Tathir ayeti başkalarını kapsamaz
Kur’an’da geçen diğer ayetler, Resûlullah’ın pek çok hadisi ve Ehl-i Beyt İmamlarının beyanları apaçık göstermektedir ki Tathir ayeti sadece Ehl-i Beyt mensuplarını kapsar. Bunun dışındaki görüşler bâtıldır
13.08.2023 10:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





Tathir ayetinin Ehl-i Beyt'e has bir ayet olmadığını iddia edenlere karşı apaçık deliller ile şöyle cevap vermek mümkündür:
1- Bu söz, ulema ıstılahında nas karşısında içtihat etmektir. Yani bütün mütevatir rivayet ve apaçık beyanatlara rağmen, her şeye gözünü yuman ve "Önceki ayetler Hz. Peygamber'in eşleri hakkındadır. O halde bu ayet de önceki ayetler gibi Hz. Peygamber'in eşleri hususundadır. Zira ayetlerin akışı ve zuhuru bunu gerektirmektedir" diye iddia ederse bu, nas karşısında içtihat etmektedir aslında. Zira içtihat sahih nasların olmadığı zaman söz konusudur. Ama bu hususta mütevatir hadisler ile sarih naslar mevcuttur. O halde içtihat etmek doğru değildir. Bu konudaki rivayetlerin bazısına işaret ettik.
Eğer bu ayet de önceki ayetler gibi Hz. Peygamber'in eşleri hakkında olsaydı cümleler arasında teniz zamirine riayet edilmesi gerekirdi. Yani "ankum ve yutahhirukum" kelimesi yerine "ankunne ve yuahhirukunne" denilmesi gerekirdi. Nitekim Hz. Peygamber'in hanımları hakkında olan önceki ayetlerde müennes kipi kullanılmıştır.
O halde hitap kiplerinin müzekker lafzı suretinde kullanılması bu inancın bâtıl olduğunun delilidir.
3- Arapça'da sözün güzellik ve belagatına sebep olan cihetlerden biri de birbiriyle irtibatı olan iki cümle arasında yabancı bir cümlenin yer almasıdır. Kur'an'da bu mesele oldukça fazla görülmektedir. Örneğin Allah Teâlâ, Mısır Azizi'nin karısına olan hitabını anlatırken şeyle buyuruyor: "(Kocası) 'Doğrusu bu, sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür' dedi. Yusuf sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile." (Yusuf, 28-29).
Bu ayetlerdeki "Yusuf sen bundan yüz çevir" ayeti önceki ve sonraki ayetlere yabancı bir ayettir. Yani onlardan ayrı bir cümledir.
Hakeza şu ayet de: "(Belkıs) Dedi ki: Gerçekten hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman orasını bozguna uğratırlar. Ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar. İşte onlar böyle yaparlar. Ben onlara bir hediye göndereyim de bir bakayım elçiler neyle dönerler." (Nahl, 34-35).
Bu ayetlerdeki "İşte onlar böyle yaparlar" önceki ve sonraki ayetlere yabancı bir ayettir. Zira bu ayet Allah'ın kelamıdır ki Belkıs'ın sözleri arasında yer almıştır. Yani Allah (c.c.), Belkıs'ın sözünü naklettikten sonra onu tasdik eder mahiyette "İşte onlar böyle yaparlar" buyurmaktadır.
Hakeza bu ayetlerde mezkûr cihet söz konusudur: "Hayır yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim. Şüphesiz eğer bilirseniz bu gerçekten büyük bir yemindir. Hiç tartışmasız bu bir Kur'an-ı Kerim'dir." (Vakıa, 75-77).
Görüldüğü gibi "Şüphesiz eğer bilirseniz bu gerçekten büyük bir yemindir" ayeti önceki ve sonraki ayete yabancı bir ayettir ki bu ayetin kendisi de yabancıdır. Yani onlarla ilgisi yoktur. Yabancı ayet, yabancı ayet içerisinde gelmiştir. Arapça'da buna "muterize cümlesi" denir.
(bu bahis devam edecek...)
(Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Fâtıma (a.s.), Abdulhüseyin Şerefuddin).
1- Bu söz, ulema ıstılahında nas karşısında içtihat etmektir. Yani bütün mütevatir rivayet ve apaçık beyanatlara rağmen, her şeye gözünü yuman ve "Önceki ayetler Hz. Peygamber'in eşleri hakkındadır. O halde bu ayet de önceki ayetler gibi Hz. Peygamber'in eşleri hususundadır. Zira ayetlerin akışı ve zuhuru bunu gerektirmektedir" diye iddia ederse bu, nas karşısında içtihat etmektedir aslında. Zira içtihat sahih nasların olmadığı zaman söz konusudur. Ama bu hususta mütevatir hadisler ile sarih naslar mevcuttur. O halde içtihat etmek doğru değildir. Bu konudaki rivayetlerin bazısına işaret ettik.
Eğer bu ayet de önceki ayetler gibi Hz. Peygamber'in eşleri hakkında olsaydı cümleler arasında teniz zamirine riayet edilmesi gerekirdi. Yani "ankum ve yutahhirukum" kelimesi yerine "ankunne ve yuahhirukunne" denilmesi gerekirdi. Nitekim Hz. Peygamber'in hanımları hakkında olan önceki ayetlerde müennes kipi kullanılmıştır.
O halde hitap kiplerinin müzekker lafzı suretinde kullanılması bu inancın bâtıl olduğunun delilidir.
3- Arapça'da sözün güzellik ve belagatına sebep olan cihetlerden biri de birbiriyle irtibatı olan iki cümle arasında yabancı bir cümlenin yer almasıdır. Kur'an'da bu mesele oldukça fazla görülmektedir. Örneğin Allah Teâlâ, Mısır Azizi'nin karısına olan hitabını anlatırken şeyle buyuruyor: "(Kocası) 'Doğrusu bu, sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür' dedi. Yusuf sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile." (Yusuf, 28-29).
Bu ayetlerdeki "Yusuf sen bundan yüz çevir" ayeti önceki ve sonraki ayetlere yabancı bir ayettir. Yani onlardan ayrı bir cümledir.
Hakeza şu ayet de: "(Belkıs) Dedi ki: Gerçekten hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman orasını bozguna uğratırlar. Ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar. İşte onlar böyle yaparlar. Ben onlara bir hediye göndereyim de bir bakayım elçiler neyle dönerler." (Nahl, 34-35).
Bu ayetlerdeki "İşte onlar böyle yaparlar" önceki ve sonraki ayetlere yabancı bir ayettir. Zira bu ayet Allah'ın kelamıdır ki Belkıs'ın sözleri arasında yer almıştır. Yani Allah (c.c.), Belkıs'ın sözünü naklettikten sonra onu tasdik eder mahiyette "İşte onlar böyle yaparlar" buyurmaktadır.
Hakeza bu ayetlerde mezkûr cihet söz konusudur: "Hayır yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim. Şüphesiz eğer bilirseniz bu gerçekten büyük bir yemindir. Hiç tartışmasız bu bir Kur'an-ı Kerim'dir." (Vakıa, 75-77).
Görüldüğü gibi "Şüphesiz eğer bilirseniz bu gerçekten büyük bir yemindir" ayeti önceki ve sonraki ayete yabancı bir ayettir ki bu ayetin kendisi de yabancıdır. Yani onlarla ilgisi yoktur. Yabancı ayet, yabancı ayet içerisinde gelmiştir. Arapça'da buna "muterize cümlesi" denir.
(bu bahis devam edecek...)
(Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Fâtıma (a.s.), Abdulhüseyin Şerefuddin).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.