Singapur nasıl başardı?
Öğrencilerin uluslararası ölçekte fen, matematik ve okuma becerilerini ölçen en önemli sınavlardan PISA'da Singapur birinci olmakla kalmadı, Singapurlu her dört öğrenciden biri üst seviyede performans gösterdi. Şimdi herkes Singapur'un bunu nasıl başardığını merak ediyor.
09.12.2016 00:00:00
HABER MERKEZİ
Öğrencilerin uluslararası ölçekte fen, matematik ve okuma becerilerini ölçen en önemli sınavlardan biri olan PISA 2015 sonuçlarına göre, Singapur en başarılı ülke. Japonya, Estonya, Kanada ve Finlandiya da diğer başarılı ülkeler. Türkiye ise, 70 ülke içinde fende 52'inci, matematikte 49'uncu, okumada 50'inci. PISA sınavında Singapur birinci olmakla kalmadı, Singapurlu her dört öğrenciden biri üst seviyede performans gösterdi. Singapur'un ve diğer başarılı ülkelerin bu sonuca nasıl ulaştıklarını, Türk Eğitim Derneği'nin düşünce kuruluşu olan TEDMEM'in eğitim uzmanı Derya Şahin İpek değerlendirdi. İpek'e göre, başarılı ülkelerde her şeyden önce, öğretmen niteliği çok yüksek; öğretmen yetiştiren kurumlara yalnızca en başarılı öğrenciler alınıyor, öğretmenler öğrenim programının oluşmasına doğrudan katkı sağlıyor ve kendilerini sürekli geliştiriyor. Başarılı ülkelerin diğer sırrı da araştırma temelli öğretim yöntemleri kullanılmaları ve okul öncesi eğitime katılımın yüksek olması.
Singapur'da öğretmen niteliği çok yüksek
PISA'da başarılı olan ülkelerin temel ortak özelliğinin öğretmen niteliğinin çok yüksek olması olduğunun altını çizen Derya Şahin İpek, "Singapur'da bu kurumlara ilk üçte birlik dilimde yer öğrenciler alınıyor. Bu öğrencilere, öğretmen yetiştirme sisteminde yoğun bir pedagojik bilgi ve uygulamaya dönük dersler veriliyor. Singapur'un tanımladığı bir öğretmen modeli var; yansıtıcı-uygulayıcı öğretmen. Yani bilgisini uygulamaya yansıtabilen öğretmen. Bir şeyleri bilmekle yetinmeyip, bunu yansıtan öğretmen. Singapur'da öğretmenler uzun bir kariyer yolu tasarlayarak gelişimlerini sürdürüyorlar. Sürekli öğrenmek, sürekli gelişmek üzerine bir sistem inşa edilmiş durumda. Birinci sınıftan itibaren pratiğe yönelik dersleri var. Öğretmen adayları ilk iki yılı derse girmeyerek ama okulu gözlemleyerek, öğretmene yardım ederek tamamlıyor. Üçüncü sınıfta derse girmeye başlıyorlar. Dördüncü sınıfta da öyle. Türkiye'deki gibi dördüncü sınıfta değil, bütün lisans programlarında staj var. Ama Singapur'da birinci sınıftan itibaren öğretmen adayı sınıfın havasını soluyor" şeklinde konuştu.
