacak gelir de giderlerin karşılanmasında önemli bir akar oluşturacaktır. Ancak senyorajın devreye konması ile devletlerin para basma hakkını değerlendirmesi, bağımsız bir ekonomide gerçekleşebilir.
Madenlerin devlet - millet ortaklığı ile işletilmesi, maden ruhsatlarının yabancılara verilme vaadinin olmadığı bir düzende gerçekleşebilir. İşte bu şartlarda yani tam bağımsız düşüncenin hâkim olduğu ve bağımsız bir ekonominin hayata geçirilebildiği bir ortamda Milli Ekonomi Modeli uygulanır ve milletin yüzü güler.”
Çözüm meydandadır. Vatandaşımız çözüme destek verdiği oranda yüzü gülecek, aksi takdirde sırtındaki kambur artarak yaşamaya devam edecektir. Tercih sizin!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025