Sağolsun BTP'nin üst düzey yöneticileri, her ay Genel Merkez Ankara'da yapılan mutat parti toplantılarını bu ay Trabzon'a aldılar da ben ve diğer bir gurup arkadaş bir Karadeniz seyahati yaptık.
Bu sayede Anadolu'nun değişik vilayetlerinden "fevç" "fevç" Karadeniz'in bu şirin vilayetine gelen arkadaşlardan, yenileriyle tanışmak, eskileriyle hasret gidermek nasip oldu.
Ama bundan da önemlisi, Anadolu'nun vefakar ve cefakar insanlarının BTP'ye gösterdikleri yoğun ilgiyi duyduk.
Her gün içinde bulundukları halkın, bu ülkenin asil sahibi bu güzelim insanların sayın Prof. Dr. Haydar Baş tarafından başlatılan "Kuvayi milliye" hareketinin taptaze ve bütün dertlere çare olacak siyasi oluşumu BTP'i bağırlarına bastıklarını birinci ağızdan duyma imkanını bulduk.
Bütün bu saymakla bitirme imkanına sahip olmadığım güzellikler yanında, bu iki gün zarfında çok Muhterem Hocam, Prof Dr. Haydar Baş ile de beraber olduk.
Bu ise benim için "dünya ve içindekilerden daha hayırlı" bir şeydi.
Gidişteki yol arkadaşımızdan sayın Bilal bey dönüşte muhterem hocamın oğlu Osman beyle yer değiştirdi.
Ali Gedik bey ve M. Emin Koç diğer yol arkadaşları idi.
Aslında arada bir beraber seyahatin çok güzel tarafları var.
Yollar boş denecek kadar tenha.
Tek tük araç var.
Hükümeti başarısız gösterenler ayıp ediyor.
Öküzün altında düve,
Dağ başında deve,
Kış ortasında güve arayanlar, işin aslını öğrenmeden hükümete yükleniyor.
Kaç kere yazdım;
Her işin bir izahı,
Her hüznün bir mizahı,
Her saltanatın bir padişahı
Ve her mazlumun bir âhı var.
Yollar hıyar tarlası. Ondandır bol ürün var o mahsulden ülkemizde. Yani hıyardan geçilmiyor.
Niye yollar öyle?
Hız yapmamak için.
Hız yapıp kazaya sebebiyet vermemek için.
Hız yapamıyorsun, çünkü çukurlar izin vermiyor.
Karayollarının halini gören Çukurbostan'a rahmet okur.
Langur lungur, tarhana bulgur araç kullanıyorsunuz.
Öyle hava atmak, çaka satmak yok yollarda.
Tesisler de boş.
Dinlenme tesisleri uyuklama tesisleri olarak ad değiştirdi.
En kalabalık tesiste bir elin parmakları kadar kamyon var veya yok.
Kamyoncu kardeşlerimiz kamyonlarını galerilere bırakalı çok oldu.
İş yok, yakıt pahalı.
Gerçi akaryakıta zammı hükümet yerine, sonradan maslahat için ihtas edilen bir "dernek" yapıyor.
Yani zamdan hükümetin hiç haberi ve ilgisi yok.
Bu sayede de kazalarda azalma oluyor. Ne çarpacak bir kamyon, ne çarpılacak bir taksi buluyorsunuz.
Demek ki bütün bu gelişmelerin bir sebebi varmış.
Akaryakıta günü birlik yapılan zammın sebebini şimdik anadınız mı?
Öyle her aklına esen, her aklına estiği gün arabasına atlayıp, anne-babasını ziyarete gidemeyecek.
AB kapısında el pençe divan durduğumuz bir zamanda nereden çıktı bir sıla-i rahim işi.
Avrupalı böyle mi yapıyor?
Ne sıla derdi var, ne Rahim'le bir alıp verdiği.
Evlad-ü iyal eşittir bir kedi ve bir tabak yal.
Çocuğu belli yaştan sonra sokağa, anne-babayı ise caddeye sal.
Ne mi yapıyor?
Getiriyor belli yaştan sonra anne-babasını "darü'l acezeye" işi kökünden çözüyor.
Ne bayramda, ne seyranda,
Ne yoğurt ve ne ayranda
Gidip el öpme yok oralarda.
Bir yere girecekseniz, oranın şartlarını aynen kabullenmek zorundasınız.
Yoksa asla giremeyiz AB'ye,
Çok ayıp olur yoksa abiye.
Bütün bunların ön hazırlığı yapılanlar.
Şimdi anladınız mı "izahı".
Aslında yol yorgunu olmasam çok şeyler daha yazacağım ama, hükümetimiz de siz de bu kadarla yetinin.
İsterseniz de yetinmeyin. Benden bu kadar.
