ABD'yi, İngiltere'yi vuran saldırılar için üzülüyor, ağıt yakıyor. Ancak bu coğrafyanın insanları her gün ağıt yakıyor. Her gün acı duyuyor, feryad ediyor, sarsılıyor. Lanet okuyanlar onları duymuyor. ABD ve İngiltere Bağdat'ı bombalarken, yatsı ezanıyla bomba seslerinin birbirine karışmasını, Bağdat'ın alev alev yanışını izledik. Milyonlarca Bağdatlı'nın neler hissettiğini düşündük mü? On binlerce sivil öldürülürken, işkencenin yer yolu denenirken, bir ülke yağmalanırken, insanların üzerinde kimyasal silahlar kullanılırken, bir insana, bir millete yönelik insan hafızasının alamayacağı aşağılama yöntemleri denenirken neden ayağa kalkmadık? Tel Afer'de, Necef'te, Sadr semtinde, Felluce'de, El Amiriye'de katliamlar yapılırken kaçımız sesini yükseltti? BM Güvenlik Konseyi, Türkiye dahil, dünyanın belli başlı ülkeleri kınamadılar bile. Afganistan'daki katliamCenk Kalesi'nde esirler katledilirken, bizler televizyonlarda naklen izlerken ne düşündük? Teröre karşı zafer çığlıkları attık! Oysa öldürülen esirlerdi, yüzlerce insan bir senaryo ile gözlerimizin önünde katledildi. Mezar-ı Şerif çevresindeki toplu mezarları kim merak ediyor? Binlerce esirin nasıl öldürüldüğünü kim merak ediyor? Üzerlerine asit dökülenlerin, elleri bacakları kırılanların, gruplar halinde boğulup birlikte gömülenlerin, kurşuna dizilenlerin kemikleri orada. Kaç ülkede kaç gizli toplama merkezi var? Kaç ülkeden kaç insan kaçırıldı? Bu insanlara ne oldu, öldürülenlerin mezarları nerede? Bu insanlar için, aileleri için adalet yok mu, hukuk yok mu, mahkeme yok mu? Yeryüzünde yaşayan insanların bir bölümü nasıl oldu da insanca yaşama hakkından mahrum bırakılabildi? Bu insanlık suçunu işleyenler teröre lanet okuyor şimdi. Bu savaş suçunu işleyenler daha adil, daha güvenli bir dünya sözü veriyor. Adalet, refah ve özgürlük için katliamlar yapıyor, ülkeler işgal ediyor, iç savaşlar çıkarıyor, terör örgütleri kuruyor, masum insanları terör adı altında öldürüyor? Bu katliamları yapanlar şimdi yeryüzünün muzeffer komutanları. Onlar iyileri temsil ediyor. Kötüler biziz. Onları sorgulayan, günahlarını ortaya koyan, hesap soran herkes kötü, herkes suçlu, herkes terörist! Petrol için kan akıtıyorlarBirkaç varil petrol için sayısız insanı öldürecekler, susacağız. Enerji programlarını uygulamak için koca ülkeleri ateşe atacaklar, susacağız. Masum insanları kaçırıp öldürecekler, susacağız. Uyuşturucu pazarını ellerinde tutup uyuşturucu ile mücadele edecekler, inanacağız. Özgürlüğe savaş açıp adını sonsuz özgürlük koyacaklar, kabulleneceğiz. Ülkelerini, sınırlarını korumak için Ortadoğu'ya, topraklarımıza kadar gelip her türlü terörü, insanlık dışı uygulamaları yapacaklar, sesimizi çıkarmayacağız. ABD ve İngiltere, güvenliklerinin kendi sınırlarında değil, Ortadoğu'da korumaya kalkıştılar. Ama adalet yerine vahşetle. Adını bile "Şok ve Dehşet" koydular. Bu slogana yakışan şeyler yaptılar, hala yapıyorlar. Sen şiddete yatırım yaparsan şiddet seni evinde bulur. Bu yöntemle ülke korunamıyormuş, bu yöntemler şiddet engellenemiyormuş hala anlamadılar mı. Terörün babası devlet terörüdür. Adaleti ve meşruiyeti temsil edenlerin terör uygularsa bizler hangi terörü kınayacağız?Sokak ta yürüyen, otomobillerinde giden insanları füzelerle havaya uçuranlar veya buna sesini çıkarmayanlar şimdi terörle mücadele palavraları sıkıp insanlık dersi veriyorlar. İngiltere Başbakanı Tony Blair, ülkesini vuran saldırıların sebebiniİsrail-Filistin krizine bağlamış. İsrail'in Kudüs'ü hapishaneye çevirip, Filistinlilerden arındırmaya çalıştığı, hiçbir ülkenin buna karşı bir cümlelik açıklama bile yapmadığı, Müslüman ülkelerin ve İslam Konferansı Örgütü'nün sustuğu bir dönemde, Blair'in açıklaması belki dikkatleri biraz olsun buraya çevirebilir. Ama, eksik. Blair, kendisinin ve ülkesinin Ortadoğu'daki krizlerin merkezinde olduğunu söylemeliydi. İngilizlerin şu anki Filistin ve Ortadoğu sorunun sorumlusu olmalarından öte, Irak'ın da artık bir başka Filistin olduğunu, Blair'in bu ülkeye yönelik işgallerden, katliamlardan ve savaş suçlarından sorumlu olduğunu kim söyleyecek? Blair'in ya da İngiltere'nin İsrail'i suçlayacak yüzü mü var? Daha 1990'larda İslam ve terör kavramları üzerinde çalışılırken susanlar, İslam tehdidine karşı stratejiler geliştirilirken susanlar, 11 Eylül'den çok önce antiterör merkezleri kurulurken susanlar ve bu güne öngöremeyenler şimdi seslerini yükseltmeli. On yıl sonra neler yaşanabileceğini öngörmeli ve önlemlerini almalı. İngiltere'de, Irak'ta, Afganistan'da ya da gizli işkence merkezlerinde ölenler için ağıt yakmanın ötesinde bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.