Meltem TV'de, Muharrem Bayraktar'ın hazırlayıp sunduğu Diyalog proğramına katılan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Tahir Yücel, tarım sektörü üzerinde oynanan oyunlara dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'deki tarım sektörünün yok edilmek istendiğini söyleyen Yücel, "Böylece Türkiye'yi, Afrika'da olduğu gibi aç insanlar ülkesi haline getirecekler ve asıl ondan sonra dayattıkları her şeyi gerçekleştirecekler" dedi.
TÜRKİYE'YE SÜREKLİ BORÇ VERİLMESİNİN SEBEBİ
Türkiye'ye borç para vermelerinin, borçlandırmalarının altında "Türkiye üretimden vazgeçsin. Türkiye bize muhtaç hale gelsin" stratejisinin yattığı açıklamasında bulunan TZOB Genel Başkanı Tahir Yücel şunları söyledi:
" Bize, 'Pancar ekmeyin. Tütün, ayçiçeği, fındık, çay ekmeyin' diyorlar. İstiyorlar ki 'Biz tarımsal üretimden vazgeçelim. Aç kalalım. Afrika ülkeleri gibi gıda bakımından yabancılara muhtaç olalım.' Asıl ondan sonra dayatmak istediklerini dayatacaklar. Türkiye'nin dış borçları önemli değil. Moratoryum ilan edersin, 'ödemiyorum' dersin. Belki birtakım sıkıntılarla karşılaşırsın. Çok çok bir daha borç vermezler. Ama eğer buğdayını, pancarını, hayvanını, kendini besleyecek gıda ürününü kaybettiğinde, 'ben seninle ilişkimi kesiyorum' diyemezsin. Aç isen yardım isteyeceksin. 'Bana ver' diyeceksin. İşte o zaman bize her şeyi yaptıracaklar. Bunun için de Türkiye'deki insanların kendi kendilerini besleyememeleri lazımdır. Besleyememeleri için de bu politikaları dayatıyorlar. Bütün mesele, Türkiye üretimden vazgeçsin, Türkiye bize muhtaç hale gelsindir. Bizi borçlandırmalarının sebebi de budur."
ŞEKER KANUNU YABANCILARIN STOKLARINI ERİTMEYE YARADI
TZOB Genel Başkanı Tahir Yücel, tarımsal üretimdeki bir başka oyunu, yabancıların stoklarını eritme oyununu da şeker olayını örnek vererek şöyle dile getirdi:
"Akdeniz Araştırmaları Enstitüsü'nün raporuna göre 1998'de Türkiye, tarımda kendine yeten tek Akdeniz ülkesidir. Bizden sonra Fransa geliyor. Böyle bir ülkeye diyorlar ki, 'Siz tarımsal üretim yapmayın. Bizim stoklarımızı kullanın.' Çünkü çok büyük stokları var. Mesela bize şeker yasasını dayattılar. 'Şeker pancarı alanlarını kısıtlayın', dediler, kısıtladık. Ne oldu? Biz 20 milyon ton pancar, 2 milyon ton şeker üretirken dünyada şeker fiyatları 180 dolardı. Bizde ise 400 dolardı. 'Siz 400 dolara mal ediyorsunuz. Bizde 180 dolara şeker var' dediler. Halbuki bize 180 dolara teklif ettikleri şekerin maliyeti 1000 dolardı. Yani, 1000 dolara mal ettikleri şekeri bize 180 dolara veriyorlar ki siz aman üretmeyin. Kanun çıktıktan sonra biz 2 milyon tonu 1 milyon tona çektik. Elimizdeki şeker stokları da bitti. Şimdi şeker fiyatları 1 milyon 200-400 bin lira. 2000 yılının başlarında şekeri 400 dolara tüketirken şimdi 800 dolara tüketiyoruz. Adamlar, bizim gibi ülkelere ihraç ederek hem stok fazlalarını erittiler. Hem de depolama masraflarından kurtuldular. Peşinden ayçiçeğini ektirmediler. Fiyat 850 bin lira idi. Şimdi oldu 2 milyon 200 bin lira. Bir ayda üç katına çıktı."