Ne demişti rahmetli Akif amca:
"sanki haşlı/sıcak çorbanız yüzümü yaktı."
Bu sayede Anadolu'nun değişik vilayetlerinden "fevç" "fevç" Karadeniz'in bu şirin vilayetine gelen arkadaşlardan, yenileriyle tanışmak, eskileriyle hasret gidermek nasip oldu.
Ama bundan da önemlisi, Anadolu'nun vefakar ve cefakar insanlarının BTP'ye gösterdikleri yoğun ilgiyi duyduk.
Her gün içinde bulundukları halkın, bu ülkenin asil sahibi bu güzelim insanların sayın Prof. Dr. Haydar Baş tarafından başlatılan "Kuvayi milliye" hareketinin taptaze ve bütün dertlere çare olacak siyasi oluşumu BTP'i bağırlarına bastıklarını birinci ağızdan duyma imkanını bulduk.
Bütün bu saymakla bitirme imkanına sahip olmadığım güzellikler yanında, bu iki gün zarfında çok Muhterem Hocam, Prof Dr. Haydar Baş ile de beraber olduk.
Bu ise benim için "dünya ve içindekilerden daha hayırlı" bir şeydi.
Gidişteki yol arkadaşımızdan sayın Bilal bey dönüşte muhterem hocamın oğlu Osman beyle yer değiştirdi.
Ali Gedik bey ve M. Emin Koç diğer yol arkadaşları idi.
Aslında arada bir beraber seyahatin çok güzel tarafları var.
Yollar boş denecek kadar tenha.
Tek tük araç var.
Hükümeti başarısız gösterenler ayıp ediyor.
Öküzün altında düve,
Dağ başında deve,
Kış ortasında güve arayanlar, işin aslını öğrenmeden hükümete yükleniyor.
Kaç kere yazdım;
Her işin bir izahı,
Her hüznün bir mizahı,
Her saltanatın bir padişahı
Ve her mazlumun bir âhı var.
Yollar hıyar tarlası. Ondandır bol ürün var o mahsulden ülkemizde. Yani hıyardan geçilmiyor.
Niye yollar öyle?
Hız yapmamak için.
Hız yapıp kazaya sebebiyet vermemek için.
Hız yapamıyorsun, çünkü çukurlar izin vermiyor.
Karayollarının halini gören Çukurbostan'a rahmet okur.
Langur lungur, tarhana bulgur araç kullanıyorsunuz.
Öyle hava atmak, çaka satmak yok yollarda.
Tesisler de boş.
Dinlenme tesisleri uyuklama tesisleri olarak ad değiştirdi.
En kalabalık tesiste bir elin parmakları kadar kamyon var veya yok.
Kamyoncu kardeşlerimiz kamyonlarını galerilere bırakalı çok oldu.
İş yok, yakıt pahalı.
Gerçi akaryakıta zammı hükümet yerine, sonradan maslahat için ihtas edilen bir "dernek" yapıyor.
Yani zamdan hükümetin hiç haberi ve ilgisi yok.
Bu sayede de kazalarda azalma oluyor. Ne çarpacak bir kamyon, ne çarpılacak bir taksi buluyorsunuz.
Demek ki bütün bu gelişmelerin bir sebebi varmış.
Akaryakıta günü birlik yapılan zammın sebebini şimdik anadınız mı?
Öyle her aklına esen, her aklına estiği gün arabasına atlayıp, anne-babasını ziyarete gidemeyecek.
AB kapısında el pençe divan durduğumuz bir zamanda nereden çıktı bir sıla-i rahim işi.
Avrupalı böyle mi yapıyor?
Ne sıla derdi var, ne Rahim'le bir alıp verdiği.
Evlad-ü iyal eşittir bir kedi ve bir tabak yal.
Çocuğu belli yaştan sonra sokağa, anne-babayı ise caddeye sal.
Ne mi yapıyor?
Getiriyor belli yaştan sonra anne-babasını "darü'l acezeye" işi kökünden çözüyor.
Ne bayramda, ne seyranda,
Ne yoğurt ve ne ayranda
Gidip el öpme yok oralarda.
Bir yere girecekseniz, oranın şartlarını aynen kabullenmek zorundasınız.
Yoksa asla giremeyiz AB'ye,
Çok ayıp olur yoksa abiye.
Bütün bunların ön hazırlığı yapılanlar.
Şimdi anladınız mı "izahı".
Aslında yol yorgunu olmasam çok şeyler daha yazacağım ama, hükümetimiz de siz de bu kadarla yetinin.
İsterseniz de yetinmeyin. Benden bu kadar.
Ne demişti rahmetli Akif amca:
"sanki haşlı/sıcak çorbanız yüzümü yaktı."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024