‘Takva sapasağlam bir kaledir’
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: “Ey Allah’ın kulları, biliniz ki takva sapasağlam bir kaledir. Sapıklık ise hor ve gevşek bir kaledir; ehlini koruyamaz, kendisine sığınanları saklayıp, barındıramaz. Bilin ki takva ile hataların zehirli iğnesi sökülür, yakîn ile de yüce hedefe ulaşılır”





İmam Ali (a.s.) bir hutbesinde insanları takvaya şöyle teşvik etmektedir:
"Hamdı kendisi zikretmek için anahtar, fazlını ve keremini artırmak için sebep, nimetlerine ve azametine delil kılan Allah'a hamd olsun.
Allah'ın kulları! Zaman geçenlerle akıp gittiği gibi kalanlarla da akıp gidiyor. Giden zaman geri dönmez. Onun içindekiler de ebedi ve sonsuz kalmaz, işinin sonu başlangıcındaki gibidir. İşleri birbirine benzer, nişaneleri açıktır. Sanki sizi develerini süren kimse gibi sürüp kıyamete götürmektedir. Bu yüzden, kim kendisini başkalarıyla oyalarsa karanlıklarda şaşkın şaşkın dolaşır, belalar içerisinde kaybolur gider. Şeytanları, onu azgınlıkları içerisinde azdırmaya devam ederler, kötü eylemlerini kendisine süslerler. O halde hayırda yarışanların durağı cennet, aşırı gidenlerin durağı ise cehennemdir.
Ey Allah'ın kulları, biliniz ki takva sapasağlam bir kaledir. Sapıklık ise hor ve gevşek bir kaledir; ehlini koruyamaz, kendisine sığınanları saklayıp, barındıramaz. Bilin ki takva ile hataların zehirli iğnesi sökülür, yakîn ile de yüce hedefe ulaşılır.
Allah'ın kulları! Allah için kendi nezdinizde en aziz ve en sevimli şey hususunda dikkatli olun. Şüphesiz Allah, size hak yolu göstermiş ve O'nun yolları sizin için aydınlanmıştır. Kötü bir akıbet veya ebedi bir saadet! Bunun için tükenecek günlerinizde tükenmeyecek günler için azık hazırlayın. Gereken azık ise size tanıtılmış, göç etmekle emrolunmuşsunuz ve süratle harekete geçirilmişsiniz. Bir yerde konaklayan kervan gibisiniz ve ne zaman hareket emrinin verileceğini bilmiyorsunuz. Dikkat edin! Ahiret için yaratılmış bir kimse dünyayı neylesin! Yakında elinden alınacak ve geriye sadece hesabı ve zorlukları kalacak olan malı ne yapsın!
Allah'ın kulları! Allah'ın vaat etmiş olduğu hayırdan hiç birisi terk edilmez ve Allah'ın nehyetmiş olduğu şerden hiç birisine rağbet edilmez.
Ey Allah'ın kulları! Amellerin hesabının sorulacağı, yerin yerinden oynayacağı, çocukların dehşetten ihtiyarlayacağı günden sakının.
Ey Allah'ın kulları, biliniz ki kendi içinizde sizi gözetleyenler var. Azalarınızın gözcüleri ve dosdoğru yazan yazıcılar var; yaptıklarınızı kaydedip nefeslerinizi sayıyorlar. Simsiyah bir gecenin zifiri karanlığı bile, sizi onlardan gizleyemez. Sapasağlam kapalı kapılar bile, sizi onlardan saklayamaz. Evet, gerçekten yarın bugüne ne kadar da yakındır!
Bugün içindekileriyle gider, yarın hemen onun peşinden gelir. Sanki sizin her biriniz kabrine ve kabir çukurunun ucuna varmış. Ah o yalnızlık evine; vah o vahşet konağına, vah o tek başına garipliğe! Sanki sur nefhası size geldi. Sanki kıyamet üzerinizi bürüdü ve siz hükmün gerçekleşmesi için meydana çıktınız. Bâtıllar sizden uzaklaştı, bahaneler yok oldu, gerçekler açığa çıktı, işler sizi götürmesi gereken yere götürdü. O halde ibretlerden öğüt alın, değişikliklerden ibret alın, uyarıcılardan da faydalanın."
(Nehcü'l Belağa'dan...)