ÇEVRECİ VAKIFLARA ŞAŞIRMAMAKL ELDE DE?İL
Türkiye'ye "şeker üretme!" diyenlerin bu şekilde de kendi tarım üreticilerine destek sağladıklarını söyleyen Yücel, tarımda oynanan oyunlar karşısında her taşın altından çıkan çevreci vakıfların hiç bir ses çıkarmamalarına şaşırdığını da belirterek şöyle devam etti:
"Bize 'şeker üretme' diyorlar. Ama Almanya, Fransa, Amerika kendi ihtiyacının 2.5 katı üretiyor. Fazla üretmek yanlışsa o niye üretiyor? Benim üretimimi kısmam demek size teşvik vermem, sizi desteklemem demektir. Ben eğer şeker üretmezsem Fransız şeker üreticisini destekliyorum, demektir.
Dünyada 6.5 milyon ton tütün fazlası var. Bizim tütünümüz ise bize yetmiyor. Bize diyorlar ki 'üretme!' Üretmezsek o zaman Çin ve ABD'nin tütüncüsünü desteklemiş oluruz. 'Fındık üretme!' diyorlar. Fındığı sökersen Karadeniz'de heyelan olur. Hani çevreci idin. Çevre vakıflarına şaşırıyorum. Tarımsal üretimden vazgeçtiğin zaman toprağın yapısındaki bozulmadan hiç bahsetmezler. Ama kendilerini erozyonla mücadele eden kişilermiş gibi takdim ederler."
TARIM SEKTÖRÜNDEKİ OYUNDA AB DE VAR
TZOB Genel Başkanı Tahir Yücel, tarımdaki oyunlar içerisinde AB'nin de bulunduğunu belirterek, AB'nin, Türkiye'yi tam üyeliğe almamak için böyle bir oyun içerisinde olduğunu söyledi. Yücel, bu hususta şöyle konuştu:
"Brüksel Üniversitesi Ekonomi Fakültesinde okutulan ders kitabında, 'Türkiye, AB'ye girerse, Akdeniz Avrupa ülkelerinin ekonomileri bozulur. Onun için girmeleri mümkün değildir' diyor. AB yetkilileri ile de konuştum ve şunu söyledim: 'Türkiye'nin AB'ye girebilmesi için gelir dağılımındaki büyük uçurumu kapatın, diyorsunuz. Ama Türkiye'yi AB'ye hazırlarken tarım kesimine mali yardım yapmıyorsunuz. Yapıyorlar, yapmıyorlar ayrı konu ama GB Anlaşması çerçevesinde, diğer kesimlere yardımla ileri gitme imkanı verilirken tarım kesimine yardım yok. Bu, ne demektir? Ben, Türkiye'deki gelir dağılımındaki adaletsizliği daha fazla açıyorum ki Türkiye hiç bir zaman AB'ye girmesin, demektir."
TÜRKİYE TARIMDAN VAZGEÇERSE BA?IMSIZLI?I DA KALMAZ
Tarıma destek konusunda verdikleri sözü tutmayan hükümeti de eleştiren Tahir Yücel, "Ben bu hükümetin neyine güveneyim? Bu hükümet bize çalışmıyor tamam. Ben köyümde yaşarım. Ama Türkiye'ye de çalışmıyor. Türkiye'yi yabancıya muhtaç hale getirmek için çalışıyor. Benim köylüm, köyünde yine bir şekilde kendisini geçindirir. Ama Türkiye insanı aç kalırsa, açıkta kalırsa ne olacak? Türkiye bundan bir ay evvel 950 bin liraya yağ alıyordu. Şimdi 2 milyon 250 bin liraya yağ bulamayacak. Türkiye, tarımından vaz geçtiği anda ne bağımsızlığı kalır, ne parlamentosu kalır. Şeklen bir parlamento olur. Ama ne egemenliği, ne bağımsızlığı kalır. Yabancıların dediği her işi yapmakla mükellef olur. Kendinizi besleyemez, beslenmek yönünden başkasına bağlı olursanız diğerleri kolay gelir."
