AB'nin "AB'ye girmek istiyorsanız soykırımı tanıyın!" baskılarına AKP hükümeti karşı gelemiyorTüylerimizi diken diken eden gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Bu milletin bu kadar aşağılandığı, bu kadar rencide edildiği, onuruyla bu kadar oynandığı başka bir devir yoktur tarihimizde. Tam da Kıbrıs'ın Rum'a peşkeş çekilmesini yazarken, tam da AB ve ABD cephesinden PKK ile siyasi müzakereler yapmamız dayatılırken, şimdi daha vahimi çıktı karşımıza. Şimdi, Ermeni soykırımını kabul etmemiz için yapılan baskıların amacına ulaşmak üzere olduğu bir konjonktüre girdik. Avrupalı olmak için, Louzidu davasında 1 milyon doları ödemeye razı olup "ne var bunda, bir kişiye ödenen paradan bir şey olmaz" deme pişkinliğini gösterenler Kıbrıs'taki meşru varlığımıza gölge düşürdüler. Şimdi aynı çevrelerin "Ermeni soykırımı" konusundaki baskılarına karşı beyaz bayrak çektiler. Türkiye adım adım "Ermeni soykırımını" tanımaya doğru gidiyor. "Eğer AB'ye girmek istiyorsanız şunu, şunu, şunu yapın" diyerek Türkiye'yi emir erine çevirenler şimdi açık ve net olarak diyorlar ki:"AB'ye girmek istiyorsanız soykırımı tanıyın!"
Bu sürecin en önemli gelişmesi geçtiğimiz Cumartesi günü Hürriyet gazetesinin manşetine yansıdı. Gazetenin manşeti "Ararat Devrimi" idi. Malumunuz, Ararat filmi, Kanadalı Ermeni yönetmen Atom Agoyan'ın çektiği baştan aşağı Türkiye aleyhtarlığı ile dolu bir film. Filmde neler yoktu ki: Ermeni kadınları çırılçıplak soyup benzin dökerek yakan Türk askerleri mi, çocuklarının yanında Ermeni kızlara tecavüz eden Türkler mi, kıtır kıtır doğranan Ermeniler mi, ne isterseniz var bu filmde. Film boyunca Amerikalı misyoner doktor Usher, "Türk ordusu Van'ı yakıp yıkıyor" diye feryad ederek Ermenileri kurtarma misyonunu üstlenmiş. Tabi misyoner Amerikalının yanında Amerikan bayrağı dalgalanıyor. İşte Türk'e, Türk kültürüne, Türk tarihine, Türk ahlakına, Türk inancına, Türk imanına hakaret eden bu film, Kültür Bakanı Erkan Mumcu'nun onayı ile Türk sinemalarında gösterime başlayacak! Türk kültürünü, Türk tarihini korumakla mükellef olan Sayın Kültür Bakanımız "Türk kültürüne ve Türk tarihine en ağır hakaretleri" yağdıran filme yayın izni verdiklerini gururla açıklıyor. Hürriyet Gazetesi bu büyük ve sevindirici (!) gelişmeyi "Ararat Devrimi!" diye manşete taşıyor. Ararat'ı yayınlamaya izin vermemiz "devrimmiş!" Bu neyin devrimi? Hangi ülke, kendi tarihine alenen küfreden, ecdadını kasap yerine koyan böyle bir rezilliğe sanat adı altında izin verebilir ki?
Avrupa'da tiyatro sahnelerine varıncaya kadar kendi milli çıkarları söz konusu olduğunda müdahale edilirken, bizim bu "paranoyak devrim çılgınlığımız neyin nesi?"
Bu kimin devrimidir biliyor musunuz?
Ararat filmini Türkiye'de yayınlamak için iki yıldan beri dünya Ermeni Diasporasını ayağa kaldıran, Avrupa ve Amerika'dan baskılar yaptıran Ermenilerin devrimidir bu. Sonunda başardılar. Bu devrim onların devrimidir. "Ararat Devrimi" manşeti Ermenistan'da çıkan bir gazetenin manşeti olsaydı normal karşılayacaktım ama, "Türkiye Türklerindir" sloganını taşıyan bir Türk gazetesinde görünce şok oldum. Bu filme yayın izni verilmesi basit bir sinema olayı değildir. Önümüzdeki aylarda dananın kuyruğunun koptuğunu göreceksiniz. Ermeniler, 3T formülünü yürürlüğe sokmak için yıllardır çaba harcıyorlar.
Nedir bu 3T formülü?
Ermeni soykırımının "Tanınması", Ermenilerin kaybettiği "Toprakların" iadesi ve Ermenilere soykırım "Tazminatı" ödenmesi.
Yani Tanınma, Toprak, Tazminat.
Üç yıl önce Adana'daki bir mahkemede, "Ermeni asıllı bir hakim" verdiği kararda, Adana'dan Lübnan'a geçen Ermeni ailenin varislerine Adana'daki topraklarının verilmesine hükmetmişti.
"Ermenilerin toprak sevdası" Türk mahkemelerine sızan Ermeni Diasporası uzantılarınca yürürlüğe konulmuştur.
Şu sıralar AB lobilerinde 2004 Nisan'ın da Türkiye'nin önüne konulacak "soykırım" dosyalarının ayrıntıları hazırlanıyor. Bu ayrıntılarda şu veya bu ülkenin Ermeni soykırımını yasallaştırmasından çok öte mesajlar var.
