Önce Hürriyet'te dün çıkan haberi aynen aktaralım: "Ardahan Jandarma Karakolu Yardımcısı astsubay hakkında, Çukurca Merkez Camii'nde üniformalı giderek ibadet ettiği gerekçesiyle Jandarma Asayiş Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde dava açıldı. Ancak astsubayın dava sonuçlanmadan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ilişiği kesildi. Bu arada astsubay, suçun ceza hukukunda düzenlenmediği gerekçesiyle beraat etti. Astsubay, bunun üzerine, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne (AYİM) başvurdu. AYİM, astsubayın ordudan atılmasını onaylayarak, davayı reddetti. AYİM, sözkonusu kararında, ibadetin kimi çevrelerce, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni araç edinip siyasi propaganda vesilesi yapılmasının önlenmesi amacıyla, bu kararın verildiğine işaret edildi.
Namaz kılmak propagandaymış...
Kararda, şöyle denildi: ''Anayasal bir güvence altına alınan din ve vicdan hürriyetine, Anayasa'ya aykırı olarak herhangi bir kısıtlama getirilemeyeceği açıktır. Ancak ibadetin kimi çevrelerce Türk Silahlı Kuvvetleri'ni araç edinip siyasi propaganda vesilesi yapılmasının önlenmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir parçası olan Jandarma teşkilatının özellikli görevi de dikkate alınarak verilen birlik dışındaki mescit ya da camilere, rütbeli personelin resmi elbise ile gitmemeleri, sivil elbise ile gitmeleri yolundaki emrin, ceza hukuku açısından suç oluşturmasa da Silahlı Kuvvetler'in konumu da göz önüne alınarak, idare hukuku açısından, ayırma işleminin oluşturulmasına gerekçe teşkil edecek nitelik ve nicelikte olduğu, davacının artık bu hizmet için elverişli bir kişi olma vasfını yitirdiği, tesis edilen idari işlemin tüm unsurları açısından hukuka uygun olduğu vicdani kanaatine varılmıştır.''
Benim merak ettiğim şu: Mesela Türkiye'yi Stratejik Askeri Konsepti'nde bir numaralı tehdit olarak gören Yunanistan ile savaşa tutuştuğumuzda, Allah Allah diyen Mehmetçik'in durumu ne olacak? Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, bu konuda da bir karar versin de biz de durumuzu öğrenelim...
Namaz kılmak propagandaymış...
Kararda, şöyle denildi: ''Anayasal bir güvence altına alınan din ve vicdan hürriyetine, Anayasa'ya aykırı olarak herhangi bir kısıtlama getirilemeyeceği açıktır. Ancak ibadetin kimi çevrelerce Türk Silahlı Kuvvetleri'ni araç edinip siyasi propaganda vesilesi yapılmasının önlenmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir parçası olan Jandarma teşkilatının özellikli görevi de dikkate alınarak verilen birlik dışındaki mescit ya da camilere, rütbeli personelin resmi elbise ile gitmemeleri, sivil elbise ile gitmeleri yolundaki emrin, ceza hukuku açısından suç oluşturmasa da Silahlı Kuvvetler'in konumu da göz önüne alınarak, idare hukuku açısından, ayırma işleminin oluşturulmasına gerekçe teşkil edecek nitelik ve nicelikte olduğu, davacının artık bu hizmet için elverişli bir kişi olma vasfını yitirdiği, tesis edilen idari işlemin tüm unsurları açısından hukuka uygun olduğu vicdani kanaatine varılmıştır.''
Benim merak ettiğim şu: Mesela Türkiye'yi Stratejik Askeri Konsepti'nde bir numaralı tehdit olarak gören Yunanistan ile savaşa tutuştuğumuzda, Allah Allah diyen Mehmetçik'in durumu ne olacak? Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, bu konuda da bir karar versin de biz de durumuzu öğrenelim...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.