Sinir hastalıkları patlama yaptı
Uzmanlara göre, doğamızda meydana gelen gelişmeler ve global anlamda ilgi duyulan fast food, hazır tüketim sektörünün çığ gibi büyümesi sebebiyle son 50 yıl içinde beyin ve sinir hastalıkları adeta patlama yaptı
09.06.2012 00:00:00
Doğada meydana gelen değişim, doğal olmayan besinlerin sofralara misafir olması gibi etkenlerden dolayı, insanoğlunun asırlardır süregelen bitkisel ağırlıklı beslenme kültürü, son 50 yıl içinde yerini hayvansal ve suni gıdalara bıraktı. GDO'lu besinler, doğal ortamda yetişmeyen bitkiler ve yine bu doğal ortamda beslenemeyen hayvanlar nedeniyle bugünkü beslenme şekli, beynin ihtiyaçlarını karşılar durumda değil. Uzman Nöropsikiyatr Dr. Mehmet Yavuz doğru beslenerek beyini ve bedeni yenilemenin yollarını anlattı.
“Doğamızda meydana gelen gelişmeler ve ağırlıklı olarak global anlamda ilgi duyulan fast food, hazır tüketim sektörünün çığ gibi büyümesi sebebiyle son 50 yıl içinde beyin ve sinir hastalıkları adeta patlama yapmıştır” diyen Dr. Mehmet Yavuz, “Daha önce bitki kökleri, tahıl ürünleri, meyve ve sebzeler ile av hayvanlarından oluşan beslenme alışkanlıkları, yeni bir sürece girmiştir.
Bol katkılı yağ ve sosların oluşturduğu, çoğunluğu fast food tarzı gıdalar olan bu beslenme kültürü, bir yandan obezite, çeşitli metabolik hastalıklar, hipertansiyon, kolesterol sorunları gibi bedensel patolojileri alevlendirirken bir yandan da tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar, beyin ve ruh hastalıklarını ortaya çıkarmıştır. Aradaki süreçte tıbbi teknolojiler, yeni tanı ve tetkik araçları gelişerek, hastalıklar daha kolay ve çabuk tanınıp kontrol altına alınmaya çalışılırken, tedavi alanında da devrim niteliğinde buluşlar gerçekleştirildi. Yani belki de farkında olunmadan “tavşana kaç, tazıya tut'' yaklaşımı gelişti.
Sağlığımızı bozan bir sürü yeni şey ortaya çıkarken, aynı zamanda da hastalıkları bertaraf eden yeni ilaç teknolojileri geliştirildi. Elbette bu işe en çok sevinen ilaç endüstrisi oldu” diye konuştu. teyiz. Teknoloji bir yandan yaşamımıza birçok şey katarken, diğer taraftan da sağlığımıza ciddi zararlar vermektedir. Bilhassa beyin sağlığı, teknolojik gelişmelerle ciddi anlamda tehdit edilir duruma gelmiştir. Unutkanlık, alzheimer, beyin damar hastalıkları, depresyon, panik atak ve takıntı hastalığı (obsesyonlar) gibi birçok nöropsikiyatrik hastalık, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar sık görülmeye başlamıştır. Bu hastalıklar inanılmaz düzeyde artış göstermiştir, hatta yeni yeni farklılaşıp kimlik bulan hastalıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Sonuç olarak zaten çok tehdit ve saldırı altındaki beynimizi en azından beslenme alışkanlıklarımızı biraz değiştirerek koruma altına almamız mümkündür.
Beyin hastalıkları gittikçe artıyor!
