Tefekkür, basiret sahibi yapar
Tefekküre teşvik eden, düşünmeye, ibretle bakmaya dair birçok ayet, hadis ve rivayet vardır. Dinimizde tefekkürün önemi büyüktür. Çünkü o, İlâhî nurlara kavuşmanın anahtarı, basiret sahibi olmak için bir ilktir
04.12.2023 11:29:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Bir hadis-i şerifte, "Bir saatlik tefekkür, bir yıllık ibadetten hayırlıdır" buyurulmuştur.
Tefekküre teşvik eden, düşünmeye, ibretle bakmaya dair birçok ayet, hadis ve rivayet vardır. Dinimizde tefekkürün önemi büyüktür. Çünkü o, İlâhî nurlara kavuşmanın anahtarı, basiret sahibi olmak için bir ilktir. Aynı zamanda ilmin de tuzağıdır.
Tefekkürün hayli fazileti vardır. Bunu belirten ve tefekküre dalan kulları öven birçok ayet-i kerimeden birini alalım: "Semaların ve yerin yaradılışındaki hikmeti düşünürler..." (Âl-i İmran, 191).
İbn-i Abbas (r.a.) diyor ki: "Bir defa ashab, Zat-ı İlâhî üzerine tefekküre dalmıştı. Peygamber Efendimiz, onların bu halini görünce, 'Allah'ın yarattıklarında tefekküre geçin, Zat-ı İlâhî üzerine değil. Çünkü siz, O'nun hakkını takdir edemezsiniz' buyurdu."
Peygamber Efendimiz, tefekküre dalan bir cemaate rastladı, konuşmuyorlardı. Neden konuşmadıklarını sorunca, "Allah-ü Teâlâ'nın yarattığı üzerinde tefekküre daldık" dediler.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: "İşte böyle yapınız. Allah'ın yarattıkları üzerinde tefekküre dalınız. Zat-ı İlâhî üzerinde fazla dalmayınız. Şu mağrip canibinde beyaz bir yer vardır. Kendi beyazlığı ile nurunun verdiği aydınlık birbirine karışmıştır. Güneş oraya kırk günlük kadar uzaktır. Orada
Allah'ın yarattığı birtakım halk vardır. Bir göz açıp kapayıncaya kadar dahi asi olmamışlardır."
Bu arada ashab, "Onların içinde şeytan yok mu?" deyince şöyle buyurdu: "Onlar, şeytanın yaratılıp yaratılmadığını dahi bilmezler."
Tekrar sordular: "Onlar âdemoğlu değil mi?"
Şöyle buyurdu: "Onların, Âdem'in yaratılıp yaratılmadığından haberi bile yoktur."
Cüneyd-i Bağdadî Hz. şöyle buyurdu: "Meclislerin en güzeli, değerlisi ve yücesi, tevhit meydanında fikre dalmak, marifet nesi- mini koklamak, sevgi denizinden muhabbet kâsesi ile içmek, Allah-ü Teâlâ'ya hüsn-ü zan yolu ile nazar eylemek. Ey o meclislerin yüceliğinden gelen armağanlar! Ve oradan gelen sevap armağanı! Ne kadar tatlı... Onlar kime nasipse mübarek olsun."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Bir hadis-i şerifte, "Bir saatlik tefekkür, bir yıllık ibadetten hayırlıdır" buyurulmuştur.
Tefekküre teşvik eden, düşünmeye, ibretle bakmaya dair birçok ayet, hadis ve rivayet vardır. Dinimizde tefekkürün önemi büyüktür. Çünkü o, İlâhî nurlara kavuşmanın anahtarı, basiret sahibi olmak için bir ilktir. Aynı zamanda ilmin de tuzağıdır.
Tefekkürün hayli fazileti vardır. Bunu belirten ve tefekküre dalan kulları öven birçok ayet-i kerimeden birini alalım: "Semaların ve yerin yaradılışındaki hikmeti düşünürler..." (Âl-i İmran, 191).
İbn-i Abbas (r.a.) diyor ki: "Bir defa ashab, Zat-ı İlâhî üzerine tefekküre dalmıştı. Peygamber Efendimiz, onların bu halini görünce, 'Allah'ın yarattıklarında tefekküre geçin, Zat-ı İlâhî üzerine değil. Çünkü siz, O'nun hakkını takdir edemezsiniz' buyurdu."
Peygamber Efendimiz, tefekküre dalan bir cemaate rastladı, konuşmuyorlardı. Neden konuşmadıklarını sorunca, "Allah-ü Teâlâ'nın yarattığı üzerinde tefekküre daldık" dediler.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: "İşte böyle yapınız. Allah'ın yarattıkları üzerinde tefekküre dalınız. Zat-ı İlâhî üzerinde fazla dalmayınız. Şu mağrip canibinde beyaz bir yer vardır. Kendi beyazlığı ile nurunun verdiği aydınlık birbirine karışmıştır. Güneş oraya kırk günlük kadar uzaktır. Orada
Allah'ın yarattığı birtakım halk vardır. Bir göz açıp kapayıncaya kadar dahi asi olmamışlardır."
Bu arada ashab, "Onların içinde şeytan yok mu?" deyince şöyle buyurdu: "Onlar, şeytanın yaratılıp yaratılmadığını dahi bilmezler."
Tekrar sordular: "Onlar âdemoğlu değil mi?"
Şöyle buyurdu: "Onların, Âdem'in yaratılıp yaratılmadığından haberi bile yoktur."
Cüneyd-i Bağdadî Hz. şöyle buyurdu: "Meclislerin en güzeli, değerlisi ve yücesi, tevhit meydanında fikre dalmak, marifet nesi- mini koklamak, sevgi denizinden muhabbet kâsesi ile içmek, Allah-ü Teâlâ'ya hüsn-ü zan yolu ile nazar eylemek. Ey o meclislerin yüceliğinden gelen armağanlar! Ve oradan gelen sevap armağanı! Ne kadar tatlı... Onlar kime nasipse mübarek olsun."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.