TÜRKİYE'YE SÜREKLİ BORÇ VERİLMESİNİN SEBEBİ
Türkiye'ye borç para vermelerinin, borçlandırmalarının altında "Türkiye üretimden vazgeçsin. Türkiye bize muhtaç hale gelsin" stratejisinin yattığı açıklamasında bulunan TZOB Genel Başkanı Tahir Yücel şunları söyledi:
" Bize, 'Pancar ekmeyin. Tütün, ayçiçeği, fındık, çay ekmeyin' diyorlar. İstiyorlar ki 'Biz tarımsal üretimden vazgeçelim. Aç kalalım. Afrika ülkeleri gibi gıda bakımından yabancılara muhtaç olalım.' Asıl ondan sonra dayatmak istediklerini dayatacaklar. Türkiye'nin dış borçları önemli değil. Moratoryum ilan edersin, 'ödemiyorum' dersin. Belki birtakım sıkıntılarla karşılaşırsın. Çok çok bir daha borç vermezler. Ama eğer buğdayını, pancarını, hayvanını, kendini besleyecek gıda ürününü kaybettiğinde, 'ben seninle ilişkimi kesiyorum' diyemezsin. Aç isen yardım isteyeceksin. 'Bana ver' diyeceksin. İşte o zaman bize her şeyi yaptıracaklar. Bunun için de Türkiye'deki insanların kendi kendilerini besleyememeleri lazımdır. Besleyememeleri için de bu politikaları dayatıyorlar. Bütün mesele, Türkiye üretimden vazgeçsin, Türkiye bize muhtaç hale gelsindir. Bizi borçlandırmalarının sebebi de budur."
ŞEKER KANUNU YABANCILARIN STOKLARINI ERİTMEYE YARADI
TZOB Genel Başkanı Tahir Yücel, tarımsal üretimdeki bir başka oyunu, yabancıların stoklarını eritme oyununu da şeker olayını örnek vererek şöyle dile getirdi:
"Akdeniz Araştırmaları Enstitüsü'nün raporuna göre 1998'de Türkiye, tarımda kendine yeten tek Akdeniz ülkesidir. Bizden sonra Fransa geliyor. Böyle bir ülkeye diyorlar ki, 'Siz tarımsal üretim yapmayın. Bizim stoklarımızı kullanın.' Çünkü çok büyük stokları var. Mesela bize şeker yasasını dayattılar. 'Şeker pancarı alanlarını kısıtlayın', dediler, kısıtladık. Ne oldu? Biz 20 milyon ton pancar, 2 milyon ton şeker üretirken dünyada şeker fiyatları 180 dolardı. Bizde ise 400 dolardı. 'Siz 400 dolara mal ediyorsunuz. Bizde 180 dolara şeker var' dediler. Halbuki bize 180 dolara teklif ettikleri şekerin maliyeti 1000 dolardı. Yani, 1000 dolara mal ettikleri şekeri bize 180 dolara veriyorlar ki siz aman üretmeyin. Kanun çıktıktan sonra biz 2 milyon tonu 1 milyon tona çektik. Elimizdeki şeker stokları da bitti. Şimdi şeker fiyatları 1 milyon 200-400 bin lira. 2000 yılının başlarında şekeri 400 dolara tüketirken şimdi 800 dolara tüketiyoruz. Adamlar, bizim gibi ülkelere ihraç ederek hem stok fazlalarını erittiler. Hem de depolama masraflarından kurtuldular. Peşinden ayçiçeğini ektirmediler. Fiyat 850 bin lira idi. Şimdi oldu 2 milyon 200 bin lira. Bir ayda üç katına çıktı."