Özellikle son 40-50 yılda hayatımızı çok kolaylaştıran baş döndürücü teknolojik gelişmelerin olumsuz taraflarını yeni yeni fark edebilmekteyiz. Teknoloji bir yandan yaşamımıza birçok şey katarken, diğer taraftan da sağlığımıza ciddi zararlar vermektedir. Bilhassa beyin sağlığı, teknolojik gelişmelerle ciddi anlamda tehdit edilir duruma gelmiştir. Unutkanlık, alzheimer, beyin damar hastalıkları, depresyon, panik atak ve takıntı hastalığı (obsesyonlar) gibi birçok nöropsikiyatrik hastalık, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar sık görülmeye başlamıştır. Bu hastalıklar inanılmaz düzeyde artış göstermiştir, hatta yeni yeni farklılaşıp kimlik bulan hastalıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Sonuç olarak zaten çok tehdit ve saldırı altındaki beynimizi en azından beslenme alışkanlıklarımızı biraz değiştirerek koruma altına almamız mümkündür.
“Doğamızda meydana gelen gelişmeler ve ağırlıklı olarak global anlamda ilgi duyulan fast food, hazır tüketim sektörünün çığ gibi büyümesi sebebiyle son 50 yıl içinde beyin ve sinir hastalıkları adeta patlama yapmıştır” diyen Dr. Mehmet Yavuz, “Daha önce bitki kökleri, tahıl ürünleri, meyve ve sebzeler ile av hayvanlarından oluşan beslenme alışkanlıkları, yeni bir sürece girmiştir.
Bol katkılı yağ ve sosların oluşturduğu, çoğunluğu fast food tarzı gıdalar olan bu beslenme kültürü, bir yandan obezite, çeşitli metabolik hastalıklar, hipertansiyon, kolesterol sorunları gibi bedensel patolojileri alevlendirirken bir yandan da tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar, beyin ve ruh hastalıklarını ortaya çıkarmıştır. Aradaki süreçte tıbbi teknolojiler, yeni tanı ve tetkik araçları gelişerek, hastalıklar daha kolay ve çabuk tanınıp kontrol altına alınmaya çalışılırken, tedavi alanında da devrim niteliğinde buluşlar gerçekleştirildi. Yani belki de farkında olunmadan “tavşana kaç, tazıya tut'' yaklaşımı gelişti.
Sağlığımızı bozan bir sürü yeni şey ortaya çıkarken, aynı zamanda da hastalıkları bertaraf eden yeni ilaç teknolojileri geliştirildi. Elbette bu işe en çok sevinen ilaç endüstrisi oldu” diye konuştu. teyiz. Teknoloji bir yandan yaşamımıza birçok şey katarken, diğer taraftan da sağlığımıza ciddi zararlar vermektedir. Bilhassa beyin sağlığı, teknolojik gelişmelerle ciddi anlamda tehdit edilir duruma gelmiştir. Unutkanlık, alzheimer, beyin damar hastalıkları, depresyon, panik atak ve takıntı hastalığı (obsesyonlar) gibi birçok nöropsikiyatrik hastalık, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar sık görülmeye başlamıştır. Bu hastalıklar inanılmaz düzeyde artış göstermiştir, hatta yeni yeni farklılaşıp kimlik bulan hastalıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Sonuç olarak zaten çok tehdit ve saldırı altındaki beynimizi en azından beslenme alışkanlıklarımızı biraz değiştirerek koruma altına almamız mümkündür.
Beyin hastalıkları gittikçe artıyor!
Özellikle son 40-50 yılda hayatımızı çok kolaylaştıran baş döndürücü teknolojik gelişmelerin olumsuz taraflarını yeni yeni fark edebilmekteyiz. Teknoloji bir yandan yaşamımıza birçok şey katarken, diğer taraftan da sağlığımıza ciddi zararlar vermektedir. Bilhassa beyin sağlığı, teknolojik gelişmelerle ciddi anlamda tehdit edilir duruma gelmiştir. Unutkanlık, alzheimer, beyin damar hastalıkları, depresyon, panik atak ve takıntı hastalığı (obsesyonlar) gibi birçok nöropsikiyatrik hastalık, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar sık görülmeye başlamıştır. Bu hastalıklar inanılmaz düzeyde artış göstermiştir, hatta yeni yeni farklılaşıp kimlik bulan hastalıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Sonuç olarak zaten çok tehdit ve saldırı altındaki beynimizi en azından beslenme alışkanlıklarımızı biraz değiştirerek koruma altına almamız mümkündür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.