Halk edebiyatımızın en önemli eserlerinden biri de Saltuknâme'dir. Saltuknâme, Anadolu ve Rumeli'de İslamiyet'i yayan alperenlerden büyük velî Sarı Saltuk'un hayatını, savaşlarını, menkıbelerini anlatan halk diliyle yazılmış dinî ve destansı bir eserdir.
Saltuknâme, hayatı hakkında fazla bilgi sahibi olmadığımız "Ebu'l-Hayr-ı Rumî" tarafından kaleme alınmış ve 1480 yılında tamamlanmıştır. Eser, Sarı Saltuk'un hayatı dışında, Anadolu ve Rumeli'nin 13. yüzyıldaki durumunu da gözler önüne serer. Türklerin bu coğrafyayı yurt edinişleri, yaptıkları savaşlar, bu bölgede diğer milletlerle olan ilişkileri anlatılır. Mevlâna Celâleddîn-i Rumî, Ahmet Fakih, Hacı Bektaş-i Velî, Karaca Ahmet, Nasreddin Hoca, Saltuk Emre, Osman Gazi gibi dönemin önemli isimleriyle ilgili menkıbeler de eserde ayrıntılı biçimde yer alır. Saltuknâme, halk ağzından derlenerek yazıya geçirildiği için son derece sade bir üslûba sahiptir. Halka ait eski Türkçe deyim ve özlü sözler, oldukça ilgi çekicidir.
Günümüzde kütüphanelerimizin tozlu raflarında keşfedilmeyi bekleyen bu hazine değerindeki eserden "Saltuk ile Nasreddin Hoca" adlı bölümü geliniz birlikte okuyalım. Metinde, Nasreddin Hoca, hanımı, Server ve başka bir kişi arasında geçen olay, mizahî bir yaklaşımla şöyle anlatılır:
Saltuk ile Nasreddin Hoca
"Pes Server andan durdı. Hoca Nasreddin'in evine geldi. Kapı kakdı. Hâtunı kapu ardına gelüp;
- "Kimsiniz?" didi. Server, eyitdi:
- "Ben Şerif Saltuh'um. Kanı Hoca kandadır?". Pes hâtun eyitdi:
- "Server! Hoca Sivrihisar'a ve Karahisar'a gitti". Server eyitdi:
- "Ol yirler ekser kâfirlikdür. Anda neyler?". Hâtun eyitdi:
- "Sivrihisar'ın mutasarrıflıkları haber ittüler, dahi eyitdiler, 'Gelsün bize biraz akıl koysun, biz dahi iller gibi uslanalım' didiler". Pes Server eyitdi:
- "Hayf! Bize birkaç nasihat ide dirdüm, bulımadım". Hâtun eyitdi:
- "Ben sana nasihat eyleyim. Kabul eyle, eylersen". Server eyitdi:
- "Buyurgıl, işidelüm". Hâtun eyitdi:
- "Nasihat budur kim, evvela bu dünyada fâsık, fâcir, fâsid ile alaka eyleme. Ve dahi yâd kişiye kendüni ve hem dahi malunı inanma. Ve dilinden tövbe ve istiğfârı koma. Ve kendüne, ve sanursan her mümine anı sanasın. Allah'dan korkup ve Resûl'den utanasın. Ve âhiret içün bunda amel-i salih idesün. Dâhi yaramazlardan kaçasın. Yaramazlık itmeyesün, sakınasın ve günah çokluğun itmeyesün kim gönlün kararmaya. Tâ, mükâşefe her dem sana zâhir olup sırra vâkıf olasın. Âyine-i dilde Hakk'ı müşâhede idesün" didi.
Server bu nasihatleri ol ahiret bacısından işidicek kendinden geçüp yüz dane altın verüp, ata binip gitti.
Nakildür kim, her yıl Server, Nasreddin'e ve hâtunına tuhfeler ve armağanlar gönderürlerdi. Hoca ve hâtun dahi dualar gönderürlerdi. Pes bir yıl Server, armağan göndermedi, onlar dahi duanâme göndermedüler.
Server girü hediye gönderdi. Eyitdi:
- "Bizümle dostluk böyle mi olur?" Pes ol gelen âdeme Hoca eyitdi:
- "Beğüm, siz bilmez misiz kim, mesel-i meşhurdur kim, boş torba ile at tutulmaz, erenler yanında hatadur". Pes ol varan âdem eyitdi:
- "Bir dua eyle bizlere, bir mut buğday getirelüm". Hoca:
- "Bir kile olsun, hemân hazır olsun, erenler duayı hazır ideler, gâibe gülbang iderler, viresiye dua olmaz" didi. O şahıs vardı, buğday aldı, geldi. Hoca dualar eyledi. Ol kişinin malı şöyle vâfir oldu kim, rızkının hesabını bilmezdi".
***
Geçmişi bugüne taşıyan en önemli vasıtalarımız kültür ürünlerimizdir. Onları tozlu raflara hapsolunmuş hazine durumundan kurtarmak da, mutlu yarınlarımız için şarttır ve de esastır.