Öğrencinin öğrenme isteği canlı tutuluyor
Singapur'da öğrencilere verilen eğitim konusunda da öenmli açıklamalar yapan Derya Şahin İpek şunları söyledi: "İşbirliğine dayanarak problem çözme becerisini arttıracak bir biçimde ders anlatıyorlar. Bu çok önemli bir beceri. Bunu geliştirmeye yönelik faaliyetler var. Özellikle Singapur'da, Norveç'te, Kanada'da. İşbirliğine dayanarak problem çözme, akranlarıyla iletişimde olmayı gerektirir. Akranlarının bilgilerini de kendi bilgileriyle birlikte harmanlayıp kullanmayı gerektirir. Bizde daha çok öğretmen ve öğrenci arasında tek yönlü bir iletişim var. Gruplar oluşturmak ve öğrencileri birbirleriyle tartışarak bir sorunu çözmeye itmek bizde henüz yaygın değil. Öğrencinin gelişme isteği ve motivasyonu çok önemli. Bu bir kültür. Öğrencinin gelişmek, öğrenmek istemesi iç motivasyon demek. Bu iç motivasyon oluşmadığı sürece dıştan ödüllerle, TEOG'a kadar çalışmak, dış motivasyon. Bizde dış motivasyon çok önemli. Öğrencinin öğrenmek istemesine fırsat kalmıyor. Unutmak için ezberliyor, sınav için ezberliyor. Bir çoğumuz sınavdan sonra bilgiyi hatırlamadık. Çünkü sınavdan çıkana kadar o bilginin işimize yarayacağını düşündük. Becerilerimizi geliştireceğini düşünmedik. Yüksek performans gösteren ülkelerde öğrenci bilginin işine yaradığını hissediyor. Bilgi edinme, gelişme isteği duyuyor çünkü öğretmen de öğrenmeye açık birey profili çiziyor. Onun dışında akıl yürütme çok önemli. Matematiksel sezgilerini güçlendirmeye çalışıyorlar. Öğrencilerin araştırması, belli problemleri araştırarak çözmesi önemli. Fen ve matematik soruları öyle sorular ki, okuduğunu anlamazsan zaten yanıtlayamazsın.
Singapur'da ev ödevi de var
'Başarılı ülkelerde ev ödevi var mı' sorusuna 'Bütün ülkelerde var. Ev ödevinin niteliği önemli' cevabını veren İpek, "Finlandiya'da da, Singapur'da da ev ödevi yapılır. Bazı araştırmalar haftada üç saatten fazla verilen ödevlerin başarıyı geliştirmediğini söylüyor ama biz yine de şöyle söyleyebiliriz: Ev ödevi verilmemesi değil, içeriği önemli. Öğrenciye bir şey katmayacak ezber bilgisi olursa ödev anlamlı değil ama öğrenciyi öğrenmeye motive edecek ödev verilmesi anlamlı" dedi.
Öğrencilerin uluslararası ölçekte fen, matematik ve okuma becerilerini ölçen en önemli sınavlardan biri olan PISA 2015 sonuçlarına göre, Singapur en başarılı ülke. Japonya, Estonya, Kanada ve Finlandiya da diğer başarılı ülkeler. Türkiye ise, 70 ülke içinde fende 52'inci, matematikte 49'uncu, okumada 50'inci. PISA sınavında Singapur birinci olmakla kalmadı, Singapurlu her dört öğrenciden biri üst seviyede performans gösterdi. Singapur'un ve diğer başarılı ülkelerin bu sonuca nasıl ulaştıklarını, Türk Eğitim Derneği'nin düşünce kuruluşu olan TEDMEM'in eğitim uzmanı Derya Şahin İpek değerlendirdi. İpek'e göre, başarılı ülkelerde her şeyden önce, öğretmen niteliği çok yüksek; öğretmen yetiştiren kurumlara yalnızca en başarılı öğrenciler alınıyor, öğretmenler öğrenim programının oluşmasına doğrudan katkı sağlıyor ve kendilerini sürekli geliştiriyor. Başarılı ülkelerin diğer sırrı da araştırma temelli öğretim yöntemleri kullanılmaları ve okul öncesi eğitime katılımın yüksek olması.