Türkiye'ye denilecek olan şu: "Siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'siniz.
Osmanlı'nın yaptığı bir soykırımı boşuna inkar etmeyin. Soykırımın yapıldığını ama Osmanlı döneminde gerçekleştiğini kabul edin. Biz de AB olarak Türkiye'nin bu onurlu davranışını "müzakere tarihi" vererek ödüllendirelim. Yoksa ağzınızla kuş kapsanız AB'ye giremezsiniz.
Ararat filminin Türkiye'de vizyona girmesi önümüzdeki ayların buz gibi havasını da önümüze koyuyor.
Diasporanın "devrim" çığlıklarını asıl o zaman seyredin.
Biz de böyle "Kültür Bakanları" böyle bir AK hükümet olduktan sonra...
Bu sürecin en önemli gelişmesi geçtiğimiz Cumartesi günü Hürriyet gazetesinin manşetine yansıdı. Gazetenin manşeti "Ararat Devrimi" idi. Malumunuz, Ararat filmi, Kanadalı Ermeni yönetmen Atom Agoyan'ın çektiği baştan aşağı Türkiye aleyhtarlığı ile dolu bir film. Filmde neler yoktu ki: Ermeni kadınları çırılçıplak soyup benzin dökerek yakan Türk askerleri mi, çocuklarının yanında Ermeni kızlara tecavüz eden Türkler mi, kıtır kıtır doğranan Ermeniler mi, ne isterseniz var bu filmde. Film boyunca Amerikalı misyoner doktor Usher, "Türk ordusu Van'ı yakıp yıkıyor" diye feryad ederek Ermenileri kurtarma misyonunu üstlenmiş. Tabi misyoner Amerikalının yanında Amerikan bayrağı dalgalanıyor. İşte Türk'e, Türk kültürüne, Türk tarihine, Türk ahlakına, Türk inancına, Türk imanına hakaret eden bu film, Kültür Bakanı Erkan Mumcu'nun onayı ile Türk sinemalarında gösterime başlayacak! Türk kültürünü, Türk tarihini korumakla mükellef olan Sayın Kültür Bakanımız "Türk kültürüne ve Türk tarihine en ağır hakaretleri" yağdıran filme yayın izni verdiklerini gururla açıklıyor. Hürriyet Gazetesi bu büyük ve sevindirici (!) gelişmeyi "Ararat Devrimi!" diye manşete taşıyor. Ararat'ı yayınlamaya izin vermemiz "devrimmiş!" Bu neyin devrimi? Hangi ülke, kendi tarihine alenen küfreden, ecdadını kasap yerine koyan böyle bir rezilliğe sanat adı altında izin verebilir ki?
Avrupa'da tiyatro sahnelerine varıncaya kadar kendi milli çıkarları söz konusu olduğunda müdahale edilirken, bizim bu "paranoyak devrim çılgınlığımız neyin nesi?"
Bu kimin devrimidir biliyor musunuz?
Ararat filmini Türkiye'de yayınlamak için iki yıldan beri dünya Ermeni Diasporasını ayağa kaldıran, Avrupa ve Amerika'dan baskılar yaptıran Ermenilerin devrimidir bu. Sonunda başardılar. Bu devrim onların devrimidir. "Ararat Devrimi" manşeti Ermenistan'da çıkan bir gazetenin manşeti olsaydı normal karşılayacaktım ama, "Türkiye Türklerindir" sloganını taşıyan bir Türk gazetesinde görünce şok oldum. Bu filme yayın izni verilmesi basit bir sinema olayı değildir. Önümüzdeki aylarda dananın kuyruğunun koptuğunu göreceksiniz. Ermeniler, 3T formülünü yürürlüğe sokmak için yıllardır çaba harcıyorlar.
Nedir bu 3T formülü?
Ermeni soykırımının "Tanınması", Ermenilerin kaybettiği "Toprakların" iadesi ve Ermenilere soykırım "Tazminatı" ödenmesi.
Yani Tanınma, Toprak, Tazminat.
Üç yıl önce Adana'daki bir mahkemede, "Ermeni asıllı bir hakim" verdiği kararda, Adana'dan Lübnan'a geçen Ermeni ailenin varislerine Adana'daki topraklarının verilmesine hükmetmişti.
"Ermenilerin toprak sevdası" Türk mahkemelerine sızan Ermeni Diasporası uzantılarınca yürürlüğe konulmuştur.
Şu sıralar AB lobilerinde 2004 Nisan'ın da Türkiye'nin önüne konulacak "soykırım" dosyalarının ayrıntıları hazırlanıyor. Bu ayrıntılarda şu veya bu ülkenin Ermeni soykırımını yasallaştırmasından çok öte mesajlar var.
Türkiye'ye denilecek olan şu: "Siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'siniz.
Osmanlı'nın yaptığı bir soykırımı boşuna inkar etmeyin. Soykırımın yapıldığını ama Osmanlı döneminde gerçekleştiğini kabul edin. Biz de AB olarak Türkiye'nin bu onurlu davranışını "müzakere tarihi" vererek ödüllendirelim. Yoksa ağzınızla kuş kapsanız AB'ye giremezsiniz.
Ararat filminin Türkiye'de vizyona girmesi önümüzdeki ayların buz gibi havasını da önümüze koyuyor.
Diasporanın "devrim" çığlıklarını asıl o zaman seyredin.
Biz de böyle "Kültür Bakanları" böyle bir AK hükümet olduktan sonra...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.