Şimşek’in modeli: Yabancı kazanıyor, millet eziliyor

Mehmet Şimşek'in ekonomi direksiyonunun başına oturmasıyla beraber, 22 yıllık AKP iktidarında sürekli kemeri sıkılan vatandaşlara daha da acı reçeteler uygulanmaya başlandı.

Bu gerçeği bizler hemen hemen her yazımızda ifade etmeye çalışıyoruz ama bu sefer bu yorum ABD'li finans ajansı Bloomberg'de yayımlanan bir analizde belirtildi. Bloomberg'de yayımlanan Beril Akman ve Selcan Hacaoğlu imzalı haberde, yeni ekonomi politikalarının dış kaynak çektiği, ancak hane halkının asgari ücrete zam gündemi olmaması nedeniyle enflasyon konusunda ciddi bir bedel ödediği belirtildi.

"Erdoğan yabancı yatırımcıları kazandı ama bedelini Türkler ödedi" başlıklı haberde, gösterge hisse senedi endeksinin Erdoğan'ın geçen mayıs ayında yeniden seçilmesinden bu yana dolar bazında yüzde 40'ın üzerinde getiri sağlayarak dünyadaki en iyi performanslardan birine imza attığı hatırlatılan haberde lira tahvillerinin geçen ay 6,5 milyar dolarlık rekor yabancı girişi sağladığı belirtildi.

Haberde ayrıca dolar cinsinden borçlanıp TL'ye yatırım yapan yabancı yatırımcıların bu "carry trade" işlemleri sayesinde ciddi kâr ettiği belirtildi. Bloomberg Economics, mart ayının sonundan bu yana, yatırımcıların faizlerin düşük olduğu yerlerden borçlanıp yüksek olduğu yerlere yatırım yaptığı carry trade işlemlerinde Türkiye'ye yaklaşık 20 milyar dolar aktığını hesapladı. 

Haberde ayrıca, "Merkez Bankası gösterge faiz oranını yüzde 8,5'ten yüzde 50'ye yükseltti. Geçen mayıs ayından bu yana tüketici kredisi maliyetleri iki katına çıktı. Türklerin büyük ölçüde bağımlı olduğu kredi kartlarının faizleri de yükseldi. Sonuç olarak takipteki krediler artmaya başladı" ifadeleri yer aldı.

Habere göre, önümüzdeki dört yıl boyunca önemli bir seçim planlanmadığı için yabancı yatırımcılar, dünyadaki en yüksek nominal faiz oranları sayesinde ortodoks ekonomiye geçişten faydalandı. 

Bloomberg'in analizi bu şekilde… Kısaca özetlersek, Mehmet Şimşek yabancı yatırımcıları memnun etti, onlara kazandırdı ama yabancıların bu kazancının acı faturası Türk vatandaşlarına kesildi. Açıklanan yeni vergilere ve vergi artışlarına bakılırsa çok daha acı faturalar kapıda…

Ülkemize yabancı yatırımcı niye çekiliyor? Kendi ifadeleriyle vatandaşların ekonomik olarak rahatlaması için. Peki, bu modelle vatandaş rahatlıyor mu? Bloomberg'in analizine yansıyan yaşadığımız gerçekler de gösteriyor ki, bırakın vatandaşın rahatlamasını, daha da daralıyor.

Bu sefer de deniliyor ki, acele etmeyin, vatandaşlar bu işin sonunda rahatlayacak! Biz de bu bilimsel olmayan izaha şunu deriz: Bu yabancı paralar kâr amaçlı ülkemize giriyor, çıkarken bu kârları alarak çıkacaklar, dolayısıyla bu işin sonucunda rahatlama değil, daha daha acı bir fatura ödeme var.

Hükümetin gündeminde vergi reformu adı altında vatandaşların canını yakacak yeni vergiler ve vergi zamları var. Hükümet uyguladığı yanlış ekonomi politikalarının neticesinde doğan dev bütçe açığını vatandaşlardan topladığı vergilerle kapatmanın derdinde.

Örneğin, emlak vergilerinin gerçek fiyat üzerinden hesaplanması gündemde. Önceden belirlenen rayiç bedel üzerinden hesaplanan emlak vergileri, şimdi gerçek fiyat üzerinden hesaplanınca, emlak vergileri kat kat artacak.

Ayrıca, DASK ödemeleri ya da yeni gündeme gelen Zorunlu Afet Sigortası da bu gerçek bedel üzerinden hesaplanınca, bu sigorta ücretleri de uçacak. Ev sahipleri, bu ekstra vergi yükünü doğal olarak kiracılarına yansıtacak ve kiralar da uçacak. Bu da hükümetin işine geliyor, çünkü kiralar artınca kira vergileri de artacak.

Geliri yeterince artmayan vatandaşlar büyük mağduriyet yaşayacak, ev sahibi-kiracı kavgaları daha da şiddetlenecek. Bu hükümetin hiç de umurunda değil. Hükümetin derdi, yabancı yatırımcıyı daha fazla nasıl çekebilirim, onlara daha fazla gelir imkanlar nasıl sunarım ve bütçe gelirlerini vergi yoluyla nasıl artırırım şeklinde.

Şimdilerde hükümet, mayısta 219.4 milyar lira bütçe fazlası verildi diye seviniyor. Eğer rakamlar doğruysa bu nasıl gerçekleşti? Vatandaşların sırtına vergi üstüne vergi, zam üstüne zam, ceza üstüne eza yüklendi, kamuda tasarruf adı altında devletin milletine yönelik hizmetleri ve yatırımları kısıldı.

Hükümetin vatandaşın kemerini, hatta boğazını sıkarak elde ettiği bütçe fazlası bir başarı mıdır, yoksa büyük bir zulüm müdür?

Tekrar hatırlatmakta fayda var, anayasamızın ilk 3 maddesi içinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir sosyal hukuk devleti olduğu gerçeği, "aldığından çok daha fazlasını vatandaşına verebilen devleti" ifade eder. Vatandaşlardan fazla fazla toplayıp, yabancılar kâr olarak dağıtan devletin adı sosyal devlet değildir.

Eğer anayasamızla uyumlu bir ekonomik model arıyorsanız bu elbette ki Mehmet Şimşek'in uyguladığı ekonomik model değil, bilakis Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'dir. Türkiye sosyal devletse, Milli Ekonomi Modeli'ni uygulama zorunluluğu vardır. Bunun da yolu, Bağımsız Türkiye Partisi'ni ve lideri Hüseyin Baş'ı iktidar yapmaktan geçer.