Singapur'da öğretmen niteliği çok yüksek
PISA'da başarılı olan ülkelerin temel ortak özelliğinin öğretmen niteliğinin çok yüksek olması olduğunun altını çizen Derya Şahin İpek, "Singapur'da bu kurumlara ilk üçte birlik dilimde yer öğrenciler alınıyor. Bu öğrencilere, öğretmen yetiştirme sisteminde yoğun bir pedagojik bilgi ve uygulamaya dönük dersler veriliyor. Singapur'un tanımladığı bir öğretmen modeli var; yansıtıcı-uygulayıcı öğretmen. Yani bilgisini uygulamaya yansıtabilen öğretmen. Bir şeyleri bilmekle yetinmeyip, bunu yansıtan öğretmen. Singapur'da öğretmenler uzun bir kariyer yolu tasarlayarak gelişimlerini sürdürüyorlar. Sürekli öğrenmek, sürekli gelişmek üzerine bir sistem inşa edilmiş durumda. Birinci sınıftan itibaren pratiğe yönelik dersleri var. Öğretmen adayları ilk iki yılı derse girmeyerek ama okulu gözlemleyerek, öğretmene yardım ederek tamamlıyor. Üçüncü sınıfta derse girmeye başlıyorlar. Dördüncü sınıfta da öyle. Türkiye'deki gibi dördüncü sınıfta değil, bütün lisans programlarında staj var. Ama Singapur'da birinci sınıftan itibaren öğretmen adayı sınıfın havasını soluyor" şeklinde konuştu.
Öğrencinin öğrenme isteği canlı tutuluyor
Singapur'da öğrencilere verilen eğitim konusunda da öenmli açıklamalar yapan Derya Şahin İpek şunları söyledi: "İşbirliğine dayanarak problem çözme becerisini arttıracak bir biçimde ders anlatıyorlar. Bu çok önemli bir beceri. Bunu geliştirmeye yönelik faaliyetler var. Özellikle Singapur'da, Norveç'te, Kanada'da. İşbirliğine dayanarak problem çözme, akranlarıyla iletişimde olmayı gerektirir. Akranlarının bilgilerini de kendi bilgileriyle birlikte harmanlayıp kullanmayı gerektirir. Bizde daha çok öğretmen ve öğrenci arasında tek yönlü bir iletişim var. Gruplar oluşturmak ve öğrencileri birbirleriyle tartışarak bir sorunu çözmeye itmek bizde henüz yaygın değil. Öğrencinin gelişme isteği ve motivasyonu çok önemli. Bu bir kültür. Öğrencinin gelişmek, öğrenmek istemesi iç motivasyon demek. Bu iç motivasyon oluşmadığı sürece dıştan ödüllerle, TEOG'a kadar çalışmak, dış motivasyon. Bizde dış motivasyon çok önemli. Öğrencinin öğrenmek istemesine fırsat kalmıyor. Unutmak için ezberliyor, sınav için ezberliyor. Bir çoğumuz sınavdan sonra bilgiyi hatırlamadık. Çünkü sınavdan çıkana kadar o bilginin işimize yarayacağını düşündük. Becerilerimizi geliştireceğini düşünmedik. Yüksek performans gösteren ülkelerde öğrenci bilginin işine yaradığını hissediyor. Bilgi edinme, gelişme isteği duyuyor çünkü öğretmen de öğrenmeye açık birey profili çiziyor. Onun dışında akıl yürütme çok önemli. Matematiksel sezgilerini güçlendirmeye çalışıyorlar. Öğrencilerin araştırması, belli problemleri araştırarak çözmesi önemli. Fen ve matematik soruları öyle sorular ki, okuduğunu anlamazsan zaten yanıtlayamazsın.
Singapur'da ev ödevi de var
'Başarılı ülkelerde ev ödevi var mı' sorusuna 'Bütün ülkelerde var. Ev ödevinin niteliği önemli' cevabını veren İpek, "Finlandiya'da da, Singapur'da da ev ödevi yapılır. Bazı araştırmalar haftada üç saatten fazla verilen ödevlerin başarıyı geliştirmediğini söylüyor ama biz yine de şöyle söyleyebiliriz: Ev ödevi verilmemesi değil, içeriği önemli. Öğrenciye bir şey katmayacak ezber bilgisi olursa ödev anlamlı değil ama öğrenciyi öğrenmeye motive edecek ödev verilmesi anlamlı" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.