Saltuknâme, hayatı hakkında fazla bilgi sahibi olmadığımız "Ebu'l-Hayr-ı Rumî" tarafından kaleme alınmış ve 1480 yılında tamamlanmıştır. Eser, Sarı Saltuk'un hayatı dışında, Anadolu ve Rumeli'nin 13. yüzyıldaki durumunu da gözler önüne serer. Türklerin bu coğrafyayı yurt edinişleri, yaptıkları savaşlar, bu bölgede diğer milletlerle olan ilişkileri anlatılır. Mevlâna Celâleddîn-i Rumî, Ahmet Fakih, Hacı Bektaş-i Velî, Karaca Ahmet, Nasreddin Hoca, Saltuk Emre, Osman Gazi gibi dönemin önemli isimleriyle ilgili menkıbeler de eserde ayrıntılı biçimde yer alır. Saltuknâme, halk ağzından derlenerek yazıya geçirildiği için son derece sade bir üslûba sahiptir. Halka ait eski Türkçe deyim ve özlü sözler, oldukça ilgi çekicidir.
Günümüzde kütüphanelerimizin tozlu raflarında keşfedilmeyi bekleyen bu hazine değerindeki eserden "Saltuk ile Nasreddin Hoca" adlı bölümü geliniz birlikte okuyalım. Metinde, Nasreddin Hoca, hanımı, Server ve başka bir kişi arasında geçen olay, mizahî bir yaklaşımla şöyle anlatılır:
Saltuk ile Nasreddin Hoca
"Pes Server andan durdı. Hoca Nasreddin'in evine geldi. Kapı kakdı. Hâtunı kapu ardına gelüp;
- "Kimsiniz?" didi. Server, eyitdi:
- "Ben Şerif Saltuh'um. Kanı Hoca kandadır?". Pes hâtun eyitdi:
- "Server! Hoca Sivrihisar'a ve Karahisar'a gitti". Server eyitdi:
- "Ol yirler ekser kâfirlikdür. Anda neyler?". Hâtun eyitdi:
- "Sivrihisar'ın mutasarrıflıkları haber ittüler, dahi eyitdiler, 'Gelsün bize biraz akıl koysun, biz dahi iller gibi uslanalım' didiler". Pes Server eyitdi:
- "Hayf! Bize birkaç nasihat ide dirdüm, bulımadım". Hâtun eyitdi:
- "Ben sana nasihat eyleyim. Kabul eyle, eylersen". Server eyitdi:
- "Buyurgıl, işidelüm". Hâtun eyitdi:
- "Nasihat budur kim, evvela bu dünyada fâsık, fâcir, fâsid ile alaka eyleme. Ve dahi yâd kişiye kendüni ve hem dahi malunı inanma. Ve dilinden tövbe ve istiğfârı koma. Ve kendüne, ve sanursan her mümine anı sanasın. Allah'dan korkup ve Resûl'den utanasın. Ve âhiret içün bunda amel-i salih idesün. Dâhi yaramazlardan kaçasın. Yaramazlık itmeyesün, sakınasın ve günah çokluğun itmeyesün kim gönlün kararmaya. Tâ, mükâşefe her dem sana zâhir olup sırra vâkıf olasın. Âyine-i dilde Hakk'ı müşâhede idesün" didi.
Server bu nasihatleri ol ahiret bacısından işidicek kendinden geçüp yüz dane altın verüp, ata binip gitti.
Nakildür kim, her yıl Server, Nasreddin'e ve hâtunına tuhfeler ve armağanlar gönderürlerdi. Hoca ve hâtun dahi dualar gönderürlerdi. Pes bir yıl Server, armağan göndermedi, onlar dahi duanâme göndermedüler.
Server girü hediye gönderdi. Eyitdi:
- "Bizümle dostluk böyle mi olur?" Pes ol gelen âdeme Hoca eyitdi:
- "Beğüm, siz bilmez misiz kim, mesel-i meşhurdur kim, boş torba ile at tutulmaz, erenler yanında hatadur". Pes ol varan âdem eyitdi:
- "Bir dua eyle bizlere, bir mut buğday getirelüm". Hoca:
- "Bir kile olsun, hemân hazır olsun, erenler duayı hazır ideler, gâibe gülbang iderler, viresiye dua olmaz" didi. O şahıs vardı, buğday aldı, geldi. Hoca dualar eyledi. Ol kişinin malı şöyle vâfir oldu kim, rızkının hesabını bilmezdi".
***
Geçmişi bugüne taşıyan en önemli vasıtalarımız kültür ürünlerimizdir. Onları tozlu raflara hapsolunmuş hazine durumundan kurtarmak da, mutlu yarınlarımız için şarttır ve de esastır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Oğuz Köroğlu / diğer yazıları
- Nereden geldiğini unutma ki Nereye gideceğini unutmayasın / 22.01.2012
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011