ÇEVRECİ VAKIFLARA ŞAŞIRMAMAKL ELDE DE?İL
Türkiye'ye "şeker üretme!" diyenlerin bu şekilde de kendi tarım üreticilerine destek sağladıklarını söyleyen Yücel, tarımda oynanan oyunlar karşısında her taşın altından çıkan çevreci vakıfların hiç bir ses çıkarmamalarına şaşırdığını da belirterek şöyle devam etti:
"Bize 'şeker üretme' diyorlar. Ama Almanya, Fransa, Amerika kendi ihtiyacının 2.5 katı üretiyor. Fazla üretmek yanlışsa o niye üretiyor? Benim üretimimi kısmam demek size teşvik vermem, sizi desteklemem demektir. Ben eğer şeker üretmezsem Fransız şeker üreticisini destekliyorum, demektir.
Dünyada 6.5 milyon ton tütün fazlası var. Bizim tütünümüz ise bize yetmiyor. Bize diyorlar ki 'üretme!' Üretmezsek o zaman Çin ve ABD'nin tütüncüsünü desteklemiş oluruz. 'Fındık üretme!' diyorlar. Fındığı sökersen Karadeniz'de heyelan olur. Hani çevreci idin. Çevre vakıflarına şaşırıyorum. Tarımsal üretimden vazgeçtiğin zaman toprağın yapısındaki bozulmadan hiç bahsetmezler. Ama kendilerini erozyonla mücadele eden kişilermiş gibi takdim ederler."
TARIM SEKTÖRÜNDEKİ OYUNDA AB DE VAR
TZOB Genel Başkanı Tahir Yücel, tarımdaki oyunlar içerisinde AB'nin de bulunduğunu belirterek, AB'nin, Türkiye'yi tam üyeliğe almamak için böyle bir oyun içerisinde olduğunu söyledi. Yücel, bu hususta şöyle konuştu:
"Brüksel Üniversitesi Ekonomi Fakültesinde okutulan ders kitabında, 'Türkiye, AB'ye girerse, Akdeniz Avrupa ülkelerinin ekonomileri bozulur. Onun için girmeleri mümkün değildir' diyor. AB yetkilileri ile de konuştum ve şunu söyledim: 'Türkiye'nin AB'ye girebilmesi için gelir dağılımındaki büyük uçurumu kapatın, diyorsunuz. Ama Türkiye'yi AB'ye hazırlarken tarım kesimine mali yardım yapmıyorsunuz. Yapıyorlar, yapmıyorlar ayrı konu ama GB Anlaşması çerçevesinde, diğer kesimlere yardımla ileri gitme imkanı verilirken tarım kesimine yardım yok. Bu, ne demektir? Ben, Türkiye'deki gelir dağılımındaki adaletsizliği daha fazla açıyorum ki Türkiye hiç bir zaman AB'ye girmesin, demektir."
TÜRKİYE TARIMDAN VAZGEÇERSE BA?IMSIZLI?I DA KALMAZ
Tarıma destek konusunda verdikleri sözü tutmayan hükümeti de eleştiren Tahir Yücel, "Ben bu hükümetin neyine güveneyim? Bu hükümet bize çalışmıyor tamam. Ben köyümde yaşarım. Ama Türkiye'ye de çalışmıyor. Türkiye'yi yabancıya muhtaç hale getirmek için çalışıyor. Benim köylüm, köyünde yine bir şekilde kendisini geçindirir. Ama Türkiye insanı aç kalırsa, açıkta kalırsa ne olacak? Türkiye bundan bir ay evvel 950 bin liraya yağ alıyordu. Şimdi 2 milyon 250 bin liraya yağ bulamayacak. Türkiye, tarımından vaz geçtiği anda ne bağımsızlığı kalır, ne parlamentosu kalır. Şeklen bir parlamento olur. Ama ne egemenliği, ne bağımsızlığı kalır. Yabancıların dediği her işi yapmakla mükellef olur. Kendinizi besleyemez, beslenmek yönünden başkasına bağlı olursanız diğerleri kolay gelir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.